Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2023/1686 E. 2023/7636 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1686
KARAR NO : 2023/7636
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/648 E., 2022/275 K.
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, müsadere, nakil aracının iadesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kırıkhan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.02.2015 tarihli ve 2014/1156 Esas, 2015/539 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği 2 yıl hapis

ve 100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, suça konu kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesi gereği müsaderesine, suçta kullanılan nakil aracının ise sahibine iadesine karar verilmiştir.

2.Mahkemenin söz konusu kararının sanık müdafii ile katılan … İdaresi vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 03.06.2020 tarihli ve 2017/10820 Esas, 2020/9919 Karar sayılı ilâmıyla;
“…Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Kırıkhan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2022 tarihli ve 2020/648 Esas, 2022/275 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan, aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrasının son cümlesi yollamasıyla, anılan Kanun’un üçüncü maddesinin beşinci, onuncu ve yirmiikinci fıkraları ile 5237 sayılı Kanun’ un 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve aynı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği 10 … hapis ve 20,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, suça konu kaçak eşyanın ve tasfiye bedelinin 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesi gereği müsaderesine, suçta kullanılan nakil aracının sahibine iadesine karar verilmiştir.

4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 19.01.2023 tarihli ve 2022/64604 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II.TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan … İdaresi vekilinin temyiz sebepleri; nakil aracının iadesine ve re’sen gözetilecek nedenlerle hükmün bozulması ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.16.07.2014 tarihinde önleme araması kararına istinaden kontrol noktasında sanığın sürücüsü olduğu malen sorumlu adına kayıtlı olan açık kasa kamyon aracın yakıt deposunda toplam 450 litre kaçak motorin ele geçirilmiştir.

2.Sanık bozma öncesinde savunmasında, suça konu motorini aracında kullanacağını, satmadığını beyan etmiş; bozma sonrası alınan savunmasında ise, önceki beyanlarını tekrar ettiğini, suça konu kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarını ödeyecek maddi gücünün bulunmadığını belirtmiştir.

3.Suça konu motorinin ulusal marker seviyesinin geçersiz olduğuna dair marker tutanağı dava dosyasında mevcuttur.

4.Kaçak eşyaya mahsus tespit varakası dava dosyasında bulunmaktadır.

IV.GEREKÇE
A.Nakil Aracının İadesi Yönünden
Sanık savunması, malen sorumlunun beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, nakilde kullanılan vasıtasının kayıt malikinin üçüncü kişi durumunda bulunması ve kaçak eşyanın değeri ile müsaderesine karar verilen nakil vasıtasının değeri göz önüne alındığında, müsaderesinin 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında hakkaniyete de aykırı olacağı gözetilerek, nakil aracının hak sahinine iadesi ve şerhin kaldırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

B.Mahkumiyet Hükmü Yönünden
1.Olay ve Olgular başlığı altında ayrıntılarına yer verilen sanık savunması, ulusal marker tespit tutanağı içeriğine ve tüm dosya kapsamına göre sanığın eyleminin sabit olduğu belirlenmekle, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

2.15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı … Hazinesine; a) Soruşturma evresi sona erinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında, b) Kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Bu husus, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilir. Soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır.” hükmünü içermesi karşısında; kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği, soruşturma aşamasında kaçak eşyaya mahsus tespit varakası dosyaya eklenmeden yapılan etkin pişmanlık ihtaratının hukuka uygun bulunmaması karşısında, suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerin iki katı tutarının hesaplanarak, verilecek cezada 1/2 oranında indirim yapılacağının sanığa bildirilmesi gerekirken indirim oranı 1/3 olarak bildirilmek suretiyle sanığın yanıltılması,

3.5237 sayılı Kanun’un 51. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; sanığın daha önce üç aydan fazla hapis cezası ile cezalandırılmamış olması koşulu ve (b) bendinde; suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması hükmü getirilmiş olmakla; dosyada mevcut adli sicil kaydına göre hakkında kesin mahkumiyet niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunan ve duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan, hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi gereğince takdiri indirim uygulanan ve lehine hükümlerin uygulanmasını isteyen sanığın bir daha suç işleyeceğine dair olumsuz kanaatin nasıl oluştuğu Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde açıklanmadan”…hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği ve sanığın denetim süresinde mahkememizde görülen suçu işlediği, mahkememizce yeniden suç işlemeyeceği kanaati oluşmadığından…” şeklindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile 5237 sayılı Kanun’un 50 inci maddesi ile 51 inci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

4.Dava konusu kaçak motorinin tasfiye edilmiş ise tasfiye bedelinin Hazine adına irad kaydına, tasfiye

edilmemiş ise 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereği müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
hususları hukuka aykırı bulunmuştur.

