Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/5182 E. 2022/11648 K. 13.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5182
KARAR NO : 2022/11648
KARAR TARİHİ : 13.09.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : 5607 ve 5809 sayılı Kanunlara muhalefet
HÜKÜM : Sanık hakkında 5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan beraat, 5607 sayılı Kanuna muhalefet suçundan hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Katılan … İdaresi adına Hazine vekilinin temyizinin sanık hakkında 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan beraat hükmü ile sınırlı olduğu ve 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçu yönüyle suçtan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan BTK davadan haberdar edilmeksizin ve yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması nedeniyle CMK’nun 260. maddesi uyarınca hükmü temyiz etme hakkı bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;
I) Katılan … İdaresi adına Hazine vekilinin sanık hakkında 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık hakkında 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan doğrudan zarar görmeyen, davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi bulunmayan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin vaki temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II) O yer Cumhuriyet Savcısı ve suçtan zarar gören BTK vekilinin sanık hakkında 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere göre O yer Cumhuriyet Savcısı ve suçtan zarar gören BTK vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
III) Sanık ve o yer Cumhuriyet Savcısının sanık hakkında 5607 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
1. Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar
indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükmün yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2. 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibariyle hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan “…hükme bağlanmış…” ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK’nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3. Gün adli para cezasının paraya çevrilmesi sırasında uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK.nun 52/2 maddesi yerine TCK.nun 52. maddesinin yazılması suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
4. 5237 sayılı TCK.nun 53/4. maddesinde yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz” hükmüne aykırı olarak, sanık hakkında hükmedilen 6 ay hapis cezası ertelenmediği halde sanık hakkında TCK.nun 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,
5. Dava konusu eşyanın müsaderesi sırasında uygulama maddesi olan TCK.nun 54/4. madde ve fıkrası yerine TCK.nun 54. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
6. Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesi gereğince, ek savunma hakkı tanınmadan tekerrür hükümlerinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, sanığın tekerrüre esas alınan adli sicil kaydındakı ilamın TCK’nın 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna ilişkin olduğu, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun hükümden sonra 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesi ile uzlaştırma kapsamına alındığı gözetilerek tekerrüre esas alınan Selendi Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/45 Esas ve 2010/85 Karar sayılı dosyasında uzlaşma yapılıp yapılmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre sanığın sabıkasının tekerrüre esas teşkil edip etmeyeceğinin tartışılmasında zorunluluk bulunması ve sanık hakkında hem hapis hem de adli para cezasına hükmedilmesi karşısında, TCK’nun 58. maddesinin uygulanmasında adli para cezalarında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı halde hiçbir ayrım yapılmaksızın sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.