Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/3545 E. 2022/12412 K. 22.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3545
KARAR NO : 2022/12412
KARAR TARİHİ : 22.09.2022

1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’a aykırı davranma eyleminden kabahatli … hakkında anılan Kanun’un 3/3. maddesi uyarınca 23.280,00 Türk lirası idarî para cezası uygulanmasına dair Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 18/03/2021 tarihli ve 2020/674 defter, 2021/14 sayılı idarî yaptırım kararına karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin ANTALYA 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/04/2021 tarihli ve 2021/1873 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair mercii Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/05/2021 tarihli ve 2021/2151 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 16.02.2022 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2022 tarihli ve KYB. 2022/27731 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
1567 sayılı Kanun’un 3/3. maddesinde yer alan, “Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde ikibuçuğundan fazla olamaz.” şeklindeki,
Bakanlar Kurulunun 07/08/1989 tarihli ve 89/14391 sayılı kararı ile kabul edilerek 11/08/1989 tarihli ve 20249 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara ilişkin 2018-32/48 sayılı Tebliğin 3/1. maddesinde yer alan, “(1) Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünün 30/11/2020 tarihli yazısı ile kabahatli şirket tarafından ihracat bedelinin yurt içine getirilmemesi nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulması üzerine, … İdari Yaptırım Bürosu tarafından kabahatli şirkete ait 09/11/2018 tarihli ve 18070100EX019691 sayılı gümrük beyannamesine ilişkin 76.958,25 USD tutarlı ihracata ait bedellerin yurda getirilip getirilmediğine ilişkin Türkiye Vakıflar Bankasına yazılan 19/01/2021 tarihli müzekkereye anılan Banka tarafından verilen 28/01/2021 cevabi yazıda, söz konusu gümrük beyannamesine ilişkin ihracat bedelinin geldiğine ilişkin bir talimat alınmadığı, ayrıca farklı bir bankadan iletilmiş bir bildirim de bulunmadığının bildirilmesi üzerine anılan idari yaptırım kararı uygulanmış ise de; kabahahatli vekili tarafından sunulan dilekçe ve ekleri incelendiğinde, idari yaptırıma konu edilen 09/11/2018 tarihli ve 18070100EX019691 sayılı gümrük beyannamesine ilişkin 76.958,25 USD tutarlı ihracata ilişkin bedelin tamamının kabahatli şirkete ait Vakıflar
Bankası Döşemealtı şubesindeki hesabına 19/02/2019 tarihinde transfer edildiğine ilişkin söz konusu banka şubesine ait olduğu belirtilen 170376 fiş sayılı belgenin ibraz edildiğinin anlaşılması karşısında, kabahatliye ait ticari defter, fatura, muhasebe kayıtları, banka kayıtları vs. belgelerin temin edilerek, ilgili belgelerle birlikte dosyanın alanında uzman bilirkişiye tevdii sağlanıp, kabahatli vekilinin beyan içerikleri de dikkate alınarak anılan düzenlemeler uyarınca ihracata ait bedellerin yurt içine getirilip getirilmediğine ilişkin ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması suretiyle yapılacak inceleme sonucuna karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönüyle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309-310.maddelerinde düzenlenen “Kanun Yararına Bozma” olağanüstü kanun yollarındandır.
Kanun yararına bozma yasa yolu; istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi sebebiyle dar kapsamlı olup her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.
Bu olağanüstü kanun yolunun amacı, ülke sathında uygulama birliğini sağlamak ve farklı uygulamalar sebebiyle oluşabilecek kayıpların önlenmesi açısından kabul edilmiş bir olağanüstü kanun yolu olup, ikinci bir temyiz yolu değildir.
Eylemin subutuna yönelik delillerin değerlendirilmesi ve takdire yönelik konularda Kanun Yararına Bozma olağanüstü kanun yoluna başvurulamayacağı gerek Ceza Genel Kurulu gerekse daire kararlarıyla kabul edilmiştir.
Bu itibarla delillerin takdiri ile kabahatin oluştuğuna dair mahkemenin kabulüne yönelik Kanun Yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden REDDİNE, 22.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.