Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/9745 E. 2014/15648 K. 08.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9745
KARAR NO : 2014/15648
KARAR TARİHİ : 08.07.2014

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin feshedildiğini, ancak rekabet yapmama yasağından kaynaklanan alacağı ile ayrımcılık yaptığından ödemesi gereken tazminatının ödemediğini iddia ederek bu alacakların davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece istek reddedilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 08.04.2013 tarihli ilamı ile özetle, “…davacının iş akdi 5.1.2009 tarihi itibariyle işverenden gelen icap doğrultusunda taraflar arasında akdedilen ikale sözleşmesi ile son bulmuş, davacı davalı şirkete noter aracılığıyla gönderdiği 12.3.2010 tarihli ihtarname ile rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmüne dayanarak tabi olduğu 24 aylık kısıtlama uyarınca 24 maaş
tutarında ödeme yapılması gerekirken 7 maaş tutarında ödeme yapıldığını bildirerek eksik ödenen 17 maaş tutarındaki alacağının ödenmesini talep etmiş, davalı şirketin noter aracılığıyla 5.4.2010 tarihinde gönderilen davacıya 7.4.2010 tarihinde tebliğ edilen cevabi ihtarında ise ” sözleşme hükmüne göre davalı şirketin rekabet yasağına ilişkin kısıtlama hakkından her zaman vazgeçebileceği davacıya bu hükmün dayatılmayacağı” bildirilmek suretiyle artık davalı şirketin ihtarnamenin tebliği tarihi olan 7.4.2010 tarihinden itibaren rekabet yasağına ilişkin kısıtlamadan vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Davacının dava tarihi itibariyle halen işsiz olduğu anlaşılmakla sözleşmedeki bu hüküm ve ihtarnamedeki işveren açıklaması karşısında 5.1.2009 fesih tarihi ile ihtarnamenin kendisine tebliğ edildiği 7.4.2010 tarihleri arasındaki 1 yıl 3 ay 2 günlük süreye ilişkin aylık ödemelerle mahrum kalınan miktarı talep edebileceği kabul edilmelidir. Yapılacak iş; davacının ihtarnamedeki ve dava dilekçesindeki talebi gözetilerek davalı iş verence 7 maaş tutarında yapılan ödeme düşülerek bakiye 8 ay 2 günlük süre yönünden rekabet yasağına ilişkin hüküm gözetilerek hesaplama yapılıp davacı işçinin rekabet yasağına ilişkin bu engelleme sonucu iş bulamadığından çalışamaması nedeniyle yapmaktan kurtulduğu giderler gözetilerek Borçlar Kanununun 325/sonuncu (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 408’inci) maddesi kıyasen uygulanarak hak edilen alacaktan uygun bir indirim yapılıp çıkacak sonuca göre karar vermektir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkeme ek hesap raporu aldıktan sonra isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Davacı vekili dava tarihinden önce davalıya gönderdiği 12.03.2010 tarihli ihtarname ile alacağın 15 gün içinde ödenmesini talep etmiş, bu ihtarnameYye davalı 05.04.2010 tarihinde cevap verdiğinden en erken bu tarihte tebliğ edildiğinin kabulü halinde 21.04.2010 tarihinde bu ihtarname ile temerrüde düştüğü halde faizin temerrüt tarihi yerine dava tarihinden işletilmesi hatalıdır.
Öte yandan bu alacak fiili çalışma karşılığı ödenmesi gereken bir ücret alacağı olmadığından yasal faiz yerine en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK’nun 370/2.maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının; 1. numaralı bendindeki “dava tarihinden “sözcüklerinin çıkarılarak yerine “ temerrüt tarihi olan 21.04.2010 tarihinden”; “en yüksek banka mevduat faizi” sözcüklerinin çıkarılarak yerine, “yasal faiz” sözcüklerinin yazılmasına hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, hüküm düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, davacının ve davalının yatırdığı temyiz harçlarının istek halinde iadesine, 08.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.