Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/18093 E. 2023/2829 K. 27.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/18093
KARAR NO : 2023/2829
KARAR TARİHİ : 27.03.2023

B O Z M A Ü Z E R İ N E

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/149 E., 2021/190 K.
SUÇLAR : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet, Resmî
Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 03.02.2020 tarihli ve 2019/10261 Esas,
2020/1960 Karar sayılı bozma ilâmına direnme ve sanık
hakkında beraat
TEMYİZ EDENLER : Katılan Gümrük İdaresi vekili, o yer Cumhuriyet savcısı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2016 tarihli ve 2015/224 Esas, 2016/10 Karar sayılı hükmünün Yargıtay Yüksek 7. Ceza Dairesinin 03.02.2020 tarihli kararı ile bozulduğu, bozma kararı üzerine yerel mahkemece verilen 20.05.2021 tarihli hükümle Dairemiz kararına direnilmesi suretiyle hüküm tesis edilmiş ise de;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
A) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
B) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
C) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
D) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,

Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesine
ait olduğu gözetilerek;

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ
1.Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2016 tarihli ve 2015/224 Esas, 2016/10 Karar sayılı ilâmı ile sanık … hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2.İşbu kararın katılan Gümrük İdaresi vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03.02.2020 tarihli ve 2019/10261 Esas, 2020/1960 Karar sayılı ilâmı ile sanık hakkında üzerine atılı 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen gümrük kaçakçılığı ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile uyuşmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bozma üzerine yaptığı yargılama sonucunda Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma ilâmına direnilerek sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz istemi; sahtecilik ve kaçakçılık suçlarından verilen beraat kararının re’sen gözetilecek sebepler doğrultusunda bozulması talebine ilişkindir.

2.O yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemi; sanığın suç tarihinde yetkilisi olduğu Başhan Tarımsal Ürünleri Paz. San. Ve Dış Tic. A.Ş. firması adına gerçekleştirdiği ihracat işlemlerinde dahilde işleme rejimi kapsamında başka firmalardan temin edilen serbest dolaşımda bulunan eşyayı vergi ödememek amacıyla kendi üretimi gibi gösterip bu suretle 15.09.2014 tarihli sahte beyanname düzenleyerek dahilde işleme rejimi kapsamında ihraç ettiğine ve bu yolla 142.087 TL vergi kaybı, dolayısıyla kamu zararına yol açtığından 5607 sayılı Kanun’a muhalefet ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği halde hatalı değerlendirme sonucu resmî belgede sahtecilik suçundan beraatine ve 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan önceki beraat kararında direnilmesine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan hükmün bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanık … ile hakkındaki beraat kararı kesinleşen sanık Serhat Çiçek hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 14.04.2015 tarihli ve 2015/5093 Esas sayılı iddianamesi ile eylemlerine uyan kaçakçılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları istemi ile dava açıldığı ve söz konusu iddianamenin hem anlatım kısmında hem de “istek” bölümünde açıkça sanığın atılı suçlardan eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ayrı ayrı cezalandırılmasının talep edildiği anlaşılmıştır.

2.Bozma sonrası yargılama aşamasında sanık … müdafii tarafından 17.06.2020 havale tarihli dilekçe ekinde 28.05.2020 tarihli hukukî mütalaanın ibraz edildiği belirlenmiştir.

3.Kaçak Eşyaya Mahsus Tespit Varakası dosyaya celp edilmiş ve suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin 76.397,29 TL olduğu tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Dairemizin 03.02.2020 tarihli ve 2019/10261 Esas, 2020/1960 Karar sayılı ilâmı ile yerel mahkemece kurulan 26.01.2016 tarihli beraat hükmünün; “…Yukarıdaki açıklamaların ışığında, sanığın yetkilisi olduğu Başhan Tarımsal Ürünleri…A.Ş. adına tescilli 15.09.2014 tarihli ihracat beyannamesi muhteviyatı kırmızı iç mercimek cinsi eşyanın, 31.07.2014 tarihli Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında ihracı sırasında yapılan fiziki muayenesinde, eşya üzerinde tedarikçi firma yerine imalatçı olmayan Mor İç ve Dış Tic. şirket unvanının yer aldığının anlaşıldığı, bu durumda 2006/12 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Tebliği’nin 29. maddesi uyarınca başka bir ihracatçı kullanılarak ihracat yapılabilmekte ise de, 15.09.2014 tarihli ihracat beyannamesinin 31.07.2014 tarihli dahilde işleme izin belgesi doğrultusunda tescil edilmesi nedeniyle söz konusu belgeye göre 1.875.000 kg “Kabuklu Mercimek” cinsi eşyanın 31.07.2014 tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde yani 30.01.2015 tarihine kadar ithalatının yapılması gerektiği, ihracatçı firma olan Başhan Tarımsal Ürünleri…A.Ş.nin ise eşdeğer eşya uygulaması ile ürün tedariğini yurt içinden yaptığı…, ancak yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere eşdeğer eşya kullanılarak yapılan üretiminden sonra öncelikle süresi içerisinde alınması gerekli vergiler teminata bağlanarak yasal ithalatın yapılması ve eşdeğer eşya ayniyatının yapılabilmesi için Gümrük Yönetmeliği’nin 352. maddesi uyarınca suça konu beyannamedeki bilgilerin eşdeğer eşyayı tanımlamaya imkan vermesinin zorunlu olduğu, bu bağlamda davaya konu ihracat beyannamesinin eşdeğer eşya kullanımını gerektiren zorunlu unsurları içermediği, dahilde işleme izin belgesi kullanılarak yapılan ihracatta, Dahilde İşleme Rejimi Tebliğinin anılan hükümleri uyarınca alınması gereken vergilerin süresi içinde ithalat yapılmadığından teminat altına alınamadığı, kaldı ki 31.07.2014 tarihli ve D1-04681 sayılı dahilde işleme izin belgesinde gümrük muafiyetli kırmızı kabuklu mercimek ithal edebilmek için eşdeğer eşya kullanılabileceğine ilişkin herhangi bir ibarenin de yer almadığının anlaşılması karşısında, sanığın başlangıçtan itibaren dahilde işleme rejimi kapsamında farklı firmalardan temin edilen serbest dolaşımda bulunan eşyayı (eşdeğer eşya) Türkiye Gümrük Bölgesinde kendi üretimi gibi dahilde işleme rejimine tabi tutarak ihraç etmek suretiyle üzerine atılı 5607 sayılı Yasanın 3/4 ve resmî belgede sahtecilik suçlarını işlediği gözetilerek atılı suçlardan mahkûmiyeti yerine, dosya kapsamı ile uyuşmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,…” gerekçesiyle bozulduğu, buna göre yapılan değerlendirmede;

