Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2013/25809 E. 2014/13821 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25809
KARAR NO : 2014/13821
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi
Tarihi : 21/05/2013
Numarası : 2008/572-2013/400

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı işyerinde 04.11.2002-29.05.2008 tarihleri arasında bireysel yönetmen olarak çalıştığını haksız ve kötü niyetli olarak iş akdinin feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacı hakkında yapılan müfettiş incelemesi neticesinde, 19.06.2001 tarihinde davacı hakkında nitelikli zimmet suçundan kamu davası açılmasına rağmen bu durumu işverene bildirmediği, davacının bankanın açık talimatlarına rağmen aşırı olarak borçlandığını , banka müşterileri ile alacak ve borç ilişkisi içerisine girmesi nedeniyle iş akdinin haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı işyerindeki sözleşmesinin davalı işverence 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-(a,e) ve (ı) maddelerine dayanılarak İ-TEF-SR-32 sayılı soruşturma raporunda yer alan nedenlerle haklı sebeple feshedildiği ileri sürülmüş, yargılama süreci boyunca yapılan araştırmada ilgili soruşturma içeriğindeki iddialar bakımından davacı hakkında herhangi bir yasal süreç başlatılmadığı gibi soruşturma içeriğindeki iddiaların davacının davalı işyerinde göreve başlamasından önceki birtakım süreçlere ilişkin bulunduğu gibi davacı hakkındaki suçlamaların dinlenilen davalı tanıkları tarafından dahi doğrulanmamış olması nedeniyle davacının iş sözleşmesinin feshinin ardından kıdem ve ihbar tazminatını almayı hak ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları, kendi isteği ile veya işini savsaması sonucu işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi ve işvereni yanıltması nedenleriyle haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hali işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterilmiştir.
İş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallardır. Bu konuda işverenin alması gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal “haklı nedenle fesih hakkı” ortaya çıkar.
İşçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmez. Aynı bentte belirtilen işçinin otuz günlük ücretinin tutarıyla karşılanamayacak bir zarar vermesi, işin güvenliğini tehlikeye düşürmekten bağımsız bir fesih nedenidir.
Somut olayda işveren, 29.05.2008 tarihli fesih bildiriminde ,” 27.05.2008 tarihinde yapılan 88. Disiplin Kurulu toplantısında alınan karar gereği iş akdinizin 21.05.2008 tarih İ-TEF-SR sayılı soruşturma raporunda yer alan olaylar nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-a,e,ı bentleri gereğince derhal, haklı nedenle ve tazminatsız olarak feshedildiğini bildiririz” hükümleri yer almaktadır.
Davalı işyerinde bireysel yönetmen olarak çalışan davacının maaşına 31.03.2008 tarihinde 77.338,00 TL’lik haciz yazısı gelmiş ve işveren davacının maaşından ¼ kesinti yapılarak icra dosyasına gönderileceğini bildirmiştir. Davacı hakkında ilgili haciz kararı ve Düzce Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınan mahkumiyet kararları ile ilgili olarak teftiş kurulu soruşturma başlatmıştır. Yapılan soruşturma 21.05.2008 tarihinde tamamlanmış ve müfettiş davacının 4 eylemi nedeni ile Banka Disiplin Cezaları Talimatı uyarınca iş akdinin feshedilmesi görüşünü bildirmiştir. İlgili eylemler, davacının A.. Orman Ürünleri İthalat ihracat Şti’nin %50 oranında ortak olması, soruşturma çalışmaları esnasında gerçeğe aykırı beyanda bulunma, banka müşterilerinden borç alınması ve beyan zorunluluğu olan durumlarda bankanın ilgili birimlerine haber vermeme olarak belirtilmiştir. İlgili soruşturma esnasında davacının her konu ile ilgili olarak ayrıntılı savunması alınmıştır. 27.05.2008 tarihinde ise disiplin kurulu ilgili soruşturma raporu neticesinde davacı işçinin iş akdinin feshine karar vermiş ve davacının iş akdi 29.05.2008 tarihinde haklı nedenle feshedilmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde, aldırılan bilirkişi raporunda, davalının sadece dosyaya tek taraflı düzenlenen soruşturma raporunu sunduğu, davacı ve davalı tanıklarının raporun aksine , davacının banka müşterilerinden borç aldığını görmediklerini, mesai saati içinde kendi işleri ile uğraştığını görmedikleri, görevine bağlı olup, huzursuzluk çıkardığını görmedikleri beyan etmeleri, davacı hakkında yapılan soruşturma ile ilgili olarak herhangi bir suç duyurusunda bulunulmadığı ve zimmet ile suçlanmadığı, fesihten çok sonra davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve buradaki zimmet suçlamasının TEF 32 soruşturma raporu ile alakasının olmadığı, yani bir diğer ifade ile fesih anında davacının zimmet ile suçlanmadığı. bu nedenle davalı fesih nedeni ile bağlı olup bunu değiştiremeyeceği, ayrıca haciz borcunun işyeri dışındaki bir nedenden dolayı geldiği, ceza dosyasının ise ,davacı işe girmeden çok önce başlamış ve kesinleşmediği görüşü bildirilmiştir.
