Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/20329 E. 2015/14868 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20329
KARAR NO : 2015/14868
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, 01/01/1998 tarihinde … Kadın Doğum Hastanesinde çalışmaya başladığını, emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, gece mesaisi, yol, yemek ve AGİ alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davacının emekli olarak işten ayrıldığı, kıdem tazminatına hak kazandığı ancak iş akdini kendisi sona erdirdiğinden ihbar tazminatına hak kazanamadığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanına göre, davacının tıbbi sekreter olarak çalıştığı 01/01/2011-20/05/2013 tarihleri arasında fazla çalışma yaptığı belirtilerek alacak hesaplaması yapılmışsa da, aldırılan bu rapor denetime elverişli değildir.
Yapılacak iş, Mahkemece, davacının hangi tarihler arası haftalık kaç saat fazla çalışma yaptığını gösterecek şekilde denetime elverişli bir rapor aldırılarak çıkacak sonuca göre fazla çalışma alacağı konusunda karar vermektir.
Kabule göre de;
Mahkemece, tanık beyanları doğrultusunda bilirkişi tarafından hesaplanan fazla çalışma alacağından hakkaniyet indirimi yapılmaması da hatalıdır.
3-Dava kısmi dava olup, davalı Bakanlık aleyhine hükmedilen kıdem tazminatı dışındaki alacakların dava dilekçesi ile talep edilen miktarlarına dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktarlarına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Bakanlık vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 14/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.