Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/5515 E. 2023/2296 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5515
KARAR NO : 2023/2296
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/782 E., 2016/451 K.
SUÇLAR : 1632 Sayılı Askerî Ceza Kanunu’na aykırılık
SUÇ TARİHLERİ : 24.09.1992-03.12.2013, 04.12.2013-17.11.2014
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
(Kapatılan) 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 01.03.2016 tarihli ve 2014/646 Esas, 2016/89 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında 24.09.1992-03.12.2013 tarihleri arasında işlediği yurt dışına firar suçundan 1632 sayıl Asker Ceza Kanunu’nun (1632 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca iki yıl dört ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 04.12.2013-17.11.2014 tarihleri arasında işlediği yurt dışına firar suçundan 1632 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi,
5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesi uyarınca 6.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği sebep belirtmeksizin hükümleri temyiz etme iradesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Yapılan incelemede; askerlik hizmetini yapmakta iken 24.09.1992 tarihinde birliğinden izinsiz ayrılan sanığın sonrasında 03.12.2013 tarihinde kendiliğinden 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığına ifade vermeye geldiği, daha sonra 04.12.2013 tarihinde Askerî Savcılık tarafından hastaneye sevk edildiği, hastaneye giriş kaydı yaptıran sanığın bu tarihten itibaren işlemlerini devam ettirmediği ve yeniden firar durumuna düştüğü, daha sonra çıkarılan yakalama emri uyarınca 17.11.2014 tarihinde sanığın kendiliğinden giderek Nilüfer Polis Merkez Amirliğine başvurduğu, ancak sanığın yukarıda belirtilen tarihlerde firarda kaldığı süreler içerisinde çeşitli tarihlerde yurda giriş çıkış yaptığı maddi vakıa olarak kabul edilmiştir.

2.Sanık savunmalarında özetle; askerlik hizmetine devam ederken bir ara içtima sırasında aniden bayıldığını, bu rahatsızlığından ötürü Gümüşsuyu Asker Hastanesinde yaklaşık 17 gün yattığını, diyabet hastası olduğunu öğrendiğini, bu hastalığından ötürü 3 ay hava değişimine gönderildiğini, hava değişimini geçirmek için memleketine gittiğini, bu süre zarfında kurul tarafından askerliğe elverişli olmadığına dair bir kağıt geldiğini, askerliğe elverişsiz olduğu düşüncesiyle tekrardan birliğine katılış yapmadığını, 20 yıl boyunca kimsenin askerlikle alakalı bilgi vermediğini, bu sürelerde 2007 ve 2008 tarihlerinde işi gereği Askerî ihalelere girdiğini, bilindiği üzere bu gibi işler öncesinde sıkı bir araştırma yapıldığını, herhangi bir şekilde asker kaçağı olma gibi bir durumunun çıkmadığını, böyle bir şeyden haberi olsa muhakkak gelip teslim olacağını, işine engel olacak sorunlardan kaçındığını, bu zaman zarfında çok kez yurt dışına çıkmışlığının olduğunu, bu süre devam ederken bir ara annesine telefon edilerek firari olduğunun ve gelip birliğine katılması gerektiğinin söylendiği, bunun üzerine 02.12.2013 tarihinde Osmangazi Askerlik Şubesine gelerek kendiliğinden başvurduğunu, orda bulunan komutanlardan birisinin kimlik numarasına baktığında firari olduğunu ve en kısa sürede Askerî Savcılığa gitmesi gerektiğini söylediği, savcılığa geldiğinde hastalıklarını anlatması için hastaneye sevk edildiğini, 15 gün sonraya gün verdiklerini, daha sonra kendisine herhangi bir şekilde haber gelmediğini, tebliğin bulunmadığı adrese yapıldığından haberinin olmadığı, bu sürede işine devam ettiği ve işi gereği yurt dışına çıkmak zorunda kaldığını, Kazakistan’ın Askerî işleriyle alakalı uğraştığını, yine telefonla aranarak polis merkezine başvurması gerektiği yönünde bilgi verildiğini, o sırada Kazakistan’da olduğunu, oradan döner dönmez 17.11.2014 tarihinde Nilüfer Polis Merkezine kendiliğinden giderek başvurduğunu, hakkında yakalama kararı olduğunu söylenerek savcılığa sevk edildiğini, 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiğini, 18.11.2014 tarihinde tutuklandığını, daha sonra Askerî Savcılık tarafından 04.12.2014 tarihinde tahliye edildiğini, yaklaşık 16 yıl önce eroinden çeşitli tahliller sonucunda kurtulabildiğini fakat şu an esrar kullandığını, düzenli olarak sabah ve akşam içtiğini, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının olduğunu, kamuya yararlı bir işte çalışmak istemediğini, adlî para cezasını ödeyebileceğini beyan etmiştir.

3.Sanık talimat ile alınan ek savunmasında özetle; atılı suçlamayı kabul etmediğini, şeker hastası olduğunu, bu nedenle 24 .09.1992 tarihinde İstanbul Gümüşsuyu Hastanesine tedavi amaçlı gittiğini,
kendisine hastaneden askerlik şubesine giderek düşümünü yaptırmasını istediklerini, evrakı kaybettiği için düşüm yaptıramadığını, bunun üzerine Askerî birliğine kendiliğinden gittiğini, kayıtlarının bulunamadığını, dosyasının kaybolduğunu, Askerî Mahkeme tarafından raporlarının beklendiğini, firar suçunu işlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 25 yıldır firari olmasının mümkün olmadığını, bu süre içerisinde evlendiğini, yurt dışı ziyaretlerine gittiğini ve beraatımı talep ettiğini beyan etmiştir.

