Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/12790 E. 2015/16761 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12790
KARAR NO : 2015/16761
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Bakanlığın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2. Davacı vekili, davacının 01/01/2005-31/01/2012 tarihleri arasında çalıştığını, emekli olması nedeniyle iş sözleşmesini kendisinin feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
4447 sayılı Yasanın 45 inci maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda Mahkemece davacının 31/01/2012 tarihinde emekli olduğu gerekçesi ile bu tarihten itibaren kıdem tazminatı faizine hükmedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere işverenin kıdem tazminatı ödeme borcu işçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır. Davacı tarafından işverene emekliliğe dair yazının verildiği ispat edilemediğinden davalı işverenin dava açılmasıyla temerrüde düşürüldüğü kabul edilmelidir. Kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı kararı diğer davalının temyiz etmediği de gözetilerek düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin tamamen silinerek yerine;
“1-) Davanın kıdem tazminatı talebi yönünden KABULÜ ile, 5.899,00 TL nin 31/01/2012 fesih tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı Bakanlığın faiz yönünden sorumluluğu 25/03/2013 dava tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve mütelselsilen alınarak davacıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 28/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.