Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2022/10845 E. 2023/3965 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/10845
KARAR NO : 2023/3965
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

B O Z M A Ü Z E R İ N E

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/3147 E., 2022/1632 K.
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, eşya müsaderesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi

Sanık hakkında bozma üzerine verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.11.2009 tarihli ve 2009/189 Esas, 2009/1113 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan anılan Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca neticeten 5 … hapis ve 4 gün adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’un (5271 sayılı Kanun) 231 … maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, suça konu eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

2.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 07.01.2010 tarihinde usulüne uygun olarak kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 03.05.2014 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûmiyet kararının kesinleşmesi üzerine, Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.11.2016 tarihli ve 2009/189 Esas, 2009/1113 Karar sayılı ek kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca neticeten 5 … hapis ve 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3.Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 10.07.2017 tarihli ve 2015/576 Esas, 2017/1206 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine duruşma açılarak, Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.11.2016 tarihli, 2009/189 Esas, 2009/1113 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı, suça konu eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

4.Anılan kararın katılan vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/5445 Esas, 2021/13221 Karar sayılı ilamıyla; sanığın mesleği gereği iş yerinde bulunan cep telefonlarının kaçak olduğunu bilmesi gerektiğinden mahkûmiyetine hükmedilmesi ve suça konu eşya yönünden ek savunma hakkı tanınmadan müsadereye hükmedilmesi nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

5.Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 12.05.2022 tarihli ve 2021/3147 Esas, 2022/1632 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci, yirmiikinci fıkraları ile aynı Kanun’un 5 … maddesinin ikinci fıkrası uyarınca neticeten hapisten çevrili 1.000,00 TL ve doğrudan verilen 20,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, suça konu eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz nedenleri; somut ve inandırıcı deliller olmadığı halde cezalandırılmasına karar verilmesine, eşya değeri az olduğu halde ½ indirim yapılması yerine 2/3 indirim yapılmasına, re’sen dikkate alınacak nedenlerle hükmün bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.02.12.2008 tarihinde mahkemeden alınan arama kararı ile sanığın iş yerinde yapılan aramada, 3 adet klonlanmış cep telefonu ele geçirilmiştir. Buna ilişkin rapor dava dosyasında mevcuttur. Sanık iş yerinde bulunan kaçak cep telefonlarının kaçak olduğunu bilmediğini ifade etmiştir.

2.Sanık hakkında 07.01.2010 tarihinde usülüne uygun olarak kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından, sanığın yeniden kasıtlı suç işlediği 03.05.2014 tarihine kadar 4 yıl 3 … 26 gün zamanaşımı süresinin durduğu anlaşılmıştır.

3.Sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasından sonra istinaf mercii tarafından verilen beraat kararının Yargıtay ilamı ile bozulması sonrasında istinaf mercii tarafından Hukuki Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilamının gereklerinin yerine getirildiği ve sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.

4.Bu aşamada 7242 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle istinaf mercii tarafından suça konu eşyanın değer hafifliği, etkin pişmanlık hususunun irdelendiği, eşyanın değerinin Dairemiz içtihatları doğrultusunda pek hafif olarak kabul edilmekle cezasında 2/3 oranda indirim yapıldığı, gümrüklenmiş değerin iki katının sanık tarafından ödendiğine dair makbuzların dosyada yer aldığı böylece soruşturmada kendisine etkin pişmanlık ihtaratı yapılmayan sanığın cezasında 1/2 oranda usule uygun indirim yapıldığı görülmüştür.

IV. GEREKÇE
1.Suç tarihinde sanık tarafından işletilen iş yerinde dava konusu gümrük kaçağı cep telefonlarının ele geçirilmiş olması nedeniyle, gümrük kaçağı eşyaların bulunduğu yer, yakalanış şekli, ticari iş yerinde yakalanmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, ticari kasıtla söz konusu eşyayı bulundurduğu ve sanığın eyleminin sabit olduğu belirlenmekle, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

2.Suça konu eşyanın değerinin pek hafif kabul edilerek cezasında 2/3 oranda indirim yapılmasının Dairemiz içtihatlarına uygun olduğu ve sanığın da lehine olduğundan bu anlamda yapılan indirimde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 12.05.2022 tarihli ve 2021/3147 Esas, 2022/1632 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.04.2023 tarihinde karar verildi.

(KD)

KARŞI DÜŞÜNCE

Kaçakçılık suçundan sanık … hakkında kurulan mahkumiyete ilişkin hükmün, sanık müdafiinin temyizi üzerine sayın çoğunluğun onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;

Dosya kapsamına göre sanığa ait işyerinde yapılan aramada, işyerinde ele geçirilen 30 adet cep telefonundan 3 adetinin imei numarası değiştirilmiş kayıt dışı olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.

Sanık … aşamalardaki savunmalarında özetle, ele geçirilen 3 adet cep telefonun ikinci el olduğunu, 2009 yılında müşterilerden ikinci el olarak satın aldığını, gün içerisinde birçok müşteri geldiği için imei sorgulaması yapamadığını, imei numarası değiştirilmiş olduğunu bilmesi halinde satın almayacağını, suç işleme kastının bulunmadığını söylemiştir.

Dosyada başkaca da delil bulunmamaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamı ile buna benzer birçok ilamında da“… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”

Tüm bu anlatılanlar ile sanığın aşamalardaki savunmalarında, ele geçirilen 3 adet cep telefonun ikinci el olduğunu, 2009 yılında müşterilerden ikinci el olarak satın aldığını, gün içerisinde birçok müşteri geldiği için imei sorgulaması yapamadığını, imei numarası değiştirilmiş olduğunu bilmesi halinde satın almayacağını, suç işleme kastının bulunmadığını söylemesi, telefon ticaretiyle uğraşan sanığın işyerinde el konulan 30 adet cep telefonundan sadece 3 ünün imei numarasının değiştirilmiş ikinci el telefon olması karşısında suça konu üç adet cep telefonunun imei numarası değiştirilmiş telefon olduğunu bilerek ticari amaçla aldığına ilişkin savunmasının aksine kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak delilin bulunmaması ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi dikkate alındığında müsnet suçtan sanığın beraati yerine mahkumiyete ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 05.10.2020