Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2023/1750 E. 2023/4662 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1750
KARAR NO : 2023/4662
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

B O Z M A Ü Z E R İ N E

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, kaçak eşyanın müsaderesi, nakil araçlarının iadesi
TEMYİZ EDENLER : Katılan … İdaresi vekili, sanık … müdafii, sanık …
Bozkır
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.10.2014 tarihli ve 2014/30 Esas, 2014/826 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında kaçakçılık suçundan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun (5607 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62, 52, 53, 51 ve 54 üncü maddeleri gereği 1 yıl 1 … 10 gün hapis

cezası ve 100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine, eşya müsaderesine, nakil araçlarının iadesine karar verilmiştir.

2.Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.10.2014 tarihli kararının katılan … İdaresi vekili ve sanık … müdafii ve sanık … tarafından temyizi üzerine Dairemizin 13.05.2020 tarihli ve 2017/6260 Esas, 2020/5078 Karar sayılı ilâmıyla;
” ….15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasına eklenen düzenlemeler yönünden 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,…” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bozma üzerine yapılan yargılama sonucu, Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli ve 2021/154 Esas, 2022/572 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci ve yirmiikinci fıkraları, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve aynı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 51 inci maddesi ve 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereği 3 … 10 gün hapis cezası ve 20,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmalarına, hapis cezasının ertelenmesine, suça konu kaçak eşyaların müsaderesine, nakil araçlarının iadesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılan … İdaresi vekilinin temyiz istemi, erteleme koşullarının oluşmadığına ve nakil araçlarının müsadere edilmesi gerektiğine ilişkindir.

2.Sanık … müdafiinin temyiz istemi, suça konu zeytinyağının kaçak olmadığına, kaçak olduğuna dair kesin delil bulunmadığı halde mahkûmiyet hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle hükmün bozulması gerektiğine ilişkindir.

3.Sanık …’ın temyiz istemi, haksız ceza tayin edildiğine ve kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Suriye sınır hattından Türkiye’ye gümrük kaçağı malzeme getirileceği bilgisinin alınması üzerine sınır hattında icra edilen önleyici hizmet devriyesi sırasında Suriye istikametinden Türkiye’ye sınır hattından 34 NT 907 plakalı Nissan marka araç ile 34 H 3609 plakalı Jeep’in geldiğinin görülmesi üzerine olaya müdahele edilerek yapılan dur ikazına uymayan araçların takibe başlanıldığı ve yapılan takip sonucunda araçların yakalandığı, sanık …’ın sevk ve hakimiyetindeki 34 NT 907 plakalı araçta yapılan aramada gümrük kaçağı 1.120 litre zeytinyağının; sanık …’ın sevk ve hakimiyetindeki 34 H 3609 plakalı araçta yapılan aramada gümrük kaçağı 1.376 litre zeytinyağının ele geçirildiği anlaşılmıştır.

2.Sanık … Bozkurt değişmeyen savunmalarında, sınırdan geçmediğini, akrabası olan diğer sanık ile birlikte zeytinyağını … Gıda Tarım İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. den aldıklarını, kaçak olmadığını beyan ederek suçlamayı kabul etmemiştir.

3.Sanık … Bozkurt diğer sanığın savunmasını doğrular nitelikte beyanda bulunarak suçlamayı kabul etmemiştir.

4.28.12.2013 tarihli 018726 seri numaralı …Gıda Tarım ve İmalat San ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından sanık … adına düzenlenmiş 2.500 litre ham zeytinyağı içerikli fatura aslı ve suretinin dosya arasında bulunduğu anlaşılmıştır.

5.Tutanak mümzilerinin tanık olarak beyanlarında sanıkların Suriye sınırından geçtiklerini belirterek tutanak içeriğini doğruladıkları anlaşılmıştır.

