Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/15104 E. 2015/2717 K. 26.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15104
KARAR NO : 2015/2717
KARAR TARİHİ : 26.02.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 15.11.2008-01.07.2013 tarihleri arasında çalıştığını ve iş akdini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. ve 24/II-e maddeleri uyarınca haklı nedenle feshettiğini, en son net ücretinin 1.164,00 TL olduğunu, 15.11.2008 ile 2010 yılının Nisan ayına kadar reyon elamanı, 2010 yılının Nisan ayından 01.07.2013 tarihine kadar olan dönemde ise manav depo görevlisi olarak 08.00-18.00 ve 13.00-23.00 saatleri arasında çalıştığını, günlük 40 dakika yemek molası verildiğini, bu çalışma şeklinin haftalık olarak değiştiğini, yaz döneminde (Mayıs-Ekim) 10 saat olan günlük çalışma süresinin yarım saat uzayıp 10,5 saat olduğunu, dini bayramların ilk günü hariç diğer ulusal bayram-genel tatil günlerinde çalıştığını, bir kısım yıllık izin alacaklarının ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili işyerinde 21.11.2008-01.07.2013 tarihleri arasında çalıştığını ve iş akdinin de 01.07.2013 tarihinden itibaren devamsızlıkları nedeniyle feshedildiğini, son ücretinin ¨994,29 TL olduğunu, davacının yasal çalışma süreleri kadar çalıştığını ve ayrıca yemek molası ve çay/sigara molaları dahil 2,5 saat mola kullandığını, fazla mesai yaptığı dönemlerde de ücretlerinin ödendiğini, davacının markette çalıştığı dönemde dini bayramlarda 1 gün çalıştığını ve ücretini de aldığını diğer genel tatil günlerinde ise tatil yaptığını, bakiye yıllık izin alacaklarının da 06.08.2013 tarihinde 78,09 TL olarak banka hesabına yatırıldığını ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacı, 08.00-18.00 ve 13.00-23.00 saatleri arasında çalıştığını, günlük 40 dakika yemek molası verildiğini, bu çalışma şeklinin haftalık olarak değiştiğini, 10 saat olan günlük çalışma süresinin yaz döneminde (Mayıs-Ekim) yarım saat uzayıp 10,5 saat olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise tanık beyanları doğrultusunda davacının 04.05.2010 tarihine kadar haftanın 6 günü 10 saatlik periyotlarla 1 saat ara dinlenmesi vererek haftalık 9 saat fazla mesai yaptığı, 04.05.2010 tarihinden sonra ise haftanın 5 günü 10 saat, bir günü ise fiilen 11,5 saat çalıştığı kabul edilerek haftalık 11,5 saat fazla mesai yaptığı belirlenmiştir. Böyle olunca, davacının en fazla günlük 10,5 saat çalıştığı yönündeki talebi de aşılarak mesai saatinin 04.05.2010 tarihinden sonra haftanın bir günü ara dinlenme süresi de verilmeksizin 11,5 saat olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Ayrıca fazla mesai ücretinin hesaplandığı 26.11.2008-31.12.2008 tarihleri arasında 5 hafta bulunmasına rağmen 22 hafta üzerinden yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulmuş olması da hatalıdır.
Yapılacak iş; belirlenen esaslar dahilinde, davacının fazla çalışma alacağını bilirkişiye yeniden hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.