Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/11216 E. 2015/11500 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11216
KARAR NO : 2015/11500
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, 02/08/2013 tarihinde yardımcı personel hizmetleri işinde çalışmaya başladığını, 14/05/2014 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .., husumet itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davaya dahil edilen ., asıl işverenin belediye olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde Antalya Büyükşehir Belediyesi Destek Personel Hizmeti iş ortaklığını davalı olarak gösterdiği, davalı olarak gösterilen iş ortaklığının tüzel kişiliğinin bulunmadığı, iş ortaklığını oluşturan şirketlerin davalı gösterilmediği ve bu şirketlere karşı dava açılmadığı, ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanlığına doğrudan husumet yöneltilmediği, Antalya Büyükşehir Belediyesi Destek Personel Hizmeti iş ortaklığının davalı sıfatının bulunmadığı, her ne kadar Büyükşehir Belediye Başkanlığı davalı kabul edilmiş ve iş ortaklığını oluşturan ..’nin davalı olarak davaya katılmalarına karar verilmiş ise de dava dilekçesinde taraf gösterilmediklerinden bu şekilde davaya katılamayacakları ve davada davalı sıfatlarının bulunduğunun kabul edilemeyeceği, bu durumda iş akdinin feshedildiği 17/05/2014 tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre içerisinde davada taraf ve davalı olması gereken .. ile iş ortaklığı oluşturan şirketlere karşı usul ve yasaya uygun şekilde geçerli işe iade davası açılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilecek hükmün etkisi bakımından mecburi dava arkadaşlığı, maddi bakımdan mecburi dava arkadaşlığı ve şekli (usuli)bakımdan mecburi dava arkadaşlığı olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi bakımdan mecburi dava arkadaşlığı, maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi zorunlu hallerde söz konusu olur (6100 sayılı HMK.m.59) Şekli (usuli) bakımdan mecburi dava arkadaşlığı ise, kanunun özel hükümleri ve davanın niteliğinden kaynaklanan, birden fazla kişiye karşı dava açılmasının ve yürütülmesinin zorunlu olduğu hallerde oluşan dava arkadaşlığına denir.(PEKCANITEZ Hakan/ATALAY Oğuz/ÖZEKES Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 12.Bası, Ankara 2011,s.223).Şekli dava arkadaşlığı, gerçeğin tam olarak ortaya çıkarılması ve taraflar arasındaki ilişkinin doğru karara bağlanmasını sağlamak için kabul edilmiştir. Bu durumda, dava konusu hukuki ilişki hakkında bütün dava arkadaşlarına yönelik tek ve aynı doğrultuda bir karar verme zorunluluğu yoktur. Ayrıca dava arkadaşlarının yaptıkları usuli işlemler birbirinden bağımsızdır.
Alt işveren işçisi tarafından feshin geçersizliğine karar verilmesi istemiyle yalnızca alt işveren hakkında veya geçersizlik yahut muvazaa iddiasıyla sadece asıl işveren aleyhine açılan davalarda asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesine bağlı olarak,davalı olarak gösterilen kişinin işçinin gerçek işvereni olmadığının belirlenmesi halinde taraf sıfatı sorunu ortaya çıkmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 2.maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarına göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olup olmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik resen yapılması gereken yargısal denetim, ilişkinin taraflarının yani asıl işveren ve alt işverenin davada yer almalarını ve kendi hukuklarını koruyacak açıklama ve ispat haklarını zorunlu kılmaktadır. Aksince bir düşünce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27.maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil eder. Buna göre işe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usuli) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğu kabul edilmelidir.
Görüldüğü üzere, bu çözüm tarzı hem işçi hem de işveren yönünde hukuka uygun maddi ve usuli bakımdan her iki tarafın haklarını korumasını sağlayan bir çözümdür.
Böyle olunca, işe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece dava hemen reddedilmemeli, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmeli, verilen süre içinde diğerdava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmeli, aksi halde dava sıfat yokluğundan reddedilmelidir.
Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanması nedeni ile feshin geçersizliğine yönelik karar gerçek işveren hakkında kurulmalı, geçersiz veya muvazaaya dayalı ilişkinin diğer tarafı hakkında sıfat yokluğu davanınreddine karar verilmelidir.Ancak,HMK’nın 327.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca taraf sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltarak kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verdiği için, davanın sıfat yokluğu nedeni ile hakkındaki davanın reddine karar verilen taraf lehine avukatlık ücreti takdir edilmemelidir.
Somut olayda dava dilekçesinde dava, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve taşeron şirketler yerine hata ile Antalya Büyükşehir Belediyesi Destek ve Personel Hizmetleri iş ortaklığına yöneltilmiş olup hasmın temsilcisinde hata yapılmıştır. Daha sonra davacı dilekçesinde, doğru hasım olan Antalya Büyükşehir Belediyesi ve adi ortaklığı oluşturan .. ve .. davaya dahil edilmiş ancak harç yatırılmamıştır.
Yapılacak iş, aralarında zorunlu şekli dava arkadaşlığı olan ve kendilerine tebligat yapılan davalı şirketlerin dahili davalı edildiği dilekçenin harçlandırılması için önel verilerek işin esasına girilerek yapılan yargılama sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece davanın usulden reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davacıya iadesine 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.