6.Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek, gereklerinin yerine getirildiği saptanmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Suçta Kullanılan Nakil Araçlarının Müsaderesine Yer Olmadığına İlişkin Karar Yönünden
Suça konu kaçak eşyanın değeri ve işlenen suça nazaran araçların müsaderesinin 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince hakkaniyete aykırı olacağı, araçların gizli bölmesi bulunmadığından 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, nakil araçlarının müsaderesine yer olmadığına karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanıklar Hakkındaki Mahkûmiyet Hükmü Yönünden
1.Olay ve olgular başlığı altında 4 numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen dava konusu eşyaya ilişkin fatura ibraz edilmiş ise de; 29.12.2013 tarihli olay tutanağında sanıkların sevk ve idaresinde bulunan 34 NT 907 ve 34 H 3609 plakalı araçların saat 21.15 sıralarında Suriye sınırından giriş yaptıklarının tespiti üzerine takip sonucu saat 21.30 sıralarında yakalandıklarının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki eksik inceleme yazılı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

2.Mahkemece sanıkların Suriye sınırından gümrük kapısı dışından eşya geçirdiği kabul edildiği hâlde; sanıkların 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri gereği cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, aynı maddenin beşinci fıkrası gereği uygulama yapılarak eksik ceza tayin edilmesi,

3.15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı … Hazinesine; a) Soruşturma evresi sona erinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında, b) Kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Bu husus, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilir. Soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır.” hükmünü içermesi

karşısında; kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği, sanıklara soruşturma aşamasında etkin pişmanlık konusunda ihtarat yapılmadığı cihetle, suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerin iki katı tutarının hesaplanarak, verilecek cezada 1/2 oranında indirim yapılacağının sanıklara bildirilmesi gerekirken indirim oranının 1/3 olarak bildirilmek suretiyle sanıkların yanıltılması,

Hususları hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Suçta Kullanılan Nakil Araçlarının Müsaderesine Yer Olmadığına İlişkin Karar Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli ve 2021/154 Esas, 2022/572 Karar sayılı kararında nakil araçlarının iadesi kararı yönünden katılan … İdaresi vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerine göre herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden hükmün Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,

B.Sanıklar Hakkındaki Mahkûmiyet Hükmü Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinin 2 ve 3 numaraları paragraflarında açıklanan nedenlerle Kilis 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.02.2022 tarihli ve 2021/154 Esas, 2022/572 Karar sayılı kararına yönelik katılan … İdaresi vekili, sanık … müdafii ile sanık …’ın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.05.2023 tarihinde karar verildi.

KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Sanıklar hakkında, 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükümlerin, sanık … müdafii, sanık … ile katılan … İdaresi vekili tarafından temyizi üzerine, sayın çoğunluğun sanıkların da temyiz talebi olduğu halde nakil araçlarının iadesine ilişkin temyiz incelemesinin sadece katılan … İdaresi vekilinin temyizine hasredilmesi ile hükmün müsadereye ilişkin fıkrasının onanmasına dair kararı yerinde değildir. Şöyle ki;

1)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2019 tarihli ve 2016/10-543 E, 2019/668 K nolu ilâmında da belirtildiği üzere, suçta kullanılan ancak müsadere edilmeksizin aracın iadesine dair hükmün, cezayı aleyhe değiştirmeme ilkesi kapsamında değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında, işlenen suça bağlı ve suçtan ayrılmayan, sanıklar hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün sonucu doğrultusunda değerlendirilmesi gereken bir hüküm olduğu, bu nedenle de mahkûmiyet hükmünün sanıklar tarafından temyiz edildiği durumlarda da temyiz incelemesine konu edilebileceği, kaldı ki 7. Ceza Dairesinin 15.09.2022 tarih ve 2021/1265 E, 2022/12357 K ile 21.09.2022 tarih ve 2021/894 E, 2022/12287 K sayılı ilâmları ve bir çok ilâmında da sadece sanık temyiz ettiği halde sanığın temyizine göre araç müsaderesiyle ilgili karar verildiği de gözetildiğinde, sanıklar hakkındaki mahkûmiyet hükmünün temyizi kapsamında araçların iadesine ilişkin hükmün sanık … müdafii ve sanık …’ın temyizine göre de incelenmesi yerine, sadece katılan … İdaresi vekilinin temyizine hasren nakil araçlarının iadesine ilişkin hükmün temyiz incelemesine konu edilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

