Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/21390 E. 2015/2623 K. 25.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21390
KARAR NO : 2015/2623
KARAR TARİHİ : 25.02.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen 25.12.2013 tarihli ek kararın davalı vekilince, 03.03.2013 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I- Davacı temyizi yönünden;
Davacı vekili temyiz yoluna başvurduktan sonra vekaletnamesindeki yetkisine dayanak temyiz isteminden vazgeçmiş olduğundan temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddi gerekir.
II-Davalı temyizi yönünden;
Yerel Mahkemece 25/12/2013 tarihli ek karar ile temyiz edilen miktarın kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle davalının temyiz talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı vekiline tebliğ edildikten sonra davalı tarafça süresi içinde ek karar temyiz edilmiştir. Mahkemece taleple bağlı kalınarak alacaklar hüküm altına alınmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 740,87 TL ihbar tazminatı ile 1.164,74 TL fazla mesai ücreti alacağı olduğu belirlenmiştir. Davacının fazlaya ilişkin alacağının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Davacının mahkemece belirlenen alacağı toplam 1.905,61 TL’dir. Karar tarihinde kesinlik sınırı 1.820,00 TL olup davacının belirlenen alacağı kesinlik sınırının üzerindedir. Mahkemenin davalının temyiz talebinin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine dair verdiği 25/12/2013 tarihli ek karar hatalı olduğundan bozulup kaldırılmalı ve davalının 03.09.2013 tarihli karara yönelik temyiz itirazları incelenmelidir.
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalıya ait işyerinde işe başladığı 06/03/2000 tarihinden iş akdine haksız olarak işveren tarafından son verildiği 18/05/2010 tarihine kadar aralıksız, çalıştığını, Belediye Kültür Müdürlüğünde çalışırken tiyatroda oynadığını, bu nedenle 2006, 2007, 2009 ve 2010 yılı Nisan ayına kadar belediyenin tiyatro sezonlarında her hafta 1 gün en az 5-6 saat fazla mesai yaptığını, 2006 yılında tiyatro sezonunun 5 ay sürdüğünü, 2007 ve 2009 yıllarında 4 ay, 2010 yılı Nisan ayına kadar da 4 ay sürdüğünü, normal mesaisinin 08.00-17.00 saatleri arasında olduğunu, ancak tiyatro sezonlarında haftada 1 gün gece saat 23.00-24.00’e Kadar çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve ikramiye alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, personel giderlerinin 5393 sayılı Belediye Kanununun 49. maddesi gereği gelirlerinin %30’unu aştığı için 18/05/2010 tarihi itibarıyla davacının iş akdinin fesih edildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, 15/05/2010-18/05/2010 tarihleri arası 4 günlük ücreti ile TİS ile sağlanan sosyal yardımlar ve asgari geçim indirimi ile 01/04/2010-18/05/2010 tarihleri arası hak edilen ikramiye alacaklarının banka hesabına ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dava açıldıktan sonra davacının kıdem tazminatının tamamı ile ihbar tazminatının kısmen ödendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; davacı Belediye Kültür Müdürlüğünde çalışırken tiyatroda oynadığını, bu nedenle 2006, 2007, 2009 ve 2010 yılı Nisan ayına kadar davalı Belediyenin tiyatro sezonlarında her hafta 1 gün en az 5-6 saat fazla mesai yaptığını, 2006 yılında tiyatro sezonunun 5 ay sürdüğünü, 2007 ve 2009 yıllarında 4 ay, 2010 yılı Nisan ayına kadar da 4 ay sürdüğünü, normal mesaisinin 08.00-17.00 saatleri arasında olduğunu, ancak tiyatro sezonlarında haftada 1 gün gece saat 23.00-24.00’e kadar çalıştığını ileri sürerek fazla mesai ücretlerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının talebi olmadığı halde 2005 ve 2008 yılları için de hesaplama yapıldığı, 2006 yılında 4 ay çalıştığını beyan etmesine rağmen 25 hafta üzerinden hesaplama yapıldığı, 2009 yılında 4 ay çalıştığını beyan etmesine rağmen 24 hafta üzerinden hesaplama yapıldığı, bu hesaplama şekli ile davacının talebinin aşıldığı anlaşılmaktadır. Hakim taleple bağlı olup talepten fazlasına hükmedemez. Bu nedenle hatalı rapora itibarla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin feragattan REDDİNE, 25.12.2013 tarihli ek kararın bozulup kaldırılmasına, temyiz olunan 03.09.2013 tarihli kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.