Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/1271 E. 2015/4499 K. 12.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1271
KARAR NO : 2015/4499
KARAR TARİHİ : 12.03.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harçlarının davalılara yükletilmesine, 12/03/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
İş hukukunda işçilik alacaklarından, İş Kanunu 2. madde uyarınca asıl işveren sıfatıyla birlikte sorumluluk ile doğrudan doğruya iş sözleşmesinin tarafı işveren sıfatıyla sorumluluk, birbirinden ayrı kavram ve kurumlardır. Asıl işveren, iş sözleşmesinin tarafı olduğu için değil; yasanın öngördüğü kural gereğince işçilik alacaklarından ancak taşeronun sorumluluğu kadar ve işçinin asıl işveren işyerinde geçen hizmetleriyle sınırlı olarak “birlikte” sorumludur. Alt İşverenin sorumluluğu akdî, asıl işverenin sorumluluğu “kanunî” sorumluluktur.
Eldeki uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı işçinin 01.07.1998- 21.08.2005 tarihleri arasındaki çalışması … A.Ş taşeronu davalı H.. B.. nezdinde geçmiş olup davalı … A.Ş, bu dönem alacaklardan işveren değil, asıl işveren sıfatıyla sorumludur. Bu dönemden sonra ise işçi 01.09.2005- 10.12.2011 tarihleri arasında bizzat davalı … A.Ş tarafından istihdam edildiğinden iş sözleşmesinin tarafı davalı … A.Ş’dir ve bu dönemde doğan alacaklardan doğrudan doğruya işveren sıfatıyla sorumluluk taşımaktadır. O itibarla yerel mahkemenin kararında ve hükme esas bilirkişi raporunda bu iki müessese arasındaki farkın göz ardı edilmesi isabetli olmamıştır. Davada sadece … A.Ş’ye husumet yöneltilmediğine göre, … A.Ş’nin, (1). asıl işveren sıfatıyla ve bu kavramın beraberinde getirdiği yasal esaslara göre sorumlu olduğu alacak tutarı, (2). işçiyi kendi nezdinde çalıştırdığı dönemden kaynaklanan işveren sıfatıyla sorumlu olduğu alacak tutarı bulunmaktadır.
Yine bir işçinin hizmetlerinin topyekün birlikte dikkate alınabilmesi için ya işçinin aynı işveren nezdindeki çalışmalarının bulunması ya da aynı işyerinde işveren değişikliğine rağmen çalışmasını sürdürmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda işçinin “aynı işveren” nezdinde geçen iki dönem çalışmanın bulunmadığı sabittir. İşyeri devri de söz konusu değildir. Alt işverenin, asıl işverenden iş üstlendiği hallerde o mahal, alt işveren bakımından işyeridir ve ihale dönemlerine göre firmalar değiştiği halde işçinin her bir alt işveren şirket nezdinde çalışmasını sürdürmesi durumu da mevcut bulunmamaktadır. Olayda, davacının ilk dönem ve son dönem çalışmaları arasındaki seyir bakımından ne işveren ne de işyeri esasına göre birlik söz konusudur. 01.07.1998- 21.08.2005 döneminde iş sözleşmesinin işveren sıfatı ile tarafı davalı taşeron H.. B.., işyeri de hukuken bu işveren bakımından işyeri olan ve davalı … A.Ş’den iş üstlenilen işyeridir. Alt işveren ilişkisinin sona ermesiyle, alt işverenin bu işyerini asıl işverene devrettiğinden bahsedilemeyeceği de açıktır. Bir asıl işverenden üstlenilen iş sona erdiğinde, alt işverenin o işyeriyle ilgili tescil kaydı da kapatılır ve o mahaldeki iş sona erer. Yoksa asıl işverenle alt işveren arasında bir hukukî işleme dayalı işyeri devri sözkonusu olamaz. Olayda davalı taşeron H.. B.. ile davalı … A.Ş arasında zaten işyeri devri bulunmadığından, devreden ve devralan işverenlerin sorumluluğuna dayanılmasının isabetli olmadığı görüşündeyim. Ayrıca yerel mahkeme kararında taşeron H.. B.. ile davalı … A.Ş arasında hangi hukukî işleme dayalı bir devir olgusu bulunduğu da açıklanmış değildir.
Somut olayda, davalı … A.Ş’nin, bir dönem içinasıl işveren sıfatıyla diğer dönemde ise doğrudan iş sözleşmesinin tarafı işveren sıfatıyla iki ayrı sorumluluğu bulunmakta olup, taşeron nezdinde geçen çalışmalar için, burada geçen süre ve sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret seviyesine göre hesaplanacak kıdem tazminatı tutarı yerine, son ücret üzerinden yapılan hesaplamanın esas alınması ve alt işveren nezdinde geçen çalışma süresi sonunda yapılan 3.351.00 Tl. kıdem tazminatı ödemesinin bu dönem çalışmayı tasfiye niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmeden, davacının her iki davalı nezdinde geçen toplam çalışma süresi ve son ücret esas alınarak yapılan hesaplamaya itibarla verilen hüküm tümüyle bu yasal esaslara uygun olmadığından, yerel mahkeme kararının bozulması yerine onama yönünde oluşan sayın çoğunluk kararına katılmıyorum. 12.03.2015