a)Sanık …’in yetkilisi olduğu Başhan…A.Ş. adına tescilli 15.09.2014 tarihli ihracat beyannamesi ile dahilde işleme izin belgesi kapsamında yurttan ihracı yapılmak istenilen “kırmızı iç mercimek” cinsi eşyanın yurt içerisinden teminine ilişkin yan sanayici bilgisinin ihracat beyannamesinin bağlı olduğu 2014/D1-04681 sayılı DİİB’de bulunmadığı, eşya üzerinde “By Mor, Mor İç ve Dış Tic.” ibaresinin bulunduğu ve söz konusu firmanın imalatçı olmayıp toptan satış yapan bir firma olduğunun belirlendiği,

b)2006/12 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Tebliği’nin 17 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni sahibi imalatçı-ihracatçılar, belge/izin ihraç taahhüdündeki işlem görmüş ürünün üretiminin bir kısmını veya bir aşamasını, yan sanayiciye yaptırabilirler” şeklindeki düzenleme uyarınca By Mor firmasının yan sanayici olarak ihracata konu ürünün üretiminin tamamını üstlenemeyeceği, kaldı ki imalatçı dahi olmadığı tespit edildiğinden eşya üzerindeki “By Mor, Mor İç ve Dış Tic.” şeklindeki üretici ve tedarikçi olmayan firma ismi kullanılarak ihracatın gerçekleşmesinin mümkün olmadığı,

c)Her ne kadar Mahkemece dahilde işleme rejimine konu ürün ile eşdeğer eşyanın aynı GTİP numaralarına sahip oldukları için ayniyet tespitinin yapılması mecburiyeti bulunmadığından bahsedilmiş ise de GTİP numaralarının aynı olmasının tek başına ayniyet tespiti için yeterli olmadığı, zira mamul eşyanın tarım ürünü olması nedeniyle işlem görmüş ürün ile eşdeğer eşya ayniyatının yapılamadığı, sanığın yetkilisi olduğu firmanın yurt dışından ithal edeceği ürünler ihraç edilen ürünlerde kullanılmadığından ve bu durumun DİİB’ne konu edilmesi nedeniyle ithalat sırasında ödenmesi gereken vergiler kadar zararın doğduğu,

d)Bunun yanında ortada bir ithalat işleminin bulunmadığı, bu nedenle teminata bağlanması gereken bir gümrük vergisinin de olmadığı, kaldı ki 1 Mayıs – 30 Eylül tarihleri arasında DİİB kapsamında ithalat yapılması mümkün olmadığından sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanılmış ise de; 2011/1 sayılı Tarım Ürünlerine İlişkin Dahilde İşleme Rejimi Genelgesinin “DİR Kapsamında Özel Düzenlemeye Tabi Eşyalar” başlıklı 7 nci maddesine göre ihracat taahhüdüne konu eşyanın ihracatının tamamen gerçekleştirilmesi halinde bu dönemde de “mercimek” cinsi eşyanın ithalatına izin verileceğinin öngörüldüğü, keza 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 108 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilecek eşyanın gümrük vergilerinin teminata bağlanacağının hüküm altına alındığı, ancak somut olayda, Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma ilâmında da bahsedildiği üzere DİİB gereği yapılması gereken ithalat işleminin gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen kaçakçılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, müsnet suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

2.Sanığın üzerine atılı resmî belgede sahtecilik suçundan açılan dava yönünden herhangi bir hüküm kurulmaması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.05.2021 tarihli ve 2020/149 Esas, 2021/190 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının ve katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi

gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.03.2023 tarihinde karar verildi.