Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/2642 E. 2023/4858 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/2642
KARAR NO : 2023/4858
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, kaçak eşyanın müsaderesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2016 tarihli ve 2015/586 Esas, 2016/442 Karar sayılı kararı ile sanığın kaçakçılık suçundan neticeten 10 … hapis ve 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve eşya müsaderesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan … idaresi vekilinin temyiz istemi; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 51 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hapis cezasının ertelenmesi müessesesinin uygulanmaması gerektiğine, alt sınırdan uygulama yapılmak suretiyle eksik ceza tayinine ve re’sen tespit edilecek sebeplere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay tarihinde uçak ile Almanya ülkesinden Sabiha Gökçen havalimanına gelen sanığın yeşil hattı geçtikten sonra x-ray kontrolüne alındığı, x-ray cihazı ile yapılan kontrolde sanığa ait valizlerde şüpheli yoğunluk görülmesi üzerine sanığın valizlerinde yapılan aramada 144 adet yarı işlenmiş sansar kürkü cinsi eşya ele geçirildiği anlaşılmıştır.

2. Sanığın savunmasında ticari amacının olmadığını, kürkleri manto yaptırmak için getirdiğini, bir manto yapımı için 90-100 adet kürk almak istediğini ancak satıcının elindeki fazla parçaları da alıp alamayacağını sorması üzerine tüm sansar kürklerini satın aldığını, dava konusu kürklerin beyan edilmesi gerektiğini bilmediğini ifade ederek üzerine atılı suçu inkar ettiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1.Dava konusu beyan edilmeyen eşyanın ticari miktar ve mahiyette olması karşısında, sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, atılı kaçakçılık suçunun sübuta erdiği anlaşılmış olup hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Dava konusu kaçak eşyanın miktar ve değeri gözetildiğinde, sanık hakkındaki cezanın, alt sınırın bir miktar üstünde hakça oranda tayini gerekirken asgari hadden hüküm kurulması,

3. 10.12.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp, aynı gün yürürlüğe giren 7423 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının “yirmiüçüncü” fıkra olarak değiştirildiği gözetilerek, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmıştır. 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gereği ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemesince saptanması ve sonucuna göre uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması,

4. Dava konusu eşyanın müsaderesi sırasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası yerine 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi,

5. Yargılama giderleri ile ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’un 324 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki “Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir” şeklindeki açık hüküm ile

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 26.05.1935 tarihli, 111/7 sayılı “…yargılama giderleri hükmün tamamlayıcı parçası olduğundan ilâmlarda açıklanmalı, kime yükletileceği belirtilmedir” ve yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 02.05.1966 tarihli, 4/3 sayılı “…tefhim edilmekle hükmün esasını oluşturan kısa kararda yargılama giderinin miktarı ve kime ne miktada yükleteceği belirtilerek, sanığın yükümlülüğü öğrenmesinin sağlanması ve bu sayede sanığın yargılama giderlerine karşı temyiz davası açıp açmama hususunda karar verme olanağı tanınması gerektiğini” belirten kararları karşısında, hükmün esasını oluşturan kısa kararda, sanığın yükümlülüğünü öğrenmesi ve buna göre yargılama giderleri yönünden temyiz yoluna başvurup başvurmayacağı hususunda karar vermesine imkan tanımak için, yargılama giderlerinin kime yükleneceğinin ve bu yükümlülüğün ne miktar olacağının belirtilmesi gerektiği gözetilmeksizin kısa kararda yargılama gideri kısmı boş bırakılarak yargılama giderleri ile ilgili miktar açıklanmadan usul ve yasaya aykırı hüküm kurulması, hususları nedeniyle hukuka aykırılık bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2016 tarihli ve 2015/586 Esas, 2016/442 Karar sayılı kararına yönelik katılan … idaresi vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.05.2023 tarihinde karar verildi.