Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2023/4220 E. 2023/5428 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4220
KARAR NO : 2023/5428
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye muhalefet
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2014 tarihli ve 2013/491 Esas, 2014/167 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan (mülga) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 54 üncü maddesi uyarınca 10 … hapis ve 100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve suça konu eşyaların müsaderesine hükmedilerek 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 25.04.2014 tarihinde
kesinleştiği anlaşılmıştır.

2.Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.02.2022 tarihli ve 2021/583 Esas, 2022/44 Karar sayılı kararı ile sanığın, tabi tutulduğu denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanması ile sanığın marka hakkına tecavüz suçundan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 … hapis ve 100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3.İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/1147 Esas, 2022/1337 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanığın istinaf başvurusu üzerine duruşma açılmadan, Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.02.2022 tarihli ve 2021/583 Esas, 2022/44 Karar sayılı sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün kaldırılmasına, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 14.02.2023 tarihli ve 2022/132428 sayılı, esastan ret görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz sebepleri; dosyada usûlüne uygun şekilde alınmış arama ve el koyma kararının mevcut olduğuna, arama kararına ve kararın infazı sırasında yapılan işlemlere yönelik bir itirazın olmaması nedeniyle elde edilen delillerin usûlsüz olduğunun ileri sürülemeyeceğine, sanığın beraati yönünde verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının usûl ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Katılan firma adına vekilinin 24.07.2013 havale tarihli şikâyet dilekçesi ile… Market isimli iş yerinde hak sahibi oldukları tescilli markalı ürünlerin, marka haklarına tecavüz edilerek satışa arz edildiği iddiası ve arama – el koyma tedbirlerinin uygulanması talebi ile şikâyetçi olmuştur. Şikâyet dilekçesine ek olarak o iş yerinden satın aldığını iddia ettiği bir adet oyuncağa ait fotoğraf ile 21.07.2013 tarihinde… Market tarafından düzenlenen 5,00 TL tutarındaki satış fişini dosyaya delil olarak sunmuştur.

2.Marmaris 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.07.2013 tarihli ve 2013/382 Değişik İş sayılı kararı doğrultusunda, ilgili iş yerinde, 25.07.2013 tarihinde, Cumhuriyet savcısı hazır bulunmaksızın; iki polis memuru, şikâyetçi firma vekili ve sanık hazır bulunduğu halde yapılan aramada; iş yeri girişinin karşısındaki rafların altında bulunan bir adet plastik oyuncağa el konulmuştur. Arama işleminin icrasında işlem tanıklarının hazır bulunmadığı anlaşılmıştır.

3.Sanık arama ve el koyma tutanağını herhangi bir itirazı olmaksızın iş yeri sahibi sıfatı ile imzalamıştır.

4.Sanık savunmalarında; suça konu ürünü satmak için dükkânında bulundurmadığını, ne şekilde
dükkâna geldiğini bilmediğini, turistlerin, toptancının ya da müşterilerden birinin unutmuş olabileceğini ve suç kastı olmadığını beyan etmiştir.

5.İlk Derece Mahkemesince, sanığın suça konu taklit markalı ürünleri satmak ve ticari amaçlı bulundurmak suretiyle atılı suçu işlediği sabit görülerek mahkûmiyetine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Adli arama kararının icrasına hakim ya da Cumhuriyet savcısının katılmadığı, aramanın iş yerinde yapıldığı, buna rağmen 5271 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen ihtiyar heyetinden ya da komşulardan iki kişinin aramanın icrası sırasında hazır bulundurulmadığı bu nedenle aramanın usulsüz olduğu ve elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğundan hükme esas alınamayacağı, hukuka aykırı arama sonucu ele geçen eşyaların yasak delil niteliğinde olduğu, bu eşyaların taklit olmasının durumu değiştirmeyeceği, sanığın soruşturma sırasında müdafi olmaksızın kollukta vermiş olduğu savunmasında ve ilk derece mahkemesindeki savunmasında suçlamaları kabul etmeyip, sanığın eşyanın zilyetliğini dahi kabul etmediği, bu bağlamda inkara yönelik savunmaları da değerlendirildiğinde ve elde edilen deliller de değerlendirme dışı tutulduğunda sanığın cezalandırılmasına yeterli başkaca delil bulunmadığı şeklindeki gerekçe ile istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi ile sanığın beraatine karar vermiştir.

