Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/20695 E. 2015/7229 K. 16.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20695
KARAR NO : 2015/7229
KARAR TARİHİ : 16.04.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davalı vakfın başkanının baskısıyla istifa dilekçesi verdiğini, istifanın geçerli olmadığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı ya da geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı işçinin istifa etmesi nedeniyle sonlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının istifa dilekçesini herhangi bir zora ve baskıya dayanmaksızın verdiğini, istifa dilekçesi ile davacı ve davalı arasındaki iş sözleşmesinin son bulduğu gerekçesiyle işe iade ve işçi alacakları taleplerinin ayrı ayrı reddine dair verilen karar davacı ve davalı vakfın temyizi üzerine Dairemizce, “….Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin ve diğer işçilik alacaklarına ilişkin dava tefrik edilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kaldı ki dosya kapsamından davacı tarafından usulüne uygun bir şekilde işçilik alacakları talebi olmadığı halde mahkemece bu yönde de esastan karar verilmesi de isabetsizdir. ….” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, yapılan yargılama sonunda dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, 176. maddede, davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 177/1 maddede ise ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177. maddesindeki kuralın ve bu kapsamda tahkikat kavramının irdelenmesinde yarar vardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 147 ve izleyen maddeleri hükümlerine göre, tahkikat evresi, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, tarafları duruşmaya çağırmasıyla başlar; tarafların veya vekillerinin duruşmada dinlenmelerinden sonra, gerektiğinde çekişmeli hususlar hakkında tarafların delillerinin toplanmasıyla ve bunların incelenmesiyle sona erer. Tahkikat evresinin ardından, sözlü yargılamanın da (Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 186 ve devamı) tamamlanmasından sonra, davanın hüküm verilecek derecede aydınlanmış olması halinde hüküm verilir ve tefhim edilir. Buna göre, tahkikat kavramı, layihalarla yeterince aydınlanmamış olan bir davada, tarafların duruşmaya çağrılmalarıyla başlayıp, çekişmeli yönlere ilişkin taraf delillerinin toplanmasıyla biten ve uygulamada, davaların tamamına yakın bölümünde gerçekleşen bir evreyi ifade etmektedir. Vurgulanmalıdır ki; tahkikat evresi, bozmanın içerik ve kapsamına göre, bazı hallerde bozmadan sonra da gerçekleşebilir. Ancak, 177. maddedeki ” Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. ” ifadesinden, Kanunun, tahkikat ve hüküm arasında düzenlediği sözlü yargılama evresinde ıslaha izin vermediği sonucu çıkarılabilmektedir. Kısaca ister usule ilişkin ve isterse esasa yönelik bozma kararı verilsin bozmadan sonra araştırma yapılarak tahkikat devam ediyor ise bozmadan sonra ıslah mümkün kabul edilmelidir. Ancak esasa ilişkin bozma kesin ve araştırma yapılmasını gerektirmeyen, kısaca tahkikat yapılmasını gerektirmiyor ise bozmadan sonra ıslah kabul edilmemelidir.
Dosya içeriğine göre davacı Dairemizce kararın bozulmasından sonra 23.01.2014 tarihin de verdiği ve 29.01.2014 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile toplam 26.001 TL kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş ve işe iade talebinden vazgeçtiğini belirtmiştir. Mahkemece davacının bu beyanı üzerine, işe iade davası tefrik edilmiş, dosya kıdem ve ihbar tazminatının hesaplanması için bilirkişiye gönderilerek rapor aldırılmış ise de; karar aşamasında bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin daha önceki bozma kararı usule ilişkin olup bozma içeriğine göre bozmadan sonra araştırma yapılmış ve tahkikat devam etmiştir. Tahkikat devam ettiğine göre davacı tarafın ıslah işleminin kabulü gerekirken Mahkemece “bozmadan sonra ıslah mümkün değildir” gerekçesi ile davacının ıslah talebinin reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Yapılacak iş, işe iade istemli davanın tümüyle ıslah edilerek alacak davasına dönüştürüldüğü gözetilerek işin esasına girilerek bir karar vermektir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.