V.KARAR
A.Nakil Aracının İadesi Hükmü Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Kırıkhan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2022 tarihli ve 2020/648 Esas, 2022/275 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle nakil aracının iadesine ilişkin hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,

B.Mahkumiyet Hükmü Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B – 2, 3 ve 4 numaralı) bentlerde açıklanan nedenlerle Kırıkhan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.03.2022 tarihli ve 2020/648 Esas, 2022/275 Karar sayılı kararına yönelik katılan … İdaresi vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.10.2023 tarihinde karar verildi.

KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE

Sanık … hakkında, 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükmün katılan İdare vekili tarafından temyizi üzerine, sayın çoğunluğun hükmün müsadereye ilişkin fıkrasının onanmasına dair kararı yerinde değildir. Şöyle ki;

Yerel Mahkemenin 03.03.2022 tarih ve 2022/275 K sayılı kararıyla sanığın 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan mahkumiyetine, suçta kullanılan aracın müsaderesine yer olmadığına karar verilmiştir. Temyiz incelemesi yapan Dairemiz, hükmün suçta kullanılan aracın müsaderesine yer olmadığına ilişkin fıkrasının onanmasına, mahkumiyete ilişkin kısmının ise bozulmasına karar vermiştir.

Esas hükümle birlikte Yargıtay’ın temyiz incelemesine tabi tutulan müsadere kararının, aynı davanın konusunu oluşturan suça doğrudan bağlı olduğu hallerde suça ilişkin mahkumiyet hükmü bozulduğunda, bu hükme bağlı olarak verilen müsadereye ilişkin hüküm fıkrasının onanması ya da düzeltilerek onanması mümkün değildir. Nitekim doktrindeki görüşler ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları da bu yöndedir. Hükmün bozulması durumunda hüküm tümüyle ortadan kalkar, kısmi

kesinleşme olmaz. (Nurullah Kunter, Temyiz Kanunyolunda Reform, Cumhuriyetin Ellinci Yılında Ceza Adalet Reformunun İlkeleri Sempozyumu Kanun Yolları, İstanbul 1973, s 97; Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 5. Baskı, Ankara, Ekim 2017, s. 963; Veli Özer Özbek, M. Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, Ankara 2011, s. 733). Bir karar bozulmakla tümüyle ortadan kalkmış ve hukuki gerekliliğini yitirmiş olacağından mahkeme bozmaya uyarsa yeni bir hüküm kurmak zorundadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 14.11.1994 tarih ve 1994/5-262/280 E-K; 26.12.1994, 1994/1-350/375 E-K). Yukarda anlatılan doktrindeki görüşler ve Ceza Genel Kurulu kararlarına göre, özetle, bir karar hangi nedenle ve ne yönde bozulursa bozulsun tümüyle ortana kalkacak ve hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybedecektir. Yine; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih ve 2014/66-365 E-K sayılı ilamı ile birçok ilamında, Dairemiz ile diğer Ceza Dairelerinin ilamlarında belirtildiği gibi müsadere kararı bir güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçasını oluşturmaktadır. Müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili ise, yani incelemeye konu dosyada olduğu gibi suçta kullanılan aracın müsaderesi işlenen suça bağlı olarak talep edilmişse, mahkemenin kurmuş olduğu hüküm bir bütün olup, bozma kararı verilmesi halinde hüküm tüm sonuçları ile ortadan kalkacak, yerel mahkeme ya da istinaf ceza dairesince bozma sonrası yapılacak yargılamada müsadere ile ilgili yeniden değerlendirme yapılarak bu konuda da karar verilecektir. Müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili ise ancak asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğurabilir. Bu halde sadece müsaderenin infazı mümkün değildir. Hükmün bölünmek suretiyle, asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğuran müsadere ile ilgili fıkranın onanması, hükmün diğer kısımlarının bozulması halinde yerel mahkeme ya da istinaf ceza dairesi kararının ceza ve güvenlik tedbiri olarak birbirinden ayrıştırılması sonucunu doğuracaktır. Bunların yanı sıra 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 54/3. maddesinde belirtildiği gibi müsadere kararının verilip verilmeyeceği mahkemenin takdirine bırakılan hallerde ki, dosyamızdaki müsadere hususu hakimin takdirinde olup, takdir yetkisinin ve mahkemenin direnme hakkının elinden alınması sonucuna neden olacaktır. Bunun tek istisnası müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili olmayıp müsadere konusu eşyanın üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımının suç oluşturmasıdır. Tüm bu anlatılanlar dikkate alındığında hükmün suçta kullanılan aracın müsaderesine yer olmadığına ilişkin kısmının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 03.10.2023