Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/17586 E. 2015/19897 K. 20.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17586
KARAR NO : 2015/19897
KARAR TARİHİ : 20.10.2015

Mahkemesi : Kastamonu İş Mahkemesi
Tarihi : 10/07/2014
Numarası : 2013/118-2014/142

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı 10/10/2009 tarihinde davalı işyerinde işe başlamış, iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiği 22/04/2013 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, davacıya yasaya ve fiili çalışma sürelerinin toplamına göre ödenmesi gereken kıdem tazminatının davalı işveren tarafından ödenmediğini, ihbar tazminatının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, ulusal tatillerde bile çalıştığını, şimdilik kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal ve dini bayram tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda davacı haftanın 6 günü 07.00 -19.00 saatleri arasında çalıştığını ve fazla mesai ücret alacağının bulunduğunu iddia etmiştir.
Davalı ise davacının fazla mesai alacağının olmadığını savunmuştur.
Davacı tanıklarından S.. K.. davacıyla beraber market reyonunda çalıştıklarını, sabah 7.30 da başladığını, akşam 7.30 a kadar çalıştığını, hafta sonu bayram tatili ve yıllık izin kullanmadığını, hafta sonları 1 gün sabah 7.30, akşam 12.00 a kadar ben çalıştıklarını, o izin kullandığını, ertesi gün de o tam gün çalışıp ben izin kullandıklarını , diğer davacı tanığı B.. B.. davacı da 2009 yılında işe girdiğini hep beraber 2013 yılında işten ayrıldıkları, davacının ayrılış sebebini bilmediğini , davacının markette çalıştığını markette 2 kişi çalıştıklarını, marketin sabah: 7.00 den gece 12.00 a kadar açık kaldığını , ancak davacının sabah 7.30 da gelip, akşam saat: 18.00-19.00 a kadar çalıştığını, yoğun günlerde gece 12.00 a kadar çalıştığını, beyan etmiş, diğer davacı tanığı Y.. S.. davacının market departmanında çalıştığını, marketin sabah 7.30 da açıldığını, gece 12.00 a kadar çalıştığını, davacının 2 vardiya çalıştığını, sabah saat:7.30 gibi işe başlayıp, akşam saat:18.00-18.30 gibi vardiya teslimi olduğunu, bazen de akşam 18.30 dan gece 12.00 a kadar çalıştığını beyan etmişlerdir.
Mahkemece davacının sabah 07:30 ila akşam 18:30 saatleri arasında çalıştığının tespit edildiği ve haftalık 15 saat fazla çalışması bulunduğu kabul edilmiştir.

Somut olayda tüm dosya içeriği ve tanık beyanlarına göre davacının tanıklardan S.. K.. ile davalıya ait benzin istasyonun market bölümünde nöbetleşe çalıştıkları, marketin haftanın 7 günü 07.00-24.00 saatleri arasında açık olduğu, davacı ve Saim’in nöbetleşe olarak haftanın 1 günü izin kullandıkları ve bu günde diğer çalışanın 07.00-24.00 saatleri arasında tüm gün çalıştığı anlaşılmaktadır. Tanık beyanlarıyla da çalışma düzeninin bu şekilde olduğu sabit bulunduğundan fazla çalışma süresinin ve ücret alacağının hesaplanmasında bu çalışma şeklinin dikkate alınması gerekirken davacının sabah 07:30 ila akşam 18:30 saatleri arasında çalıştığı ve haftalık 15 saat fazla çalışması bulunduğunun kabulüyle hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.