Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/12160 E. 2023/5275 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/12160
KARAR NO : 2023/5275
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

B O Z M A Ü Z E R İ N E

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, müsadere
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.02.2014 tarihli ve 2014/93 Esas, 2014/321 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun (5607 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesi, aynı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü
maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca hapis cezasından çevrilen 3.000,00 TL ve 4 gün karşılığı 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

2.Anılan kararın sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 12.05.2020 tarihli ve 2016/3603 Esas, 2020/4152 Karar sayılı ilâmıyla;
“..Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre ise;
Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
Temyiz incelenmesine konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 11.12.2013, iddianame düzenleme tarihinin 10.01.2014 olduğu,
Yapılan UYAP sorgulamasında Dairemizin 2016/16127 Esas sırasında kayıtlı olan Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/179 Esas, 2014/983 Karar sayılı dosyada suç tarihinin 08.10.2013, iddianame düzenleme tarihinin ise 22/01/2014 olduğu,
Bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın eylemlerinin TCK’nun 43.maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından anılan dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,..” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/937 Esas, 2020/1370 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci ve yirmiikinci fıkraları, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca hapis cezasından çevrilen 2.500,00 TL ve 1 gün karşılığı 20,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, zincirleme suça esas alınan ilâm ile hükmedilen 2.000,00 TL adlî para cezasının mahsubu ile neticeten 500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, suça konu ürünlerin ikinci el olduğuna, hafifletici nedenlerin dikkate alınmadığına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının tartışılmadığına, psikolojik sorunları olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Olay tutanağına göre, Adana 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1391 Değişik İş sayılı arama kararı ile kaldırımda telefon satan sanığın tezgahında 4 adet cep telefonu ele geçirildiği, cep telefonlarının bir adedinin imeı numarasının kopyalandığı, üç adet cep telefonunun imeı sorgulamasında kayıt dışı olduğu tespit edilmiştir.

2.Sanık bozma öncesi savunmasında olay tarihinde ikinci el alım satım işi yaptığını, telefonları ikinci el olarak aldığını beyan etmiştir. Bozma sonrası sanık savunması alınmamıştır.

3.27.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda suça konu eşyaların kaçak olduğu tespit edilmiştir.

4.Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği saptanmıştır.

IV. GEREKÇE
Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/937 Esas, 2020/1370 Karar sayılı kararında; olay tutanağı, sanık savunması ve tüm dosya kapsamına göre, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamıştır. Ancak;
1.5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı … Hâzinesine ödediği takdirde, hakkında, bu kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz” hükmünü içerdiği, 7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik gereği kovuşturma aşamasında da etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği ve 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi kapsamında “Soruşturma evresinde, ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır” düzenlemesinin getirildiği cihetle, soruşturma aşamasında kendisine etkin pişmanlık hususunda ihtarat yapılmayan sanığa ödeme ihtaratında indirim oranının 1/2 olarak bildirilmesi gerekirken, bu ihtarat yapılmadan ve ödeme yapması halinde doğacak hukukî sonuçlar açıkça sanığa bildirilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle hüküm tesisi,

2.Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 12.05.2020 tarihli ve 2016/3603 Esas, 2020/4152 Karar sayılı bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği halde, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanmasına esas alınan Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/1009 Esas sayılı dosyası getirtilip incelenerek, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, anılan dosya incelenmeden ve birleştirme kararı verilmeksizin gerekçesiz olarak sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması,

3.28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrasında hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Kanun’un Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli, 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibarıyla hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen Geçici 5 inci maddenin (d) bendinde yer alan “…hükme bağlanmış…” ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddeleri uyarınca sanığın eyleminin “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

4.Sanık hakkında 5271 Kanun’ un 226 ncı maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanması,

5.Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi kapsamında değerlendirilen ve Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/1009 Esas, 2020/1047 Karar sayılı kararı ile hükmedilen hapis cezasından çevrilen 2.000,00 TL ve 1 gün karşılığı hükmedilen 20,00 TL adlî para cezasının kesinleştiğinin anlaşılması halinde mahsubu ile yetinilmesi gerekirken, anılan dosyanın kesinleşip kesinleşmediği tespit edilmeksizin 2.000,00 TL nin mahsubuna karar verilerek sanığın neticeten 500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

6.5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinden önce uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Adana 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/937 Esas, 2020/1370 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.