Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2023/4647 E. 2023/6029 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4647
KARAR NO : 2023/6029
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/267 E., 2016/127 K.
SUÇ : 237 sayılı Taşıt Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma, red

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (52371 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği o yer Cumhuriyet savcısının hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. GEREKÇE
A. Şikayetçi … Vekilinin Temyizi Bakımından;
Suçtan doğrudan zarar görmeyen …’nün davaya katılma ve

hükmü temyize yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyizi Bakımından;
1. Sanığın yargılama konusu eylemleri için, 237 sayılı Taşıt Kanunu’ nun ( 237 sayılı Kanun) 16 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2. Suça konu taşıtın, sanığın görevi gereği kendilerine teslim edilmiş olduğunun bilinmesi karşısında; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’ un (4483 sayılı Kanun) 2 nci maddesin birinci fıkrasındaki “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır” ve aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki ”Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.” amir hükümler dikkate alınarak, kamu görevlisi olan sanığın, 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca soruşturma izni istenmeden savunması dahi tespit edilemeyecek olunması nedeni ile düzenlenen iddianame, Mahkemece tespit edilen sanık savunmasının hukuki değerden yoksun olmaları nedeni ile zamanaşımı süresini kestikleri kabul edilemeyeceğinden; 24.08.2014 olan suç tarihine göre temyiz inceleme gününde 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

II. KARAR
A. Şikayetçi … Vekilinin Temyizi Bakımından;
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle, … vekilinin temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyizi Bakımından;
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenle Bayramiç Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.02.2016 tarihli ve 2015/267 Esas, 2016/127 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

14.06.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Polis memuru olan … hakkında 237 sayılı Taşıt Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla yapılan soruşturma sonucunda, Bayramiç Cumhuriyet Başsavcılığınca 237 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasının Bayramiç Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/267 esasına kaydının yapıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanık …’un beraatına dair 26/02/2016 tarihli ve 2016/ 127 Karar sayılı beraat kararının verildiği, bahse konu kararın o yer Cumhuriyet savcısı ve kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.06.2023 tarihli 2023/4647 Esas, 2023/6029 karar sayılı ilamı ile

‘’ 1. Sanığın yargılama konusu eylemleri için, 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun (237 sayılı Kanun) 16 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2. Suça konu taşıtın, sanığın görevi gereği kendisine teslim edilmiş olduğunun bilinmesi karşısında; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un (4483 sayılı Kanun) 2 nci maddesin birinci fıkrasındaki “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır” ve aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki ”Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.” amir hükümler dikkate alınarak, kamu görevlisi olan sanığın, 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca soruşturma izni istenmeden savunması dahi tespit edilemeyecek olunması nedeni ile düzenlenen iddianame, Mahkemece tespit edilen sanık savunmasının hukuki değerden yoksun olmaları nedeni ile zamanaşımı süresini kestiği kabul edilemeyeceğinden; 24.08.2014 olan suç tarihine göre temyiz inceleme gününde 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.’’ gerekçesiyle beraat kararının bozulmasına oy çokluğu ile karar verildiği,

Daire çoğunluğunun kararına katılmıyorum.

Şöyle ki;

Sanığa isnad edilen 237 sayılı Kanuna muhalefet suçunun soruşturması izne bağlı olan suçlardan olduğunda ve soruşturma izninin de dava şartı olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında; 4483 sayılı Kanun ve benzeri özel soruşturma usulünü düzenleyen diğer yasalar gereğince, ilgili idari merci tarafından soruşturma ve/veya kovuşturma izni verilmeksizin ceza soruşturması yürütülemeyeceğinden ve soruşturma ve kovuşturma şartlarının gerçekleşmediği hallerini de içerecek şekilde 5271 sayılı Kanunun 172/1. maddesinde “kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir” hükmü de gözetildiğinde Ceza Yargılama Kanunu’nun 174. maddesinde açıkça belirtilmemekle birlikte, iddianamenin iadesi kurumuna ilişkin yasal düzenlemenin amacı gözetildiğinde soruşturma ve kovuşturma şartı niteliğinde bulunması nedeniyle, 4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma izni alınmamasının da iddianamenin iadesi nedeni olarak kabul edildiği, bu sebeple soruşturma izni alınmadan yapılan soruşturma neticesinde Cumhuriyet savcılığı tarafından düzenlenen iddianamenin mahkemesince kabul edilerek yargılama yapılması ve sanıkların beraatına dair hüküm kurulmasının hukuki sonuç doğuracağı ve yargılama sırasında alınan sanık savunmasının zaman aşımını da durduracağı, inceleme tarihi itibarıyla da zamamaşımı da dolmadığından beraat kararının esastan incelenmesi için Dairece durma kararı verilerek 4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma izninin alınması ve akabinde yargılamaya devam edilmesi gerekçesiyle bozma kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde bozma kararı verilmesi, Usul ve yasaya aykırıdır.