Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/1272 E. 2015/4508 K. 12.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1272
KARAR NO : 2015/4508
KARAR TARİHİ : 12.03.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, işveren tarafından ismi ilan edilen işçilerin iş sözleşmelerinin feshedileceğinin, istifa dilekçesi vermesi ve ibraname imzalaması halinde alacaklarının ödeneceğinin bildirildiğini, kıdem tazminatının hesabında yol, yakacak, yemek yardımlarının eksik olarak dikkate alındığını, ikramiye ve sosyal haklara ilişkin alacakların ise hiç dikkate alınmadığını, hizmet süresinin de eksik olarak hesaplandığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, harcırah ücreti yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının tüm alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini taleplerinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı işçinin kıdem tazminatına esas hizmet süresinin tespiti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacının hizmet döküm cetveline göre davalı iş yerinde 01.11.985 tarihinde çalışmaya başladığı ve 31.10.2000 tarihinde emekli olduğu ve bu süreçte davacıya 01.01 1996-01.01.1997 tarihleri arasındaki çalışması için 33,11 TL ve 01.04.1999-31.10.2000 tarihleri arasındaki dönem içinde 617,65 TL kıdem tazminat ödemesi yapıldığı, emekli olduktan sonra sosyal destek primi ödenerek 14.12.2000 tarihinden 13.10.2008 tarihine kadar çalıştığı ve bu dönem içinde davacıya 8.139,60 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, davacının tekrar 16.12.2008 tarihinde çalışmaya başladığı ve 19.07.2011 tarihinde zorlayıcı nedenlerle istifa dilekçesi vererek işten ayrıldığı bu süre içinde 3.796 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, mahkemece emeklilik dönemi tasfiye edilmiş olduğu gerekçesiyle 14.12.2000 tarihinden sonraki çalışmalar esas alınarak kıdem tazminatı hesaplanıp ödenen kıdem tazminat miktarlarının mahsubu ile sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Ancak davacının 01.11.1985–31.10.2000 tarihi arasında giriş çıkışlar halinde zincirleme olarak davalı iş yerinde çalışması devam etmiş olduğu halde bu döneme ilişkin emeklilik nedenine dayalı olarak kıdem tazminatı ödemesinin yapılmamış olması sebebi ile davacının davalı iş yerinde geçen tüm hizmet süresi üzerinden kıdem tazminatının hesaplanarak ödemeler faiziyle mahsup edilerek çıkacak sonuca göre karar vermek gerekirken hatalı değerlendirme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücret alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.).
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde 100,00 TL fazla mesai ücreti istediği, bilirkişi raporu doğrultusunda davasını 3.726,00 tl olarak ıslah ettiği ve davasını kısmi dava olarak açmış olduğu görüldüğünden davalı tarafça ıslaha karşı süresinde ve usulüne uygun yapılan zamanaşımı savunması doğrultusunda ek rapor aldırılarak karar verilmesi gerekirken zamanaşımı savunması değerlendirilmeden karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacının iş yerinde çalışmış olduğu süreye göre toplamda 502 gün yıllık izin hak etmiş olduğu, dosya içerisinde 266 günlük yıllık iznini kullandığına dair belgenin olduğu ve ayrıca 2011 yılı kıdem tazminat bordrosunda 8 günlük yıllık izin ücreti ve 2008 10. ay bordrosunda 8 günlük yıllık izin ücret tahakkuklarının yapıldığı ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada 2008 10. ay bordrosunda yapılan 8 günlük yıllık izin ücret tahakkukun dikkate alınmadığı görüldüğünden hesaplanan yıllık izin ücretinden bu 8 günlük yıllık izin ücretinin mahsubu ile sonuca gidilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.