Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/20855 E. 2015/21068 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20855
KARAR NO : 2015/21068
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Mahkemesi : Adana 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 09/10/2014
Numarası : 2013/1156-2014/804

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle işçinin kıdem tazminatı ödenerek iş akdinin feshedilmesini talep etmiş olması karşısında davalı kurumun talebi kabul etmediğini bildirip devamsızlığı karşısında da usulüne uygun olarak devamsızlık mazeretini sorup buna göre işlem yapması gerekirken doğrudan ihraç işlemi yapmış olması nedeniyle haklı fesih hususu ispatlanamadığından sonucu itibariyle doğru olan kararın, taraflar vekillerinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harçlarının taraflara yükletilmesine, 02.11.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Davacı vekili kıdem tazminatı talepli olarak dava açmış olup mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki ihtilaf feshin kim tarafından, hangi nedenle yapıldığı, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığıdır.
Davacı vekili ilk olarak dava dilekçesinde müvekkilinin davalı İller Bankası AŞ.’ne iş sözleşmesinin kıdem tazminatının ödenerek feshedilmesi için başvurduğunu, davalı işverenin davacının iş sözleşmesini feshettiğini ancak davacıya kıdem tazminatını ödemediğini iddia etmiştir. Davacı vekili daha sonra verdiği 28.02.2014 tarihli cevaba cevap ve dosyaya karşı beyanlarını içerir dilekçesinde müvekkilinin kıdem tazminatına hak kazanmak için 15 yıl hizmet süresi ve 3600 gün prim ödeme şartlarını yerine getirdiği ve iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazandığını iddia ile bu kez iş akdinin davacı tarafça feshedildiğini belirtmiştir.
Davacı 21.06.2007 tarihinde iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmesini talep etmiş ve davalı işverene hitaben yazdığı 21.06.2007 tarihli dilekçesinde “… Bir takım ailevi ve maddi sorunlardan dolayı tazminatlı çıkışımı istiyorum…” şeklinde fesih sebebini beilrtmiş olup, bu dilekçe 21.06.2007 tarihlerinde davalı kurum kayıtlarına alınmıştır.
Davacının istifa dilekçesinde tazminatlı çıkış talebi var diye işverenin davacının iş akdini tazminatlı olarak feshetme zorunluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda da işveren davacının tazminatlı fesih talebini kabul etmeyince, davacı işyerinden haklı neden olmaksızın ayrılıp devamsızlık yapmıştır.
Davacının emeklilik amacıyla işyerinden ayrıldığı tarihten önce veya sonra hatta dava tarihi itibariyle de emeklilik amacıyla SGK’dan herhangi bir talebi bulunmamaktadır.
Maddi sorunu olan ve kendisinin haklı feshi nedeniyle tazminat kazandığı hususunda tereddütü olmayan birisinin fesihten hemen sonra maddi sorununu gidermek için dava açmayıp 6,5 yıl bekledikten sonra dava açmış olmasıda davacının fesihte haklı nedeninin bulunmadığını ve maddi sorununu gidermek için dava yoluna bu yüzden gitmediğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Davacının istifa dilekçesinde davacı vekilinin de dava dilekçesinde iş akdinin emeklilik nedeniyle feshedildiğini iddia etmeyip, davacı vekilinin yargılama aşamasında verdiği 28.02.2014 tarihli dilekçesinde de daha önce dayanmadığı ve hiç belirtmediği ve muhtemelen başka bir haklı fesih nedeni bulumadığından olsa gerek davacının istifa dilekçesi verirken 15 yıl kıdem ve 3600 prim gün sayısını doldurduğundan dolayı iş akdini feshettiğini belirterek dava açması da fesih sebebi yönünden iddialarının gerçeği yansıtmadığını göstermeye yetmektedir. YHGK’nun 2013/9-254 E. 2013/1504 K.sayılı 30.10.2013 tarihli ve Yargıtay 9.HD.’nin 2008/37853 Esas, 2010/31569 K.sayılı ve 04.11.2010 tarihli kararlarında belirtildiği üzere İş sözleşmesini fesheden taraf ileri sürdüğü fesih sebepleri ile bağlı olup, bildirdiği fesih nedenini sonradan değiştirmesi mümkün değildir. Somut olayda davacı istifa dilekçesinde İş Kanununun 24.maddesinde öngörülen hiçbir haklı fesih nedenine dayanmamıştır.
Mahkemece davacının prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini doldurması nedeniyle 15.06.2007 tarihinde iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilmiş ise de istifa ve dava dilekçesi ile tüm dosya kapsamından davacının hiçbir aşamada iş akdini emeklilik nedeniyle feshettiğine dair beyanda bulunmadığı anlaşıldığından tarafların fesih nedenleri ile bağlı olduğu hususu da gözetildiğinde mahkemenin, iş akdinin davacının 15 yıl ve 3600 prim gün sayısını doldurduğu nedenle işçi tarafından haklı nedenle sona erdirildiğine ilişkin kabulü yerinde olmayıp davacının kıdem tazminatının da reddine karar vermesi gerektiği görüşüyle Sayın Daire Çoğunluğunun onama kararına katılmamaktayım. 02.11.2015