Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/10957 E. 2015/7140 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10957
KARAR NO : 2015/7140
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde şoför olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, işyerinde çalışan davacı dahil 10 şoför hakkında kullandıkları araçlara ait yakıtları çalmak sureti ile emniyeti suistimal, hırsızlık, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak fiillerinden dolayı İş Kanunun 25/II-e maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini, olayla ilgili olarak davacı ve diğer işçiler hakkında açılan davaya ilişkin Aliağa Asliye Ceza Mahkemesi 2011/469 E.-2013/732 K. sayılı ceza dosyasının kesinleşmediğini, bu nedenle ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini ve davacının başka bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, feshe dayanak yapılan olaya ilişkin olarak açılan ceza davasında davacının beraat ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davalı işverence feshin haklılığına dayanak yapılan davacı işçi hakkındaki suçlamaya ilişkin açılan Aliağa Asliye Ceza Mahkemesi 2011/469 E.-2013/732 K. sayılı ceza dosyasının henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Hukuk mahkemesi kendisine açılmış olan bir davayı bütün yönleriyle inceleyip karara bağlamakla yükümlüdür.
Bir davadaki asıl sorun hakkında karar verilebilmesi için daha önce çözülmesi gereken bir sorunun başka bir mahkeme tarafından başka bir davada karara bağlanması gereken hallerde bekletici mesele söz konusu olur. Usul Kanunu’nda bekletici meseleyi düzenleyen genel bir hüküm yoktur. Ancak gerekli halleri bekletici mesele yapmak Usul Kanunu’nun sistemine göre mümkün olup, Yargıtay’ın uygulaması da bu yoldadır.
Öte yandan, hukuk hakimi ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla veya suçun işlenmediğine ilişkin kesin beraat kararıyla bağlı ise de, delil yetersizliğinden dolayı verilen kesin beraat kararıyla bağlı değildir.
Ayrıca, ceza ve hukuk mahkemelerinin verecekleri kararlar arasında, aynı olay için ayrı ayrı sonuçlar doğmasını önlemek bakımından da bekletici meselenin kabulünde zorunluk vardır.
Somut olayda; Aliağa Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılamanın kesinleşmediği anlaşıldığından, kıdem ve ihbar tazminatı talebi yönünden sözü geçen ceza dosyasının mahkemece bekletici mesele yapılarak söz konusu dava kesinleştikten sonra bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Genel tatil ücreti alacağı yönünden de yukarıda yazılı fazla mesai alacağına ilişkin ispat kuralları geçerlidir.
Somut olayda davacının fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları davacı tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır. Davacı tanıkları “davacının 1 yıl kadar tek şoför olarak çalıştığını, daha sonra ise çift şoför olarak çalıştığını, çift şoför çalıştığı zaman şoförlerin 2-3 günde bir değiştiğini” beyan etmişlerdir. Buna rağmen mahkemece; bilirkişi tarafından davacının tüm çalışma döneminde tek şoför çalışmış gibi hesaplanan fazla mesai ve genel tatil ücretinin hüküm altına alınmış olması doğru olmayıp bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.