Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2013/1423 E. 2013/2712 K. 11.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1423
KARAR NO : 2013/2712
KARAR TARİHİ : 11.03.2013

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini, ödenmesi gereken ihbar tazminatından aralarındaki hizmet sözleşmesi hükümlerine göre “her fiili hizmet yılı için 30 günlük ücret tutarında” hesaplanacak ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacıya akdin feshi sırasında 32.773 TL ihbar tazminatı ödendiğini, ayrıca 10.maddeye göre, 10.960,64 TL daha ödemeyi kabul ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ihbar tazminatı isteminin kısmen kabulü ile, taraflar arasında 15/12/2009 tarihli iki ayrı belirsiz süreli bireysel iş sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin 10.maddesinde iş akdinin feshinde İş Yasasının uygulanacağı ve ayrıca sözleşmenin birinde ”fiili çalışma süresinin her yılına bir ay”, ihbar tazminatı ekleneceğinin belirtildiği, 15/12/2005, 15/06/2008, 15/12/2008 tarihli sözleşmelerde ise ” fiili çalışma süresinin her iki yılına bir ay” üzerinden ihbar tazminatı ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve işyeri uygulaması haline gelen uygulamanın iki hizmet yılına 30 gün eklenmesi şeklinde 34.025,39 TL ihbar tazminatının ödenmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında, İhbar önelleri ve ihbar tazminatının hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bildirim sürelerine ilişkin 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesindeki kurallar nispi emredici niteliktedir. Taraflarca bildirim süreleri ortadan kaldırılamaz ya da azaltılamaz. Ancak, sürelerin sözleşme ile arttırılabileceği Kanunda düzenlenmiştir.
Bildirim önellerinin arttırılabileceği yasada belirtilmiş olmakla birlikte bir üst sınır öngörülmemiştir. Dairemiz tarafından, üst sınırı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1.maddesine göre hakimin belirlemesi gerektiği kabul edilmektedir. Üst sınırın (yasal ihbar süresinin dört katı) olabileceği belirtilmelidir.
Belirtmek gerekir ki, 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesinde ihbar önellerinin arttırılmasına dair bir üst sınır olmaması, bu artışın sınırsız olarak yapılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Aksine düşünce tarzı, toplu iş sözleşmesi veya yazılı sözleşmelerle ihbar önelinin 10 yıl olarak belirlenmesine ve uygulanmasına da imkan verebilir. Yine, işverence kötüniyete dayanan bir fesih durumunda hesaplanması gereken kötüniyet tazminatının tutarı da dikkate alındığında, iş sözleşmesinde fahiş şekilde belirlenen ihbar önellerine hakimin müdahalesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bunun karşısında yer alan sözleşme serbestisi ilkesi ile çözüme gidilmesi, zaman zaman hakkaniyete uygun olmayan sonuçlara yol açabilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” kuralı mevcuttur. İş sözleşmesi ile öngörülen ihbar önelinin yüksek oluşu ve buna uyulmadığı taktirde ödenmesi gereken ihbar tazminatının tutarı, işverenin fesih hakkını önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Aynı zamanda, işçi yönünden de bahsi geçen arttırılmış önellere göre hesaplanacak olan ihbar tazminatının talebi, iyiniyetli bir davranış olarak değerlendirilemez. Gerçekten iş sözleşmesinin anılan düzenlemesinin, iş güvencesi sağlayan kurumlardan biri olan ihbar tazminatı İş Kanundaki düzenlenme amacını aştığı açıktır. İşçilere yasanın tanıdığı koruma sınırları aşılmış ve işçilerin olağanüstü haklar edinmeleri sağlanmak istenmiştir.
Aynı zamanda iş sözleşmesi yapmak Anayasanın 53. maddesinde ifadesini bulan bir hak olmakla birlikte bu hakkın kötüye kullanılması da yasalar karşısında korunmamalıdır.
Somut olayda, davacı ile davalı işveren arasındaki 15.12.2009 tarihli son sözleşme ile çalışılan her yıl için bir ay tutarında ihbar tazminatı ekleneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda bilirkişi raporunda hesaplamanın bu sözleşme hükümlerine göre yapılan seçeneğin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş, bu ihbar tazminatının kötü niyet tazminatı ve ihbar tazminatı toplamını (yasal ihbar süresinin dört katı) aşamayacağı ilkesi de göz önünde tutularak yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda her yıla 1 ay ihbar tazminatı eklenmesi yoluyla bulunan miktardan hakkaniyete uygun bir indirim yapılarak davacıya ödenmesi gereken ihbar tazminatı miktarını belirlemek, davalı tarafından yapılan ödeme bu miktardan düşülerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 11.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.