Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/3520 E. 2022/10240 K. 26.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3520
KARAR NO : 2022/10240
KARAR TARİHİ : 26.05.2022

5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununa muhalefet suçundan sanık …’ın, anılan Kanun’un 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri gereğince 1.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/1018 esas, 2017/21 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 15/02/2022 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08/04/2022 tarihli ve KYB.2022/25832 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-Adı geçen sanığın işyerinde müştekinin bilgisi dışında sahte cep telefonu abonelik sözleşmesi düzenlediğinden bahisle, işyerinin kendisine ait olması sebebiyle objektif sorumluluk esaslarına göre mahkûmiyetine karar verilmişse de, söz konusu abonelik sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmeyi düzenleyen kişinin … isimli bir şahıs olduğu ve kimlik numarasının bulunduğu, sanığın üzerine atılı bulunan suçlamayı kabul etmediği ve dosyada mevcut 28/05/2015 tarihli bilirkişi raporu ile sözleşmede bulunan imzaların müştekiye ait olmadığı anlaşılması karşısında, sözleşmede ismi yazılan şahsın ifadesine başvurularak imza ve yazı örneklerinin temin edildikten sonra sözleşme aslı ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanık aleyhine herhangi bir delil elde edilemeden, sadece sözleşmenin sanığa ait işyerinde düzenlendiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinde yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’a göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adrese, tebligata, 7201 sayılı Kanun’un 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda, duruşma davetiyesinin, sanığın, … Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesi sırasında bildirdiği adresinde tebliğ edilmeye çalışılması yerine, doğrudan MERNİS adresinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu cihetle, sanığın usulüne uygun şekilde duruşmadan haberdar edilmeyerek, savunma hakkının kısıtlanmasında isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamesinin (2) numaralı maddesi içeriğindeki hususlar yerinde görüldüğünden, … Asliye Ceza Mahkemesinin 12.01.2017 tarihli, 2016/1018 Esas – 2017/21 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerine mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, bozma nedenine göre ihbarnamenin (1) numaralı maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 26.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.