Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2010/113 E. 2010/6711 K. 26.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/113
KARAR NO : 2010/6711
KARAR TARİHİ : 26.11.2010

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Mahkemece daha önce verilen hüküm Yargıtay incelemesinden geçerek bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında özetle; ‘‘Taşınmaz başında keşif yapılarak fen ve arkeolog bilirkişileri aracılığı ile arkeolojik sit haritasının, davacının dayanağı tapu kaydının uygulanması, davacının dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı, çekişmeli taşınmazın arkeolojik sit alanında kalıp kalmadığının belirlenmesi, taşınmaz tapu kaydı dışında kalıyorsa, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, ne durumda bulunduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı konusunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, bundan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dava konusu 156 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı hazinenin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, mahkemece çekişmeli taşınmazın 3. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının davacı … yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli bulunmamaktadır. Bozma kararı uyarınca taşınmaz başında keşif yapılmasına rağmen, taşınmazın sit haritasındaki yeri denetime elverişli olarak gösterilmediği gibi keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporları da çelişkilidir. Fen bilirkişisinin raporunda taşınmazın 3. derece arkeolojik sit alanı sınırları içinde kaldığı belirtilmesine karşın, arkeolog bilirkişi raporunda taşınmazın 3. derece doğal sit alanı sınırları içinde kaldığı belirtilmiş, hükümde mahkemece verilen şerhte de sit alanının niteliği belirtilmemiştir. O halde mahkemece doğru sonuca ulaşabilmek için taşınmaz başında 2 arkeolog ve bir fen bilirkişisinden oluşan kurul aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, komşu taşınmazlara ait tutanak ve dayanaklarının tümü getirtilmeli, sit haritaları kadastro paftası ile çakıştırılmalı, sit haritası örnekleri dosyaya konulmalı, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın sit alanı içinde kalıp kalmadığı, kalıyor ise hangi nitelikteki sit alanı içinde kaldığına dair rapor alınmalı, sonuca göre yeniden hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece az yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de kararda tapu kütüğünün beyanlar hanesine verilen şerhle ilgili olarak sit alanının niteliğinin belirtilmemiş olması da isabetsiz, davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.