Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/2284 E. 2022/7061 K. 07.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/2284
KARAR NO : 2022/7061
KARAR TARİHİ : 07.04.2022

Karayolları Genel Müdürlüğünün işletmesi altında bulunan otoyol ve köprülerden keza … Yatırım ve İşletme Anonim Şirketinin işletmiş olduğu … Köprüsü ve … Otoyolu’ndan ücretsiz geçiş yapıldığından bahisle, anılan idare ve şirket tarafından ödenmesi talep edilen ihlalli geçiş ücreti ve ceza bedellerinin iptaline dair yapılan başvurunun, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93. maddesi uyarınca eylemin kişisel suç olduğu ve anılan Kanun gereğince işlem yapılması gerektiğinden bahisle kabulü ile … plakalı araç hakkında geçiş ücreti hariç geçişlerden dolayı düzenlenmiş cezaların tümünün kaldırılmasına dair … Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/01/2021 tarihli ve 2020/6179 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 23.11.2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.2021 tarihli ve KYB. 2021-144726 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
1-… Yatırım ve İşletme Anonim Şirketinin … plakalı araç hakkında geçiş ücreti hariç geçişlerden dolayı düzenlenmiş cezaların kaldırılması yönünden;
Dosya kapsamına göre, her ne kadar ilgili şirket tarafından … plakalı araca kaçak geçişlerden dolayı düzenlenmiş cezalarının tamamının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; Sulh Ceza Hâkimliğince incelenebilecek idarî yaptırım kararlarının kamu gücünün verdiği yetkiye dayanılarak ilgili kurumlar tarafından verilen kararlar olması gerektiği, ilgili özel şirket tarafından ise idari para cezası düzenleme yetkisinin bulunmadığı, ücretsiz geçişlere ilişkin talep edilen miktar hakkında ancak genel hükümlere göre işlem yapılabileceği, somut olayda da ilgili şirket tarafından kabahatli hakkında düzenlenmiş bir idari yaptırım kararı veya tutanağının bulunmadığı, yalnızca kabahatlinin ücretsiz geçiş yaptığı tarihlere ve bu geçiş sebebiyle ödenmesi gereken miktarlara ilişkin başvuruda yer alan bilgilerin olduğunun anlaşılması karşısında, Hâkimlikçe cezaların tamamının iptaline ilişkin talebin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
2-Kabule göre de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 14/10/2020 tarihli ve 2020/3161 esas, 2020/12796 karar sayılı ilâmında yer alan ”…5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda “görev suçu” – “kişisel suç” ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK’da “suç” kavramının ve tanımının “cürüm ve kabahatler”den oluştuğu, 2802 sayılı Kanun’da kastedilen “kişisel suç” deyiminin, hakimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm “cürüm ve kabahatleri” kapsadığı, 5326 sayılı Kanun ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usulü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı Kanun’da bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hakimlerin işlediği iddia edilen kahabatlerin de “kişisel suç” tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla;” şeklindeki açıklamalar ile sözü edilen mevzuat ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; kolluk tarafından hakim ve savcı hakkında idari yaptırım karar tutanağı düzenlenmesinin akabinde, Sulh Ceza Hakimliğinden bu konuda bir talepte bulunulduğunda, usulden ret kararı verilmesi gerekmekte olup, ortada ister idari yaptırım tespit tutanağı ister idari para cezasına ilişkin idari yaptırım karar tutanağı olsun, hâkim ve savcıların kişisel suç kapsamında değerlendirilen ve idarî para cezasını gerektiren eylemleri için idarî yaptırım uygulanmasını engelleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı, son soruşturma mercii olarak ilgili hakim ve savcının görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığınca talepte bulunulması üzerine aynı yer ağır ceza mahkemesince eğer tespit tutanağı var ise, idari yaptırım uygulanmasına veya uygulanmasına yer olmadığına, idari para cezası var ise bu kez idari para cezası iptal edilerek kabahatli hakim ve savcının kabahat eyleminin sübut bulması halinde idari yaptırım kararını kendisinin verebileceği, aksi kanaatte ise idari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına dair karar verebileceği…” şeklindeki açıklamalar değerlendirildiğinde, anılan Hâkimliğin işin esasına girme yetkisi bulunmadığından usulden ret kararı verdikten sonra dosyayı son soruşturma mercii olarak ilgili hâkim ve savcının görev yaptığı yerin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemesinin bulunduğu yerdeki İl Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın kabulü ile idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5326 sayılı Yasanın 25. maddesindeki “(1) İdari yaptırım kararına ilişkin tutanakta; a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.”, idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yolunu düzenleyen 27/1. maddedeki “(1) İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir…” ve başvuruyu inceleyen mahkemenin vereceği karara ilişkin 28/8. maddedeki “(8) Mahkeme, son karar olarak idari yaptırım kararının; a) Hukuka uygun olması nedeniyle, ‘başvurunun reddine’, b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, ‘idari yaptırım kararının kaldırılmasına’, Karar verir.” şeklindeki düzenlemeler ışığında, ancak bir kabahatle ilgili yetkili kurum ve organlar tarafından düzenlenen idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yoluna gidilebileceği ve başvuruyu inceleyen mahkeme tarafından da başvuruya konu idari yaptırım kararı hakkında bir karar verilebileceği gözetildiğinde, somut olayda gerek …, gerekse … tarafından mahkemeye gönderilen cevaplarda muteriz hakkında başvuruya konu ihlaller ile ilgili verilmiş bir idari yaptırım kararı bulunmadığının bildirildiği anlaşılmakla, var olmayan idari yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulması veya bu başvuruya istinaden, hangi kararın iptal edildiği de gösterilmeden iptal kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığı,
Hususlarında da kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07/04/2022 tarihinde, oy birliğiyle karar verildi.