Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2013/21076 E. 2014/4446 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21076
KARAR NO : 2014/4446
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK’nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Davalı temyizi yönünden;
6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde 1. Fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 427/2 maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 427 maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
2013 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.820,00 TL’sını geçmesi gerekir.
Somut olayda , temyize konu edilen miktar 1.277,69 TL olup 1820,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.nun 427/2, 432/4 maddeleri, uyarınca reddine karar verilmelidir.
2-Davacı temyizi yönünden ise;
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01.04.2010-11.03.2011 tarihleri arasında bakıcı personel olarak çalıştığını,iş akdinin 11.03.2011 tarihinde davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz feshedildiğini,aylık ücreti 950,00 TL olmasına rağmen maaş kartı alınarak ücretinin davalı tarafından çekilip sadece 600,00 TL ücret ödemesi yapıldığını, fazlasının işverende kaldığını, haftanın 7 günü 08.00-20.00 saatleri arasında mesai yapmasına, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsili istemiştir.
Davalı vekili, davacının 11.03.2011-13.03.2011 tarihleri arasında devamsızlık yapması nedeniyle iş akdinin feshedildiğini, asgari ücretle çalıştığını ve tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde 200,00 TL ihbar tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiş, 10.01.2013 tarihli dilekçesi ile de talebini 743,40 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece 743,40 TL ihbar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmiş ise de hükümde ıslah miktarı 543,40 TL olması gerekirken 1.015,10 TL olarak gösterilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de maddi hata sonucu oluştuğu anlaşılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı HMK 370/2 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle
Hükmün (a) bendinin silinerek yerine “a- 743,40 TL brüt ihbar tazminatının 200,00 TL sinin dava tarihi olan 15.03.2011 tarihinden 543,40 TL sinin ıslah tarihi olan 10.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davalının temyiz dilekçesinin reddine, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 24.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.