4.Sanık müdafii özetle; 20 yıl boyunca müvekkilinin nasıl olurda hiçbir şekilde firari olduğunun anlaşılamadığını, uzunca bir süre yurt dışı görevlerine gittiğini, ayrıca yıllarca bir şirketinin bulunması ve adresinin açık bir şekilde bilinmesine rağmen bulunamamasının şüpheli olduğunu, ikinci firar eyleminde ise kendisinin firarda bulunduğuna dair bir iradesinir olmadığı ve suçun unsurlarının oluşmadığını eğer firar olduğu düşünülecekse 24 09.1992 tarihinde başlayan firarın taki 17.11.2014 tarihine kadar sürdürdüğünü bununda bir eylem kabul edilerek kendisinin tek bir firardan yargılanmasını talep ettiğini beyan etmiştir.

5.Dosya kapsamında bulunan vaka kanaat raporu, sanığın firari olduğuna dair tutanaklar, Askerî Savcılık tarafından alınan ifadeleri, yakalama emri, kendiliğinden polis merkezine başvurduğuna ilişkin tutanak, sanığın tutuklanma kararı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yurt dışı çıkış kaydı, adlî sicil kaydı, Gata Asker Hastanesi tarafından düzenlenen 01.04.2015 tarihli ve 44352637 sayılı askerliğe elverişli olmadığına dair sağlık raporu, 10.06.2015 tarihli askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini kapsamadığına dair ek rapor ve diğer bilgi-belgeler incelenerek değerlendirilmiştir.

6.Sanığa ait güncel adlî sicil kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın 24.09.1992-03.12.2013 tarihleri arasında işlemiş olduğu yurt dışına firar suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan incelemede;
Uyum ve kararlılık gösteren (Kapatılan) Askerî Yargıtay kararlarında, yabancı ülkeye firar suçunun maddî unsuru, izinsiz vatan hudutlarından dışarı çıkmak ve orada en az üç günlük süreyi geçirmiş olmak şeklinde benimsenmiştir. Maddî unsur açısından hiç izin almadan kıtasından yurt dışına kaçmakla, yurt içinde kullanmak amacıyla izin alıp bu iznini yurt dışında geçirmek arasında fark bulunmamaktadır. Yurt dışına çıkış müsaadesi olmadan, ister yurt içi izin almak, isterse kıtasından izinsiz ayrılmak suretiyle yasal (pasaportla) veya yasa dışı yollardan yurt dışına çıkan ve yasanın öngördüğü süreden fazla yurt dışında kalan askerî şahıs, sınıfı ve rütbesi ne olursa olsun, yabancı ülkeye firar suçunu işlemiş olacaktır. Nitekim, (Kapatılan) Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 17.01.1991 tarihli ve 27-12 sayılı, 21.11.1991 tarihli ve 152-150 sayılı, 19.12.2002 tarihli ve 101-101 sayılı, 02.02.2006 tarihli ve 2006/29-25 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

Bu açıklamalar ışığında; yapılan yargılama sonucunda; tüm unsurları ile oluşan atılı suçtan yasal ve inandırıcı gerekçelerle, suç temadisinin on bir yıldan fazla bir süreye tekabül etmesi nedeniyle teşdiden ceza tayin edilip, takdiri indirim yapılarak sanığın yazılı şekilde cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Mahkemece sanık hakkındaki temel cezanın asgari hadden uzaklaşılarak üç yıl olarak belirlenmesinden sonra, takdiri indirim sebebi ile 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezadan 1/6 oranında indirim yapılması sonucunda, sanığın neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılması gerekirken 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılması hatalı ise de; aleyhe temyiz bulunmaması sebebiyle bu husus bozma konusu yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

2. Sanığın 04.12.2013-17.11.2014 tarihleri arasında işlemiş olduğu yurt dışına firar suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan incelemede;
Sanığın 04.12.2013 tarihinde Askerî Savcılık tarafından hastaneye sevk edildiği, hastaneye giriş kaydı yaptıran sanığın bu tarihten itibaren işlemlerini devam ettirmediği ve yeniden firar durumuna düştüğü, 17.11.2014 tarihinde yakalandığı, sanığın bu tarihler arasında yurda giriş çıkış yaptığı, böylece 04.12.2013-17.11.2014 tarihleri arasında yabancı memlekete firar suçunu işlediği kabul edilerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Askerî Savcılık tarafından diğer bir suç nedeniyle yakalama emri çıkartıldığını öğrenince kendiliğinden Askerî Savcılığa başvuran sanığın ifadesinin tespitini müteakip, askerliğe elverişlilik durumunun tespiti için Gümüşsuyu Asker Hastanesine sevk edilmiş olduğunun görülmesine karşın; Askerlik Şubesince mevcutlu veya yol giderleri ödenmek suretiyle serbest olarak birliğine sevk edilip edilmediğinin, Birliğine katılıp katılmadığının araştırılarak söz konusu hususlara ilişkin belge ve tutanakların onaylı birer suretinin getirtilerek dosyaya dahil edilmesi ve elde edilecek duruma göre sanığın eyleminin suç oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden noksan soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
1.Sanık hakkında 24.09.1992-03.12.2013 tarihleri arasında işlemiş olduğu yurt dışına firar suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Gerekçe bölümünün birinci bendinde açıklanan nedenlerle Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.03.2016 tarihli ve 2015/782 Esas, 2016/451 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

2. Sanık hakkında 04.12.2013-17.11.2014 tarihleri arasında işlemiş olduğu yurt dışına firar suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
Gerekçe bölümünün ikinci bendinde açıklanan nedenlerle Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.03.2016 tarihli ve 2015/782 Esas, 2016/451 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

13.03.2023 tarihinde karar verildi.