YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2743
KARAR NO : 2009/5585
KARAR TARİHİ : 03.12.2009
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava ve temyize konu 152 ada 28 ve 29 parsel sayılı 1560.20 ve 1826.01 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davada taraf olmayan… ve …adına tespit edilmiş, aynı ada 53 parsel sayılı 18 H. 3361.80 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı … 152 ada 28 ve 29 parsel sayılı taşınmazlarda … adının harf hatası ile… olarak yazıldığını ve 2600 m2 lik yerlerinin de 152 ada 53 parsel sayılı taşınmazda kaldığını öne sürerek dava açmıştır. Dava sırasında da taşınmazların kendi adı yerine yanlışlıkla kardeşi… adına yazıldığını, … ve …adına tespit edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkemece davanın reddine, 152 ada 28, 29 ve 53 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve temyize konu 152 ada 28 ve 29 parsel sayılı taşınmazların tespit maliki… …mirasçılarına yönelik dava bulunmadığı, 152 ada 53 parsel sayılı taşınmazın da kamu malı niteliğinde mera olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine, taşınmazların tespit gibi tescillerine dair hüküm kurulmuş ise de yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
1-Kural olarak, kadastro davaları, lehine tespit yada kadastro komisyonunca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiler arasında görülür. Bir başka deyişle kadastro davaları hakları çatışanlar arasında görülür. Dava ve temyize konu 152 ada 28 ve 29 parsel sayılı taşınmazların Hazine ve Tepeler Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmediği
dava dışı… ve …adına tespit edildiği kadastro tespit tutanağı ve dosya içeriği ile belirlenmiştir. Hal böyle olunca davanın açıldığı günde gerçek hasma yöneltilen bir dava bulunmamaktadır. Mahkemece davanın husumet yönünden reddine, tutanak ve eki belgelerin onaylı örnekleri dosyada alı konularak asıllarının kütüklerin devri halinde Tapu Sicil Müdürlüğüne aksi halde Kadastro Müdürlüğüne geri çevrilmesine karar verilmesi gerekirken taraflar hakkında kesin hüküm oluşacak biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-152 ada 53 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu bölümü hakkında da davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir.
Uyuşmazlık dava konusu taşınmaz bölümünün kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı yönünde toplanmıştır. Kural olarak, mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi yada taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. Dava ve temyize konu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca mera tahsisinin yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı Yasalar ile 4342 sayılı Yasa uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdareden ve Mülki Amirlikten sorulup, saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler yada belde halkından seçilecek yerel bilirkişi, tanıklar, uzman bilirkişi tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi ile tutanak bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle her iki harita çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli,
taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespitte saptanan hukuksal olgu dikkate alınarak taşınmazın mera olup olmadığı yolunda tutanak bilirkişilerinden de ayrıntılı, gerekçeli, olaylara dayalı bilgiler alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, dava konusu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olduğu saptandığı takdirde bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı gözönünde tutulmalı, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişi aracılığıyla taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakları içeriğinde vurgulanan maddi ve hukuki olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye uzman ziraatçı bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmadığı yargılama sırasında tarafların bir kayıt ve belgeye dayanmadığı dava konusu taşınmaz ile sınırlarını oluşturan kamu malı niteliğinde mera olarak tespit gören taşınmaz arasında ayırıcı unsur olarak doğal yada yapay bir sınır yerinin bulunmadığı çekişmeli taşınmazın sınırındaki eylemli meradan kazanılabileceği düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de 152 ada 53 parselle ilgili mera olarak sınırlandırılma kararı verilmesi gerekirken tespit gibi tesciline karar verilmesi dahi isabetsiz, davacı …’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 74,00 TL temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 03.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.