Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2014/13464 E. 2015/7164 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13464
KARAR NO : 2015/7164
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı-karşı davalı vekili davalı iş yerinde 29.01.2007-23.12.2009 tarihleri arasında aylık net 6000,00 TL. Ücretle , haftanın 7 günü çalıştığını, fazla mesai ücretleri ile son ay maaşının ödenmediğini, SGK girişinin 5 ay gecikmeli olarak yapıldığını, çalıştığı sürece maaşından haksız kesintiler yapıldığını beyanla fazla mesai ücreti, ücret, maaş kesintisi, maaş ve prim alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili ise işçinin şirkette 30.05.2007-30.12.2009 tarihleri arasında bilet satış elemanı olarak 1200,00 TL. Aylık ücretle çalıştığını haftanın 6 günü ve haftalık 45 saat çalışma yaptığını ender zamanlarda fazla çalışma yapıldığını, bu çalışmaların karşılığı ücretlerin de ödendiğini, maaşından yapılan kesintilerin davacının ay içinde almış olduğu avanslardan kaynaklandığını,, maaş ve prim alacağı bulunmadığını, tüm alacak kalemleri için zaman aşımı itirazında bulunduklarını beyanla davanın reddini istemiş , Bursa 5.iş Mahkemesinin 2010/512 E. Sayılı dosyasında açtıkları ve eldeki dosyamız ile birleştirilen karşı dava ile ; bilet satıcısı olan davalının satışını gerçekleştirdiği 2 adet uçak bileti bedeli olan 2.600,00 TL.’nın tahsilini talep etmiş ve davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında prim alacağı yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin daha verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen pirimler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Primlerin gününde ödenmemesi halinde işçinin 4857 sayılı Yasanın 24/II-e maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı olarak feshetmesi mümkündür. Prim ödemelerinin yirmi gün ve daha fazla süreyle ödenmemiş olması halinde, işçinin aynı Yasanın 34 üncü maddesine göre iş görmekten kaçınma hakkı vardır.
Primlerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı Kanunun 5754 sayılı Yasayla değişik 32 nci maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına yatırarak gerçekleştirilmelidir
Davacı karşı davalı prim alacaklarının eksik ödendiğini belirtmiş, davalı ise davacının prim alacaklarının bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece davacının bilet satışına bağlı prim hakkı bulunduğu ancak alınan bilirkişi raporlarındaki değerlendirme itibariyle hak ettiği primlerin döneminde ödendiği ve davacının prim alacağının bulunmadığı anlaşılmakla prim alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda dosya mali müşavir bilirkişi Emin Tepeköy’e tevdi edilmiş, bilirkişi 30.11.2012 tarihli raporunda davacının 2007 yılından itibaren prim usulü çalışmaya başladığını, tarafların işçinin yaptığı satışlar üzerinden bilet farkının net kazancından % 7 karla prim anlaşması yaptıkları , bazı aylarda bordrolardan da görüleceği üzere primlerin ödendiği bazı aylarda ödeme yapılmadığı, prim ile ilgili davacının ne şekilde veya hangi oranda satışa bağlı olarak prime hak kazandığı, prim şekillerinin ve türlerinin ne olduğu hakkında davalıdan delillerini sunmasını ve ceza dosyasında bulunan cari hesap ekstrasındaki tahakkuk eden tutarların açıklanmasını, tüm açıklamaların ve iddiaların bordrolarda yer aldığı esas alınarak, maaş ödemelerine ait maaş bordrolarını ve işyerine ait diğer belgeleri talep etmiş, mahkemece 27.3.2012 tarihli duruşmada davacıya yapılan prim ödemelerine ilişkin tüm bordroların, ticari defterlerin, ödeme ve avans belgelerinin getirtilmesine karar verilmiş, bunun üzerine davalı vekili 8.4.2013 havale tarihli dilekçesiyle bu belgelerin Başbakanlık Teftiş Kurulunda incelemede olduğunu ve işyerinde olmadığını bildirmiş, ekinde bulunan belgelerde davalının ticari defterlerini ve işyeri belgelerini 11.10.2012’de Başbakanlık Teftiş Kurulu Vergi Denetim Kurulu Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığına gönderdiğini belirten belgeleri sunmuş ve bundan sonra mahkemece davalı işyerine ait belgelerin ne zaman davalıya teslim edileceğinin sorulması için Başbakanlık Teftiş Kuruluna yazılan müzekkereye; incelemenin 10.07.2014‘te bitirilmesinin planlandığının bildirildiği görülmüştür.
Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından verilen müzekkere cevabında işyerindeki incelemenin 10.7.2014’te bitirileceğinin bildirildiği, işyeri kayıtlarının bu tarihten sonra getirtilip incelenebileceği anlaşıldığından ve davacının prim alacağının hesaplanması için zorunlu görüldüğünden mali müşavir bir bilirkişiye işyeri kayıtları ve belgeleri incelettirilerek prim alacağı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının prim alacağı varsa ödenen kısımların düşülerek prim alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.
3- Davalı-karşı davacı Bursa 5.İş Mahkemesi’nin 2010/512 E. Sayılı dosyasında davacının satmış olduğu iki adet uçak bileti bedelini müşteriye kendi banka hesabını vererek bu hesaba yatırılmasını sağlamak suretiyle menfaat elde ettiğini iddia etmiş, bilet bedeli olan 2600,00 TL. nin tahsilini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili ise iddiaları kabul etmeyerek ceza dosyasındaki savunmasında; 30.12.2009 yılının son gününde çalıştığı sırada 2 adet bilet satışı yaptığını, o sırada şirkette finansta kimse olmadığını, satışı gerçekleştirebilmek amacı ile kendi hesap numarasını verdiğini ve bedel yatırıldıktan sonra satışları yaptığını, aynı tür işlemlerin çalışanlar tarafından yapıldığını, ertesi gün finans müdürü ile konuştuğunu, şirket alacağının maaşından alınması konusunda anlaştıklarını beyanla davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece dosyaya sunulan 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/1303 E. Sayılı dosyasından sunulan Mahkeme kararına göre ; davacı hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığı, yargılama sonunda suçun işlendiğine ilişkin yeterli, kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatine karar verildiği anlaşılmakla karşı davaya konu talebin dayanaksız kaldığı sonucuna varılarak bilet bedeli talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacının 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/1303 E. Sayılı dosyasından sunulan mahkeme kararına göre bilişim sistemine girme ve orada kalma suçundan beraatine ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan 2500,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ancak ceza davasında verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin anlaşılamadığı görülmekle mahkemece ceza davasında verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği sorularak kesinleşmemişse sonucu da beklenmek ve gerekirse işyeri belgeleri üzerinde ehil bir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmak suretiyle davalı karşı davacının bilet ücreti alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.