Somut olayda, davacının hakkındaki iddiaların tek tek incelenmesi durumunda:
Öncelikli olarak davacı feshe konu eylemlerle ilgili olarak disiplin kurulu kararında dayanak yapılan Disiplin Kurulu Talimatının kendisine tebliğ edilmediğini ve bu nedenle sorumlu tutulamayacağını belirtmesi karşısında, her ne kadar davalı bu talimatın davacıya bizzat tebliğ edildiğini ispatlayamamışsa da , dosya da bulunan Davranış Kuralları Uyum Beyanı davacıya 14.12.2006 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş ve bu beyanda da Disiplin Kurulu Talimatında belirtilen ve davacıya isnat edilen davranışların yapılmaması gerektiği tek tek belirtilmiştir. Bu nedenle davacının söz konusu Disiplin Kurulu Talimatı’nın kendisine tebliğ edilmediği ve bu nedenle sorumlu olmayacağı savunmasına itibar edilmemiştir.
Disiplin Kurulu kararında feshe konu edilen ve müfettiş incelemesinde iş akdinin feshini gerektiren eylem olarak nitelendirilen ilk eylem davacının tacir ve esnaf sayılmalarını gerektirecek faaliyetlerde bulunmasıdır. Dosyaya sunulan Ticaret Sicili Gazete örneklerine göre davacı A.. Orman Ür. Tic. Ltd. Şti’nin %50 ortağıdır ve yine davacının şirketin hisse devirlerinde, hisse arttırılmalarında ve şirketi temsil kararlarında imzası bulunmaktadır. Bu nedenle her ne kadar davacı bu hususu kabul etmeyip ticari faaliyette bulunmadığını belirtmişse de dosya da bulunan yazılı belgelerden anlaşıldığı üzere davacı şirket ortağıdır ve ticari faaliyette bulunmaktadır ve bu durumda açıkça davalıya iş akdini tazminatsız olarak haklı nedenle fesih hakkı vermektedir.
Disiplin Kurulu kararında feshe konu edilen ve müfettiş incelemesinde iş akdinin feshini gerektiren eylem olarak nitelendirilen bir diğer eylem ise beyan zorunluluğu olan durumu ilgili bildirimlere bildirmemedir. Davacı işe girdiği tarihte hakkında Düzce Başsavcılığı tarafından nitelikli banka zimmeti nedeni ile soruşturma yürütüldüğü sabittir. Bu soruşturma neticesinde davacı hakkında Düzce Ağır Ceza Mahkemesi 2006/9 Esas nolu dosyasında kamu davası açılmış, davada mahkumiyet kararı verilmiş, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay tarafından bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama neticesinde davacı beraat etmiş ve bu kararda Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Davacıya tebliğ edilen Davranış Kuralları Uyum Beyanı 21. maddesinde “Banka dışında bankayla ilgili olsun ya da olmasın,yüz kızartıcı suç veya siyasi davaya soruşturmaya muhatap olduklarında derhal insan kaynakları bölümüne bu durumla ilgili bilgi vermek zorundadırlar” hükmü yer almaktadır. Davacı davalı işveren nezdinde 04.11.2002 tarihinde işe girdiğinde bu soruşturmaya başlanmıştır ve kendisine Davranış Kuralları uyum Beyanı 14.12.2006 tarihinde tebliğ edilmiş ve bu tarihte ise hakkında 4389 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kamu davası açıldığı sabittir. Bu nedenle her ne kadar davacı müfettiş soruşturmasındaki beyanında açıkça kendisinden böyle bir bilgi istenmediğini, işverenin kendisi hakkında tüm durumları bildiğini beyan etmişse de , bu bildirim yükümlüğünü kendisi gerçekleştirmek zorundadır. Davalı böyle bir olayın gerçekleşmesi durumunda, bu olayın ilgili bildirimleri bildirilmesi gerektiğini zaten çalışanlara bildirmiştir. Davacı banka da bireysel yönetmen olup, yaptığı iş de göz önüne alındığında bu davayı işvereninden saklaması hem banka mevzuatına hem de 4857 sayılı İş Kanunu 25/2-e maddesinde belirtilen “davacının doğruluk ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan davranış” düzenlemesine aykırı olup, davalı işveren iş sözleşmesini tazminatsız olarak haklı nedenle fesih yetkisi verdiğinin kabulü gerekecektir.
Disiplin Kurulu kararında feshe konu edilen ve müfettiş incelemesinde iş akdinin feshini gerektiren eylem olarak nitelendirilen bir diğer eylem ise; davacının soruşturma aşamasında gerçeğe aykırı beyanda bulunmasıdır. Davacı müfettiş soruşturmasında müfettişin sorusu üzerine A.. Orman Ür. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı olmadığını beyan etmiştir. Ancak dosya da bulunan Ticaret Sicili Gazetesine göre davacı ilgili şirketin ortağıdır. Bu nedenle davacı soruşturma aşamasında banka müfettişine gerçeğe aykırı beyanda bulunmuştur. Bu eylemde işverene banka mevzuatına göre haklı nedenle iş sözleşmesini fesih yetkisi vermektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, davalı işverenin somut olayda davacının iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-e (işçinin doğruluk ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan davranışı ) maddesi uyarınca tazminatsız olarak haklı nedenle feshettiğinin kabul edilip davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken, kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı davalıya iadesine, 19/06/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.