Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/20226 E. 2015/15836 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20226
KARAR NO : 2015/15836
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini öne sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Fazla çalışma ücreti alacağının ispatına yönelik söz edilen ilke kararında belirtilen hususlar genel tatil ücreti alacağı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, Mahkemece davalının ek rapor aldırılması istemi reddedilerek davacı tanığının beyanı doğrultusunda davacının kış mevsiminde ( Nisan -Eylül arası dönem) 08.00-19.30 arası 11.5 saat , 1.5 saat ara dinlenme ile haftada 15 saat fazla çalışma yaptığı, yaz mevsiminde ( Nisan -Eylül arası dönem) ise fiilen 12 saat -1.5 saat ara dinlenme ile haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı, dini bayramların ilk günü hariç genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının tanık beyanı ile ispatlanmış olması nedeniyle bu alacaklardan %30 hakkaniyet indirimi yapılmıştır.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği tebligat belgesinde ”delil olarak gösterdiğiniz belgeleri dilekçenize ekleyerek vermeniz, başka yerden gelecek belgelere ilişkin gerekli bilgileri vermeniz, bu hususları yerine getirmediğiniz takdirde ancak ön inceleme aşamasında bu eksiklikleri tamamlayabileceğiniz aksi halde bu delillerden vazgeçmiş sayılacağınız ihtar olunur ” şerhi düşülmüş olup, davalı 23.7.2013 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde delil olarak işyeri şahsi dosyasına ve sonradan isimlerini bildireceği tanık deliline ve her türlü delile dayanmıştır. Basit yargılama usulünde savunmanın genişletilmesi yasağı cevap dilekçesi ile başlamaktadır. Davalı cevap dilekçesinde işyeri şahsi dosyası ve tanık deliline dayanmıştır. Yargılama aşamasında ise davalıya tanığının ismini bildirmesi ve delillerini hasretmesi için kesin bir süre verilmemiştir. Davalı, parmak okutma sistemine ilişkin belgelerin bir kısmını ve tanığının ismini hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesine ek olarak sunmuş olup usulüne uygun ve süresinde bildirilmiş bu delillerin dikkate alınması gerekmektedir.
Mahkemece davalının ismini bildiridiği tanığı dinlenmiş; tanık, yaz ve kış mevsiminde 08.00-18.00 saatleri arası haftanın 6 günü yarım saat mola ile çalıştıklarını, Cumhuriyet bayramı ve dini bayramlar dışında genel tatil günlerinde çalıştıklarını beyan etmiştir. Ne var ki, mahkemece davalının, tanığının beyanı ve sunduğu kayıtlar da dikkate alınarak ek rapor hazırlanması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talebi reddedilerek hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından doğruluğuna itiraz edilmeyen parmak okutma sistemi kayıtlarının sunulduğu dönem için bu kayıtlara göre hesaplama yapılması, kayıt sunulmayan dönem için ise davalı tanığının beyanı da dahil tüm deliller birlikte değerlendirilerek hesaplama yapılması için dosya yeniden bilirkişiye gönderilmeli, kayıt sunulan dönem için takdiri indirim yapılmaması gerektiği gözetilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.