IV. GEREKÇE
Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Ceza Muhakemesi hukukumuz ”delil serbestliği” ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanınmıştır. Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur. Delillerin bir ya da bir kaçının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmesi hukuka uygun yöntemle elde edilen diğer delillerin yok sayılmasını gerektirecek midir?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “ İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyelin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz.”( Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002) bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ”mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça” gösterilir denilmek suretiyle hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer
delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir.
Temyiz davasına konu olayda ise, Kanuna uygun olarak verilen arama kararının yerine getirilmesi sırasında o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmamış ise de, katılan vekilinin şikâyet dilekçesine ek olarak sanığa ait iş yerinden satın aldığını beyan ettiği bir adet Pepee markalı peluş oyuncağa ait fotoğraf ile 21.07.2013 tarihinde… Market tarafından düzenlenen 5,00 TL tutarındaki satış fişini dosyaya delil olarak sunması, Sulh Ceza Mahkemesinden alınan karara istinaden yapılan aramada, iş yeri girişinin karşısındaki rafların altında suça konu bir adet oyuncağın bulunması, sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazı bulunmadığı gibi arama ve el koyma tutanağını iş yeri sahibi olarak imzalaması ve sanığın arama sonucunda ele geçen eşyanın kendisine ait iş yerinde bulunduğuna ilişkin tevilli ikrarının mevcut olması karşısında; sanığın üzerine atılı suçun uzlaştırma kapsamında yer alan suçlardan olduğu hususu da gözetilerek, uzlaştırma prosedürü yerine getirildikten sonra tüm bu deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçelerle beraatine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 21.06.2022 tarihli ve 2022/1147 Esas, 2022/1337 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

25.05.2023 tarihinde karar verildi.

KARSI OY

Şüpheli hakkında Muğla 1 . Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02/02/2022 gün ve 2021/583 Esas ve 2022/44 Karar sayılı 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 61/A. TCK 62 maddelerince verilen netice 10 … hapis cezasına konu kararının sanık tarafından istinaf edilmesi sonrasında, bu kere sanık hakkında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin 21/06/2022 gün ve 2022/1147 Esas ve 2022/1337 sayılı Kararı ile beraatine ilişkin hükmünün temyiz istemi sonrasında, dosya heyetimizce temyizen incelenmiş olmakla birlikte, suçun sübuta erdiğine ilişkin sayın çoğunluk görüşünün aksine, sanığın hakkında müsnet suçu işlediğine ilişkin yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile beraati gerektiği düşünce ve kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

ŞÖYLEKİ:
Katılan Düşyeri Yapım Yayın San. ve Tic. Ltd. Şti. adına vekili Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçesi ile ekinde işlettiği iş yerinden satın almış olduğunu ileri sürdüğü 1 adet Pepee markalı pelüş oyuncağa ait fotoğraf ile 21/07/2013 tarihinde buraya ait 5.00 TL tutarındaki satış fişini sunmak suretiyle sanık hakkında şikayetçi olmuştur.

Şikayet dilekçesi sonrasında, usulüne uygun olarak arama kararı alınmış, akabinde suç tarihinde arama kararının gereği yerine getirilmiş ise de, arama tutanağı incelendiğinde, CMK çerçevesinde o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin hazır bulundurulması fiilen mümkün olmadığından bu haliyle arama işlemine devam olunmuştur.

Arama işlemi esnasında bizzat hazır bulunan sanığın bu eksikliğe itirazı yoktur. Tutanak kapsamında iş yerinde yapılan arama esnasında “işyeri girişinin karşısındaki rafların altında suça konu bir adet oyuncağın…” bulunduğu sabittir. Yani raflarda satışa arza ilişkin bir tespit dahi olmayıp, rafların altında bulunduğu bu haliyle ne şekilde satışa arz kabul edilebileceği dahi şüphede kalmıştır. Sanık aleyhine değerlendirilemez.

Sanık ise tüm aşamalardaki savunmasında bu oyuncağın ne şekilde iş yerinde bulunduğunu bilmediğini ve bu ürünü, satışa sunmadığını beyan ederek, suç konusu eşyanın ziliyetliğini dahi kabul etmemiştir. Kaldı ki, ele geçirilen oyuncağın bir adet olması da sanığın kastının değerlendirilmesinde düşündürücüdür.

Bu durumda, arama kararının usulü eksikliğine itiraz etmeyen sanığın hakkında, arama kararında ele geçirilen bir adet oyuncağa ilişkin ziliyetliği dahi kabul etmemesine karşın, sırf şikayet dilekçesine konu bir adet oyuncak (aslı değil) fotoğrafından ve genel bir satış fişinden yola çıkılarak yapılan soruşturma ve kovuşturma sonrasında, hakkında mahkûmiyetini gerekli kılacak derecede ayrıca somut bir delil de elde edilemediğinden tüm dosya kapsamına göre mevcut delil durumu itibarıyla sanığın beraatine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan, İzmir BAM 16.CD.nin kararının Esastan Reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.