Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2011/4124 E. 2011/4669 K. 06.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4124
KARAR NO : 2011/4669
KARAR TARİHİ : 06.07.2011

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmiş ve isteğin kanuni süresinde olduğu anlaşılmış ise de hüküm tarihinde taşınmazın değeri kanunda mürafaa için öngörülen 14510 TL geçmediği anlaşıldığından duruşma isteminin reddine, dosyanın evrak üzerinde incelenmesine karar verildi. Gereği görüşüldü;
Kadastro sırasında dava konusu 161 ada 11 parsel sayılı 3473,49 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Tespit gününden önce davacılar …., ve … ile davacılar ….., ve arkadaşları tarafından davalılar Hazine ve …., Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil ve el atmanın önlenmesi davaları birleştirildikten sonra görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davaların reddine, dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılardan ….,ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde aktarılan dava gününde davacılar ….,ve … yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, hükme dayanak yapılan, tanık sözleri, ziraat ve jeoloji bilirkişilerinin roporlarının birbiriyle çeliştiği de tartışmasızdır. Öte yandan; dava konusu taşınmazın 1. Derece Doğal Sit Sınırları içinde kaldığı bildirildiği halde mahkemece bu konuda araştırma yapılmamış, taşınmaz üzerinde korunması gerekli kültür varlığı bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir.
Dava konusu taşınmazın tutanağının 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi hükmü uyarınca düzenlendiği dikkate alındığında somut olayda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30. maddesi hükmünün uygulanacağı kuşkusuzdur.
O halde, davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazın, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümlerine göre sit alanı içerisinde kalıp kalmadığının, sit alanı içerisinde ise derecesinin, üzerinde korunması gerekli 1. grup kültür ve tabiat varlığı bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan bunlara ilişkin yönetimsel işlem niteliğindeki karar ve dayanağı haritalar getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı yerel, uzman fen ve arkeolog bilirkişi ile üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu eşliğinde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, kadastro paftasının ölçeği ile Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulundan alınan kararın dayanağı haritanın ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle haritalar yerine uygulanmalı, uygulamada haritalar çakıştırılmalı, bu işlem yapılırken haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, ayrıca varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek taşınmazlardan da yararlanılacağı düşünülmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı, sit alanı içerisinde ise kaçıncı derecede sit alanı içerisinde kaldığı, taşınmaz üzerinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı bulunup bulunmadığı duraksamasız saptanmalı, konuyu düzenleyen 2863 sayılı Yasanın 5.maddesi ile 5663 sayılı Yasayla değiştirilen 11. maddesi hükmü dikkate alındığında yapılan yeni yasal düzenlemede “birinci grup olarak tespit ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derecede arkeolojik sit alanlarının” zilyetlikle kazanılamayacağı öngörüldüğünden, doğal sit alanları ve üçüncü derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılmalarının mümkün hale getirildiği gözönünde bulundurulmalı, taşınmazın birinci grup olarak tespit ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derecede arkeolojik sit alanlanı niteliğinde olmadığının belirlenmesi halinde; keşifte taşınmazda taş ya da toprak unsurundan hangisinin baskın geldiği, kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı üzerinde durulmalı, yerel ve tespit tutanağı bilirkişileri ile tanıklar taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeli, zilyetliğin süresi, sürdürülüş şekli, zilyetlikte ara verme söz konusu ise bunun iradi terk niteliğinde olup olmadığı saptanmalı, ziraatçi bilirkişilerden önceki raporlardaki hususları da değerlendirerek çelişkileri giderir şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yukarıdaki olgular gözardı edilerek hüküm kurulması isabetsiz, davacılardan Melek ve …’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 91,05 TL temyiz harcının istek halinde hükmü temyiz eden davacılara iadesine, 06.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.