2)Yerel Mahkemenin 25.02.2022 tarihli ve 2022/572 K sayılı kararıyla sanıkların 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan mahkûmiyetlerine, suçta kullanılan araçların müsaderesine yer olmadığına karar verilmiştir. Temyiz incelemesi yapan Dairemiz, hükmün suçta kullanılan araçların müsaderesine yer olmadığına ilişkin fıkrasının onanmasına, mahkûmiyete ilişkin kısmının ise bozulmasına karar vermiştir.

Esas hükümle birlikte Yargıtay’ın temyiz incelemesine tabi tutulan müsadere kararının, aynı davanın konusunu oluşturan suça doğrudan bağlı olduğu hallerde suça ilişkin mahkûmiyet hükmü bozulduğunda, bu hükme bağlı olarak verilen müsadereye ilişkin hüküm fıkrasının onanması ya da düzeltilerek onanması mümkün değildir. Nitekim doktrindeki görüşler ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları da bu yöndedir. Hükmün bozulması durumunda hüküm tümüyle ortadan kalkar, kısmi kesinleşme olmaz. (Nurullah Kunter, Temyiz Kanunyolunda Reform, Cumhuriyetin Ellinci Yılında Ceza Adalet Reformunun İlkeleri Sempozyumu Kanun Yolları, İstanbul 1973, s 97; Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 5. Baskı, Ankara, Ekim 2017, s. 963; Veli Özer Özbek, M. Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, Ankara 2011, s. 733). Bir karar bozulmakla tümüyle ortadan kalkmış ve hukuki gerekliliğini yitirmiş olacağından mahkeme bozmaya uyarsa yeni bir hüküm kurmak zorundadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 14.11.1994 tarih ve 1994/5-262/280 E-K; 26.12.1994, 1994/1-350/375 E-K). Yukarda anlatılan doktrindeki görüşler ve Ceza Genel Kurulu kararlarına göre, özetle, bir karar hangi nedenle ve ne yönde bozulursa bozulsun tümüyle ortana kalkacak ve hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybedecektir. Yine; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih ve 2014/66-365 E-K sayılı ilamı ile birçok ilâmında, Dairemiz ile diğer Ceza Dairelerinin ilâmlarında belirtildiği gibi müsadere kararı bir güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçasını oluşturmaktadır. Müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili ise, yani incelemeye konu dosyada olduğu gibi suçta kullanılan aracın müsaderesi işlenen suça bağlı olarak talep edilmişse, mahkemenin kurmuş olduğu hüküm bir bütün olup, bozma kararı verilmesi halinde hüküm tüm sonuçları ile ortadan kalkacak, yerel mahkemece bozma sonrası yapılacak yargılamada müsadere ile ilgili yeniden değerlendirme yapılarak bu konuda da karar verilecektir. Müsadere kararı esas hükme konu
suç ile doğrudan ilişkili ise ancak asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğurabilir. Bu halde sadece müsaderenin infazı mümkün değildir. Hükmün bölünmek suretiyle, asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğuran müsadere ile ilgili fıkranın onanması, hükmün diğer kısımlarının bozulması halinde yerel mahkeme kararının ceza ve güvenlik tedbiri olarak birbirinden ayrıştırılması sonucunu doğuracaktır. Bunların yanı sıra 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 54/3. maddesinde belirtildiği gibi müsadere kararının verilip verilmeyeceği mahkemenin takdirine bırakılan hallerde ki, dosyamızdaki müsadere hususu hakimin takdirinde olup, takdir yetkisinin ve mahkemenin direnme hakkının elinden alınması sonucuna neden olacaktır. Bunun tek istisnası müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili olmayıp müsadere konusu eşyanın üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımının suç oluşturmasıdır. Tüm bu anlatılanlar dikkate alındığında hükmün suçta kullanılan araçların müsaderesine yer olmadığına ilişkin kısmının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 10.05.2023