Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2013/24104 E. 2013/23896 K. 30.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24104
KARAR NO : 2013/23896
KARAR TARİHİ : 30.12.2013

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava konusu 104 ada 151 parsel sayılı 2159775,70 m2 yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan söz edilerek ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı … satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu 104 ada 151 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile uzman fen bilirkişi … tarafından düzenlenen 24/06/2009 havale tarihli rapor ve haritada (B) harfi ile gösterilen 1131,10 m2 yüzölçümündeki bölümün son parsel numarası verilerek tarım arazisi niteliğiyle davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve temyize konu 104 ada 151 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit gününde yararına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğini davacı tarafın kanıtlayamadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava ve temyize konu 104 ada 151 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesptine bir kayıt ve belge esas alınmamış, yargılamada taraflar bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Hal böyle olunca taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı menkul mal hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur.

Ne var ki; dosya içeriğine göre yerel bilirkişi ve dinlenen tutanak bilirkişilerinin beyanları soyut nitelikte gerekçesiz olaylara dayanmayan sözlerden ibaret olduğu gibi kendi içinde çelişen ve taşınmazın niteliğinin dere yatağı mı yoksa tarım arazisi mi olduğunu dahi açıkça belirlemeye elverişli olmayan aynı ziraat bilirkişinin esas ve ek raporları esas alınarak hüküm oluşturulmuştur. Öte yandan zilyetlik yönünden yapılan araştırma ve soruşturma da yetersiz olduğu gibi dava konusu taşınmaza ait tutanak aslı dosyada bulunmadığından gerekli inceleme araştırma ve değerlendirme bir başka deyişle yargı denetimi yapılamamıştır. Kadastro Hakimi tutanak aslı olmadan karar veremeyeceği gibi dava dosyası içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmaza ilişkin başkaca davalarında açıldığı anlaşılmasına rağmen mahkemece aynı taşınmaza yönelik davaların birlikte görülmesi gerekirken tefrik edilerek ayrı ayrı esaslara kaydına karar verilmesi dahi usul hükümlerine uygun düşmemiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamayacağı gibi usul hükümleri gözardı edilerek dahi hüküm oluşturulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanak aslı Tapu Müdürlüğü’nden davalı şerhi verdirilerek getirtilmeli, sonrasında dava ve temyize konu taşınmazı dıştan çevreleyen tüm komşu taşınmazlara ait kadastro tutanak örnekleri ile varsa dayanağı kayıtlar Tapu Müdürlüğü’nden getirtilmeli ayrıca dava konusu taşınmaza ilişkin olarak başkaca davalar bulunuyor ise aynı taşınmaz hakkında açılan davaların birlikte görülmesinin doğru sicil oluşturulması gereğinden hareketle birleştirilmesinin zorunlu olduğu gözetilerek aynı taşınmaza yönelik davaların birleştirilmesine karar verilmeli akabinde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi fen elemanı,jeolog bilirkişi ve uzman ziraatçi bilirkişi tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı,davacıdan dava konusu taşınmazın tamamını mı yoksa taşınmaz içinde bir bölümünü mü dava ettiği açıklattırılarak dava konusu ettiği taşınmaz bölümünü göstermesi sağlanmalı ve bu bölüm uzman fen bilirkişi raporuna tereddüte yer bırakmayacak şekilde işaretlettirilmeli, dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespitte saptanan hukuksal olgu ./..

dikkate alınarak tutanak bilirkişileri dinlenerek tespitte saptanan hukuksal olgu ile hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık ile yapılması muhtemel keşifte dinlenecek olan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında aykırılık varsa duraksamasız giderilmeli, daha sonra uzman ziraatçi bilirkişi ve mahkeme heyeti hazır olduğu halde, taşınmaz bizzat mahkemece görülüp, gözlenmeli, gözlem keşif tutanağına aynen yansıtılmalı, özellikle taşınmazın meyil durumu, fiziksel yapısı, dıştan komşu taşınmazlarla toprak mukayesesi yapılmalı, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmış ise nizalı parsel yönünü sözü edilen kayıt ve belgelerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği üzerinde durulmalı, uzman bilirkişi fen elemanından davacının dava ettiği taşınmaz bölümünü göstermeye, keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkeme gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı, gerekçeli,uzman jeolog bilirkişiden ise dava konusu taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı yönünde rapor alınmalı, somut olayın özelliğine göre taşınmazın dava konusu edilen bölümünü komşuları ile birlikte
gösterir dört yönden çekilmiş fotoğrafları hakim tarafından onaylanarak dosyaya konulmalı, daha sonra davanın dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre davacı taraf ile bayisi adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle başkaca taşınmaz mal tesbit yada tescil edilip edilmediği, Kadastro, Tapu ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi eldeki davada Hazine’nin dava açmadığı ya da açılan davaya usulünce katılmadığı gözetilmeksizin tespitteki niteliği ham toprak olan taşınmazın bir bölümünün niteliğinin talep olmaksızın tarım arazisi olarak değiştirilmesi,ayrıca taşınmazın tespitinin iptaline karar verildiğine göre taşınmazın tamamı için sicil oluşturulması gerekirken (B) harfi ile gösterilen yer dışında kalan taşınmaz bölümü hakkında tescil hükmü oluşturulmaması, yine dava konusu ./..

taşınmazın ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edildiği gözetildiğinde tespit maliki olmayan ve davada kendisine husumet düşmeyen Köy Tüzel Kişiliği hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmemesi hususları dahi isabetsiz , davacı …’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 30.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi .