Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/15394 E. 2023/1115 K. 09.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15394
KARAR NO : 2023/1115
KARAR TARİHİ : 09.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/734 E., 2022/1124 K.
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, müsadere
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.09.2014 tarihli ve 2014/313 Esas, 2014/1053 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan, 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrası (teşdiden), 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin ikinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53
üncü maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 20 gün hapis ve 2.500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, suça konu kaçak sigaraların 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca müsaderesine, karar verilmiştir.

2.İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.09.2014 tarihli ve 2014/313 Esas, 2014/1053 Karar sayılı kararının sanık müdafi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 10.02.2021 tarihli ve 2019/15625 Esas, 2021/1428 Karar sayılı kararı ile;
“1. Hükmün, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 5271 sayılı Kanun’un 34 üncü ve 230 uncu maddeleri uyarınca, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde açık olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığa yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması ve 5271 sayılı Kanun’un 230 uncu maddesinde yazılı hususları kapsaması gerekirken, bu kurallara uyulmaksızın gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Gerekçeli karar içeriğinde sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrası gereğince temel cezanın takdiren alt sınırdan tayin edildiği belirtilmesine rağmen kısa kararda ve hüküm fıkrasında “takdiren ve teşdiden” yazılarak temel cezanın teşdiden belirlenmesi suretiyle hükümde karışıklığa neden olunması,
Kabule göre;
1.Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun (7242 sayılı Kanun) 61 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmi ikinci fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması,
2.Temel cezada 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrasında değişiklik yapıldığı, sanığın kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onuncu fıkrasındaki “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar arttırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklindeki düzenlemeye nazaran 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci ve onuncu fıkraları ile 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrasının ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi,
3. Takdiri indirim uygulanmasına ilişkin kanun maddesinin 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası yerine 62 nci maddesinin ikinci fıkrası olarak gösterilmek suretiyle 5271 sayılı Kanun’un
232 nci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davranılması,
4. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinde belirtilen hususlara aykırı olarak gerekçesi gösterilmeden, sosyal ekonomik durum araştırması yapılmadan, temel gün para cezasının alt hadden ayrılmak suretiyle tayin edilip alt sınır üzerinde günlüğü 25,00-TL’den paraya çevrilmesi,
5. Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
6. Dava konusu sigaraların 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi, yine sigaraların müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlayacak şekilde “5607 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi gereğince suça konu eşyanın bozulma ihtimali nazara alındığında kararın kesinleşmesinin beklenmeksizin anılan eşyanın tasfiyesine” de hükmedilmesi,”
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bozma üzerine İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.04.2022 tarihli ve 2021/734 Esas, 2022/1124 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan, 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrası delaletiyle aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci, onuncu ve yirmiikinci fıkraları, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 40,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, verilen cezanın 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 1 yıl 3 ay süre ile denetim altında bulundurulmasına, suça konu kaçak sigaraların 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca müsaderesine, katılan … İdaresi lehine 5.100,00 TL vekâlet ücretinin sanıktan alınarak müdahil kuruma verilmesine, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/570 Esas 2011/761 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması için mahkemesine ihbarda bulunulmasına, idarenin uğradığı zararı gidermediği ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına kanunen yer olmadığına, verilen hapis cezasının miktarı dikkate alınarak 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 23.11.2022 tarihli ve 2022/113508 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyiz isteği; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, sanık lehine kuralların yeterli uygulanmadığı, sanığın yokluğunda karar verildiği ve bu yüzden gerekli ihtaratların yapılamadığı, yukarıda açıklanan ve Daire incelemesinde ortaya çıkacak nedenlerle kararın bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.06.02.2014 tarihli olay tutanağına göre ihbar üzerine kargo şubesine gidilerek, kargo önünde bulunan
alıcısı sanık … olan 4 koliyi sanığın teslim almasından sonra sanığın durdurulduğu ve koli içerisinde ne olduğu sorulduğunda sanığın gümrük kaçağı sigara olduğunu ve rızası ile teslim edeceğini beyan ettiği, kolilerde sanığın rızasıyla yapılan kontrolde toplam 315 karton JJ marka sigaranın ele geçirilerek sigaraların muhafaza altına alındığı anlaşılmıştır.

2.Kaçak eşyaya mahsus tespit varakası dava dosyasında bulunmaktadır.

3.Yargılama aşamasında yapılan keşif sonucu düzenlenen ve “suça konu sigaraların yabancı menşeli olduğu, sigara paketleri üzerinde … ve GİB logolarını içerir bandrol bulunmadığı, 315 karton sigaranın CİF kıymeti toplamının 4.284,00-TL olduğu” görüşünü içeren 13.06.2014 tarihli bilirkişi raporu dosya arasında bulunmaktadır.

4.Sanığın üzerine atılı suçlamaya yönelik ikrarı bulunmaktadır.

5.Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği saptanmıştır.

IV. GEREKÇE
1.Sanık müdafinin aşağıda belirtilen hususların dışında yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine karar verilmiştir.

2.Bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında, sanığa çıkarılan davetiye üzerinde “1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemesi nedeniyle bozmaya karşı beyanı tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek davanın gıyabında bitirileceğine” ilişkin ihtaratın yer almaması karşısında; sanığa yokluğunda karar verileceğine dair 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrası (5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin ikinci fıkrası) şerhli davetiye çıkarılmadan ve bozmada belirtilen hususlarda beyanda bulunma ile etkin pişmanlık gösterme imkanı tanınmadan karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

3.7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği, sanığa soruşturma aşamasında etkin pişmanlık konusunda ihtarat yapılmadığı, bu cihetle kovuşturma aşamasında sanığa yapılan ödeme ihtaratında indirim oranının 1/2 olarak açıkça bildirilmesi gerekirken yazılı şekilde “ödediği takdirde hükmolunacak cezadan 1/3 oranında, koşulların oluşması halinde yarı oranında indirim yapılacağı” şeklinde bildirilerek sanığın yanıltılması ve hakkında ödeme yapmadığından bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde yer alan (2 ve 3) numaralı paragraflarda açıklanan nedenlerle İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.04.2022 tarihli ve 2021/734 Esas, 2022/1124 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.02.2023 tarihinde karar verildi.