Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/22437 E. 2015/5980 K. 31.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22437
KARAR NO : 2015/5980
KARAR TARİHİ : 31.03.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı ile yapılan sözleşmesinin belirli süreli olup 01.01.2014 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, davacının işyeri hekimi olduğunu ancak yasal değişiklik nedeniyle Ortak Sağlık ve Güvenlik Biriminden hizmet satın alınmak istenilmesi üzerine davacıdan da teklif alındığını ancak en uygun teklifi veren diğer firma ile anlaşma yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı işverenin davacıdan herhangi bir şekilde savunma almadığı, feshin geçerli bir nedene dayandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin 01.01.2014 tarihinde kendiliğinden son bulduğuna dair fesih bildiriminin 21.01.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de; yapılan en son iş sözleşmesinde davacının işyeri hekimi olarak çalışacağı ve sözleşmesinin 01.01.2014 tarihinde sona ereceğinin açıkça düzenlendiği, davalının da iş sözleşmesinin bu tarihte sona erdiğini hem fesih bildiriminde hemde cevap dilekçesinde belirttiği, davacının da 01.01.2014 tarihinde ve sonrasında davalı işyerine gelip fiilen çalıştığına dair iddiası bulunmadığı gibi bu yönde bir belgenin de dosyaya sunulmadığı, davalı işverenin işyeri hekimliği hizmetini ortak sağlık ve güvenlik biriminden almak istediğinden Aralık 2013 ayının son günlerinde gerek davacıdan ve gerekse dava dışı başka şirketlerden fiyat tekliflerini aldığı ve 04.01.2014 tarihinde dava dışı şirket ile hizmet alım sözleşmesi de imzaladığı görülmüştür. Dolayısıyla davacının da işverene fiyat teklif ettiği göz önüne alındığında ve 01.01.2014 tarihinden sonra işyerinde fiili çalışması da bulunmadığından iş sözleşmesinin 01.01.2014 tarihinde fiilen feshedildiği somut olayda, davanın 05.02.2014 tarihinde hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılmıştır. Fiili durumun, yazılı olarak davacıya daha sonraki bir tarihte bildirilmiş olması dava açma süresini uzatmayacaktır. Dolayısıyla davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 31/03/2015 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.