Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/14291 E. 2015/14860 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14291
KARAR NO : 2015/14860
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davalı işyerinde üretim koordinatörü ve Ar-Ge bölüm müdürü olarak çalışırken iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin 27/12/2013 tarihinde karşılıklı anlaşma ile feshedildiğini, davacının ayrıca işveren vekili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın davacının işveren vekili olduğu savunmalarının dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre bu şekilde olmadığı, davacının üst pozisyonunda bağlı olduğu birimlerin bulunduğu, davacının davalı işyerinde üretim koordinatörü ve ARGE bölüm müdürü olarak çalıştığı, ancak fabrikanın tümünü sevk ve idare eden, işe alım ve çıkarımlara karar veren kişi olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, feshin geçersizliğine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre,işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütünü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Dosyada ki bilgi ve belgelere göre, davacının iddia ettiği gibi, Üretim Koordinatörü ve Ar-Ge Bölüm Müdürü değil, İşletme Koordinatörü olduğu, sigortalı işe giriş bildirgesinde üst düzey yönetici olarak belirtildiği, SGK dönem bordrosuna bakıldığında davacının davalı işyerinde en yüksek prime esas kazançla çalışan işçi olduğu ve diğer işçilerle arasında büyük bir ücret farkı olduğu, davalı şirkete ait organizasyon şeması incelendiğinde yönetim kurulunun hemen altında işletme koordinatörlüğünün yer aldığı ve direk yönetim kuruluna bağlı olduğu, diğer tüm birimlerin işletme koordinatörlüğüne bağlı olduğu, davalı tarafça sunulan şirket içi ve şirket dışı elektronik postalar incelendiğinde, davacının işveren adına hareket ettiği, işverene ait fabrikanın bütününü sevk ve idare ettiği, işin yürütümü ve organizasyonunu işveren adına yürüttüğü, yaptığı çalışmalardan sadece yönetim kuruluna bilgi verdiği ve onay aldığı, işin yürütümünde işverenlere karşı direkt sorumlu olduğunun görüldüğü, işveren adına diğer şirketlerle yazışmalar yapıp yeni yapılacak bir fabrika binası için diğer firmalarla anlaşma sağladığı, işe alınacak personel için iş ilanı verilecek firmayı seçtiği, firma ile anlaşma yaptığı , iş ilanına başvuran adaylar ile iş görüşmeleri yaptığı, işe alınacak personel için olumlu-olumsuz görüşlerini başvuru formlarına not aldığı, dosyada yer alan personel yıllık izin belgesinde ve personel ihtarlarında ilgili departman yetkilisi ve bölüm şefinin yanında, ilgili müdür olarak davacının ve genel müdürün imzasının bulunduğu hususları dikkate alındığında, davacının işveren vekili olduğu, iş güvencesi hükümleri dışında kaldığı anlaşılmış olup davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3.Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 25,20 TL harcın tenzili ile bakiye 2,50 TL harç giderinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre 1.500.00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
6.Kalan gider avansının ilgilisine iadesine, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalı şirkete iadesine, 14/09/2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.