Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2012/7358 E. 2013/618 K. 30.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7358
KARAR NO : 2013/618
KARAR TARİHİ : 30.01.2013

Hasımsız olarak görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı O.. T.. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere ve hüküm yerinde gösterilen gerekçelere göre davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ne var ki; Mahkemece, muristen sonra ölen eşi H..T..’in mirasçılarının kimler olduğu hususunda davacı tarafından delil bildirilmediğinden miras bırakanın bütün mirasçılarının tespit edilemediği, gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç ve hükmün gerekçesi de yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29.maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30.madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.
Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Somut olaya gelince; muris H..T..’in 1999 yılında evli ve çocuksuz olarak öldüğü, Safranbolu Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/226-242 Esas ve Karar sayılı ilamı ile mirasçılarının belirlendiği, mirasının yarısının sağ kalan eşi H.. T..’e diğer yarısının da murisin kendinden evvel ölen kardeşleri M..A.., M.. T.., F.. M.. ve M.. T..’in alt soyunu oluşturan mirasçılarına ve sağ kardeşi M.. K..’ya aidiyetine karar verildiği, söz konusu mirasçılık belgesinin verilmesinden sonra eldeki davanın açılmasına kadar geçen yaklaşık 11 yıllık süre içerisinde murisin eşi H.. T..’de dahil olmak üzere adına pay verilen mirasçılarının bir kısmının öldüğü, bir başka anlatımla yeni mirasçıların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda davacı sadece miras bırakanın öldüğünü, miras bırakanla kendisi arasındaki soybağını, dolayısıyla kendisinin mirasçı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Diğer mirasçıların ve miras paylarının belirlenmesi mahkemenin görevidir. Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular gözetildiğinde mahkemenin bu araştırmayı resen yapacağı da kuşkusuzdur.
Öte yandan, miras bırakanın eşi H..T..’in anne ve babası ile kayden bağının bulunup bulunmadığı hususunda Nüfus Müdürlüğünden gönderilen cevabi yazıda 1320 tahrir defterinin eski yazı ile tutulduğu, bilirkişi görevlendirilmesi halinde çıkartılabileceği bildirilmiş, daha sonraki yazıda ise sözkonusu defterin yanık olduğundan kayıt çıkartılmasının mümkün olmadığı bildirildiği halde cevaplar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği düşünülmemiş, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden H..T..’in üst soyu ile bağlantı kurulmasına yarar kayıt ve belge olup olmadığı sorulmamıştır.
Diğer yandan, ister başkaları tarafından isterse kendisi tarafından hasımsız olarak açılan dava sonucunda mirasçılık belgesi alınmış olsa dahi, önceki mirasçılık belgesinde mirasçıların ve miras paylarının belirlenmesinde hata yapıldığını veya eski tarihli mirasçılık belgesinde ölümler nedeniyle paylarda değişiklik olduğunu ve bu hali ile eski tarihli mirasçılık belgesinin infazının hukuksal sorunlar oluşturacağını öne süren her mirasçının hasımsız olarak açacağı yeni bir dava ile mirasçılık belgesi verilmesini isteme veya önceki günlü mirasçılık belgesinde kendilerine pay verilen diğer mirasçıları hasım göstererek bu mirasçılık belgesinin iptali ile gerçeğe uygun yenisinin verilmesi istemiyle dava açma hakkı bulunduğu şüphesizdir.
O halde; mahkemece açıklanan bu olgular gözetilerek, davacı tarafından gösterilen ve gösterilecek tüm
deliller toplanmalı, muristen sonra ölen mirasçı eş H.. T..’in üst soyundan mirasçısı olup olmadığı belirlenmeye çalışılmalı, bütün aramalara rağmen mirasçısı bulunamaz ise TMK’nun 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu düşünülmeli, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek muris H.. T..’in yasal mirasçıları ve payları belirlenmelidir
Böyle bir araştırma yapılmadan yersiz gerekçelerle davanın tamamen reddine karar verilmesi isabetsiz, davacı O.. T..’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine 30.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.