YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11049
KARAR NO : 2023/5914
KARAR TARİHİ : 12.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2017/537 E., 2018/792 K.
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak sanığın mahkûmiyetine, suça konu eşyanın müsaderesine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
İlk Derece Mahkemesince verilen kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 08.05.2018 tarihli kararı ile kaldırılıp sanığın mahkûmiyetine dair kurulan hükmün temyizi üzerine dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesine dayanılarak lehe yasa değerlendirmesi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine iade edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince dosyanın sehven geldiğinden bahisle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına geri gönderildiği, bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca dosyanın 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesine dayanılarak lehe yasa değerlendirmesi için bu defa Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesine iade edildiği, iade sonrası Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesince değerlendirme yapma görevinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine ait olduğu gerekçesiyle “karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği ve bu karar sonrası Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 05.11.2021 tarihli ve 2021/436 Esas, 2021/1179 Karar sayılı kararı ile 08.05.2018 tarihli karar için tebliğname düzenlenmesi hususunda dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verildiği cihetle;
7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesinin “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanun’un kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci
maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemesine gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi sırasında Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılarak hükmün değiştirildiği, 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi uyarınca lehe yasa değerlendirmesi için dosyanın ancak ilk derece mahkemesine iade edilebileceği, Bölge Adliye Mahkemesine bu nedenle iade yapılamayacağı, Bölge Adliye Mahkemesince hükmün değiştirildiği de nazara alındığında, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 08.05.2018 tarihli ve 2017/537 Esas, 2018/792 Karar sayılı kararına yönelik katılan … İdaresi vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.10.2016 tarihli ve 2015/879 Esas, 2016/969 Karar sayılı kararı ile sanığın 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine ve kaçak sigaraların 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince müsaderesine karar verilmiştir.
2.Katılan … İdaresi vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 08.05.2018 tarihli ve 2017/537 Esas, 2018/792 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak sanık hakkında 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinin birinci fıkrası yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 2 yıl 6 … hapis ve 4 gün karşılığı 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, hak yoksunluklarına ve kaçak sigaraların müsaderesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan … İdaresi vekilinin temyiz isteği, sanığın hak ettiğinden daha az ceza aldığına, hapis ve adlî para cezasının artırılması gerektiğine, usule, kanuna ve hukuka aykırı kararın temyizen incelenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Olay tutanağı ve dosya kapsamına göre, suç tarihinde kolluk görevlilerinin devriye görevi sırasında sanığın sokak üzerinde kolilerle beklediğinin görüldüğü, sanığın durumundan şüphelenildiği, kolilerde
kaçak sigara olabileceği değerlendirilerek yanına gidildiği, sanığa kolilerde bulunan ürünün içeriği ile fatura ve belgesinin bulunup bulunmadığının sorulduğu, sanığın kolilerde sigara bulunduğunu ve herhangi bir belgesinin bulunmadığını beyan ederek kolileri açtığı, içinde kaçak sigaraların olduğunun görüldüğü, sanığın rızasıyla kolilerde bulunan kaçak sigaraların muhafaza altına alındığı ve toplam 250 karton kaçak sigara ele geçirildiği anlaşılmıştır.
2.Sanık 10.12.2015 tarihinde esas mahkemesinde alınan savunmasında, suça konu sigaraları içmek için aldığını beyan etmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, usulüne uygun şekilde yapılan yakalama ve elkoyma işlemi bulunmadığından, sanığın üzerine atılı suçun sabit olmaması nedeni ile 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine ve suça konu kaçak sigaraların müsaderesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1.Sanık 30.06.2017 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından alınan savunmasında, olay tarihinden bir gün önce bir koli sigara satın aldığını, satın aldığı şahsın ağzı açık olan koliyi kendisine teslim ettiğini ve yanından ayrıldığını, bir süre sonra polislerin geldiğini, eğilip koliye baktıklarında açık olan kısımdan sigaraların bulunduğunu gördüklerini ve hakkında işlem yaptıklarını beyan etmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; sanığın Bölge Adliye Mahkemesinde yargılama aşamasında verdiği “Olay tarihinden bir gün önce tanışmış olduğum açık kimlik ve adresini bilmediğim şahıstan bir koli sigara satın aldım. Şahıs ağzı açık olan koliyi bana teslim etti. Yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra da polisler geldi. Polisler kolinin içinde ne olduğunu sordular. Bende sigara olduğunu söyledim. Zaten eğilip koliye baktıklarında açık olan kısımdan sigaralar olduğunu gördüler.” şeklindeki savunması ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararları da dikkate alındığında, olay mahallinde devriye görevi yapan kolluk görevlilerince, sanığın durumundan şüphelenilerek durdurulup kimlik tespiti yapılması ve sanığın yanındaki ağzı açık şekilde koli içerisindeki sigaraların görünür vaziyette olması nedeniyle suçüstü halinin söz konusu olması ile suçüstü halinde karar alınmadan arama yapılabileceğine dair düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, dosyada bulunan bilgi ve belgeler gözetilerek beraat kararının oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunmadığı düşünüldüğünden duruşma açılmasına karar verildiği ve sanıktan ele geçen 250 karton sigaranın kişisel kullanım sınırının çok üstünde bulunması nedeniyle savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşıldığından, sanığın satmak amacıyla kaçak ve bandrolsüz sigaraları bulundurmak suretiyle yüklenen suçu işlediğinin sabit olduğu gözetilerek, 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan mahkûmiyetine ve suça konu kaçak sigaraların müsaderesine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, aşağıda yer alan hukuka aykırılıklar dışındaki temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
1.Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 11.04.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrası kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra ise 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrasının son cümlesi yollamasıyla anılan Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci ve onuncu fıkraları kapsamında bulunduğu;
10.12.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp, aynı gün yürürlüğe giren 7423 sayılı Kanun’nun 8 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının “yirmiüçüncü” fıkra olarak değiştirildiği gözetilerek, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmış olup,
Suç tarihinde yürürlükte olan 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun ile 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onsekizinci fıkrasının son cümlesi yollamasıyla anılan Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci, onuncu ve yirmiüçüncü fıkraları ile 5 inci maddesinin ikinci fıkrası somut olaya ayrı ayrı uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gereği sonucuna göre uygulama yapma görevinin de Bölge Adliye Mahkemesine ait bulunması zorunluluğu,
2.Tekerrüre esas alınan ilâmla ilgili yapılan uyarlama yargılaması neticesinde, Akseki Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.09.2018 tarihli ve 2017/104 Esas, 2018/86 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, söz konusu ilâmın tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
3.24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle katılan … İdaresi vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin, 08.05.2018 tarihli ve 2017/537 Esas, 2018/792 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
12.06.2023 tarihinde karar verildi.