Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/7301 E. 2023/5926 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/7301
KARAR NO : 2023/5926
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/241 E., 2021/2466 K.
SUÇ : 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’a muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, kaçak eşyanın müsaderesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.06.2013 tarihli ve 2012/1560 Esas, 2013/713 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un (4733 sayılı Kanun) 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62, 52, 53 ve 54 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 9 … 20 gün hapis ve
1.875,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, eşya müsaderesine karar verilmiştir.

2.Anılan kararın Gümrük İdaresi vekili ile sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 12.03.2015 tarihli ve 2014/33317 Esas, 2015/11861 Karar sayılı ilâmıyla; Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteminin reddine, sanık temyizi yönünden ise “Dairemizde aynı gün incelemesi yapılan 2014/3074 Esas sayılı, İzmir 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/949 Esas ve 2013/83 Karar sayılı dosyasında, suç tarihinin 06.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 29.08.2012 olduğu, yine Dairemizin 2014/26799 Esas sayılı dosyasında, aynı Mahkemenin 2012/1134 Esas ve 2013/288 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 07.08.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 09.10.2012 olduğu gözetilerek, sanığın eylemlerinin TCK’nın 43/1.maddesi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi bakımından, anılan dosyaların temyiz incelemesine konu bu dosya ile birleştirildikten sonra tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.02.2016 tarihli ve 2015/673 Esas, 2016/160 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 4733 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62, 43, 52, 53 ve 54 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 3 … 2 gün hapis ve 2.600,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, eşya müsaderesine karar verilmiştir.

4.Anılan kararın sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 15.12.2020 tarihli ve 2018/9747 Esas, 2020/18545 Karar sayılı ilâmıyla;
“..I)Birleşen 2015/797 Esas sayılı dosyada sanığa atılı 02.11.2011 tarihli eylem yönünden kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22 ve 5/2. maddeleri somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
II) Asıl dosya (2015/673 Esas sayılı) ile birleşen 2015/567 Esas ve 2015/635 Esas sayılı dosyalarda sanığa atılı 09.05.2012, 06.06.2012 ve 07.08.2012 tarihli eylemler yönünden kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde ise;

Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22 ve 5/2. maddeleri somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre ise;
Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği dikkate alınarak;
İncelemeye konu İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/673 Esas sayılı asıl dosyasına ilişkin suç tarihinin 09.05.2012, iddianame düzenleme tarihinin 06.12.2012 olduğu; mahkemenin birleşen 2012/567 Esas sayılı dava dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 06.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin 29.08.2012 olduğu, yine birleşen 2015/635 Esas sayılı dosyasında suç tarihinin 07.08.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 09.10.2012 olduğu, Dairemizin 2014/26799, 2014/3074 ve 2014/33317 Esas sayılı bozma ilamlarında da belirtildiği üzere; anılan dosyalardaki “atılı eylemlerin TCK’nun 43/1. maddesi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, ancak mahkemece uyma kararı verildikten sonra 07.08.2012 suç tarihli eylem yönünden “…aradan 2 aylık bir sürenin geçtiği, sanığın yeni kast ile suç işlediği ve olayda zincirleme suç durumunun bulunmadığı” gerekçesiyle 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, direnme niteliğinde olmayıp eylemli uyma niteliğinde olduğu kabul edilerek temyiz incelemesi yapılmış;
  Bozma üzerine yerel mahkemece 07.08.2012 suç tarihli eylem yönünden TCK’nun 43. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek bu suç açısından ayrı bir mahkumiyet kararı verilmiş ise de, yukarıda belirtilen ve Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı uyarınca, sanığın kısa aralıklarla üç kez 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinde düzenlenen suçu işlemesi, hukuki kesintinin iddianame düzenlenmesiyle gerçekleşecek olması, işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, aynı suç işleme kararıyla hukuki kesinti gerçekleşmeden yeniden suç işleyen sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yerine, 07.08.2012 tarihli eylem ayrı suç kabul
edilerek yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayini,..” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

5.İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.11.2021 tarihli ve 2021/241 Esas, 2021/2466 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun (5607 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrası yollamasıyla aynı maddenin beşinci, onuncu ve yirmiikinci fıkraları, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, aynı Kanun’un 43 üncü, 52 nci ve 53 üncü maddeleri ve 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince 1 yıl 15 gün hapis ve 35 gün karşılığı 700,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği, alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayinine, arama işlemlerinin usulsüz olduğuna, sanık hakkında yargılaması devam eden dosyaların birleştirilmesi gerektiğine, sanığın kastının bulunmadığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.02.11.2011 tarihli olay tutanağına göre, ihbar üzerine sanığın iş yerinde yapılan aramada 706 paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Bu eylem nedeniyle sanık hakkında 04.01.2012 tarihli iddianame düzenlenmiştir.

2.09.05.2012 tarihinde ihbar üzerine gidilen kargo şubesinde sanığın teslim aldığı kargo kolilerini açması ile yapılan kontrolde 1610 paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Sanık hakkında 06.12.2012 tarihli iddianame düzenlenmiştir.

3.06.06.2012 tarihli bandrol denetim tutanağına göre, Maliye görevlileri tarafından sanığın iş yerinde yapılan denetimde satışa arz edilmiş halde 246 paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Sanık hakkında 29.08.2012 tarihli iddianame düzenlenmiştir.

4.07.08.2012 tarihinde ihbar üzerinde sanığın iş yerinde yapılan kontrolde tezgah üzerinde kaçak sigaralar görülmesi üzerine yapılan sayımda 231 paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Bu eylem nedeniyle 09.10.2012 tarihli iddianame düzenlenmiştir.

5.Sanık hakkında 02.11.2011, 09.05.2012, 06.06.2012, 07.08.2012 tarihli eylemler nedeniyle açılan davaların birleştirildiği anlaşılmıştır.

6.Sanık savunmalarında tüm eylemleri bakımından suçlamayı kabul etmiştir.

7.Bozma sonrası sanığa 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gümrüklenmiş değerin iki katı tutarın ödenmesi hususunun ihtar edildiği, bu tutarın ve kamu zararının ödenmediği anlaşılmıştır.

8.Bilirkişi raporları ve kaçak eşyaya mahsus tespit varakaları dosyada mevcuttur.

IV. GEREKÇE
1.Sanık hakkında 02.11.2011 tarihli eylemine ilişkin 04.01.2012 tarihli iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesinti oluşması karşısında 02.11.2011 tarihli eylem ile 09.05.2012, 06.06.2012 ve 07.08.2012 tarihli eylemlerin 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

2.Sanığın ikrar içeren savunmaları, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi, suç ve iddianame düzenlenme tarihlerine göre sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

3.Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların … biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

4.Sanık kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen, açılan davanın niteliğine göre, suçtan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresi lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (4) numaralı bentte açıklanan nedenle İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.11.2021 tarihli ve 2021/241 Esas, 2021/2466 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükümden vekalet ücretine ilişkin (20) numaralı bendin çıkarılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.06.2023 tarihinde karar verildi.