Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/15061 E. 2015/2233 K. 23.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15061
KARAR NO : 2015/2233
KARAR TARİHİ : 23.02.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı … tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davalı … temyizi yönünden;
1-6100 sayılı HMK’nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454’üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK’nun 427/2.maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra(inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı İçtihadında “5521 sayılı Yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15.maddesindeki düzenleme gereği HUMK’nun 427. maddesindeki kesinlik sınırının İş Mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt İş Mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
2014 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.890,00 TL’sını geçmesi gerekir.
Somut olayda temyize konu edilen miktar 1.117,94 TL olup karar tarihi itibariyle hüküm kesin nitelik taşıdığından davalı …’nin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2-Davacı temyizi yönünden; davacı, davalı işyerinde mikser operatörü olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığından bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı …davacının iş akdinin diğer davalı şirket tarafından sonlandırıldığını, ihale makamı olarak kendisinin üzerine düşen tüm alacakları ödediğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini diğer davalı … iş akdinin ihalenin bitimi nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini hiçbir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacının iş akdinin, haklı nedenle davacı tarafından feshedildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş akdinin kim tarafından ve haklı nedenle feshedilip edilmediği konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı iş akdinin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği ve ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarını talep etmiştir. Dosyada rapor düzenleyen bilirkişi, dosyaya sunulan ve imzası davacı tarafından inkar edilmeyen 15.1.2013 tarihli ve davalı … hitaben yazılı dilekçeye dayanarak, iş akdinin ücretlerin ödenmemesi nedeniyle 15.01.2013 tarihinde davacının haklı nedenle fesih ettiğini ve kıdem tazminatına hak kazansa da ihbar tazminatı talep edemeyeceğini rapor etmiş, mahkeme de bu rapora itibarla ihbar tazminatı talebini reddetmiştir.
Dosyaya sunulan davacının fesih beyanını içerir dilekçenin birebir benzerlerinin sunulduğu emsal dosyalarda, davacı tarafından 15/01/2013 tarihli istifa dilekçesi verilmiş ise de; istifa dilekçesinin işçinin gerçek iradesini yansıtmadığı, ücret alacaklarının ödeneceğinin işveren tarafından söylenmesi üzerine istifa dilekçesinin işçi tarafından yazıldığı, … ile davalı … arasındaki sözleşmenin 15/01/2013 tarihinde sona erdiği davacı ve davalı tanık beyanları …’nin yazı cevabı nazara alındığında davalılar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarihte işçinin istifa etmede hukuki yararının olmadığı, işten toplu olarak çıkarılan işçilerin aynı istifa dilekçesini kendi el yazıları ile yazdıkları mahkememize açılan seri dosyalardan anlaşıldığı ve işçilerin iş akdinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı talepleri kabul edilmiş, verilen bu kararlar ve fesih gerekçesi Dairemizce de onanarak kesinleşmiştir. Bu durum karşısında, davacının iş akdinin davalı … tarafından haklı neden olmadan feshedildiği anlaşıldığından, davacının ihbar tazminatı talebinin de kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Mahkemece davacının işçilik ücreti alacaklarına yönelik olarak, davacının dinlettiği tanık …’ın ve …’linin ise aynı konuda mahkemede yargılaması devam eden davalarının bulunduğu, davacı ve tanıkların birbirlerine mesailer konusunda tanıklık yaptıkları, davalı ile husumetli oldukları dikkate alındığında tanıklıklarına itibar edilemeyeceği, bu nedenle davalı tanık beyanlarına göre de davacının fazla mesai çalışmasının, hafta sonu çalışmasının ve genel tatil çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle taleplerini reddine karar verilmiştir. Davacı ve tanıkları aynı işyerinde aynı işi yapan, aynı çalışma şartlarına sahip ve aynı şekilde mağdur olan kişilerdir. Bu nedenle aynı taleplerle dava açmış olmaları çok doğaldır. Hatta bu tanıklar dışında da söz konusu HES projesinde çalışan tüm işçiler aynı taleplerle dava açmışlardır. Bu durum, tanıklıklarının geçersiz olduğunu değil aynı sıkıntıları yaşadıklarını kanıtlamaktadır. Bu tanıklıklara itibar edilmemesi durumunda davacının, iş yeri koşullarını bilen tanık bulma şansı yoktur. İş hukukunun genel ilkelerine göre de, davacının ücret alacaklarının ödediğini davalının ispat etmesi gerekir. Davacının fazla mesai yaptığı, dini bayramlar dışında ulusal bayram ve genel tatillerde ve hafta tatillerinde çalıştığı ancak davalının bunun karşılığını ödemediği dosya kapsamı ile sabit olmasına göre davacının emsal dosyalarda olduğu gibi ücret alacakları yönünden de davasının kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.