Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/23332 E. 2023/7619 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/23332
KARAR NO : 2023/7619
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/2575 E., 2019/4943 K.
SUÇ : 1632 sayılı Kanun’a aykırılık
HÜKÜM : İlk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak sanığın mahkûmiyeti
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Karaman 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.01.2018 tarihli ve 2016/710 Esas, 2018/72 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında yoklama kaçağı olmak suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

2.Karaman 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.01.2018 tarihli ve 2016/710 Esas, 2018/72 Karar sayılı kararının o yer Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 20.06.2019 tarihli ve 2018/2575 Esas, 2019/4943 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmünün

kaldırılmasına, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun (1632 sayılı Kanun) 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hapis cezasından çevrili 2.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiin temyiz istemi; sanığın Yehova Şahidi bir vicdani retçi olduğuna, suç işleme kastının bulunmadığına, vicdani retçi olması sebebiyle hakkında tesis edilen mahkûmiyet hükmünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 3 üncü ve 9 uncu maddelerini ihlal eder mahiyette olduğuna, sanığın inancı gereği silahlanmayı reddettiğine, kararın bütünüyle usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Sanık hakkında Karaman Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce, sanığın yoklama kaçağı kalması nedeniyle idari yaptırım kararı verildiği, bu kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen sanığın süresi içerisinde yoklama işlemlerini yaptırmayıp yakalanarak ele geçtiği maddi vakıa olarak kabul edilmiştir.

2.Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle; yoklama kaçağı kalmasına ilişkin tanzim edilen idari para cezasının tebliğ edildiği tarihte yurt dışında olduğunu, Milli Savunma Bakanlığına vicdani retçi olduğuna dair dilekçe verdiğini, suç işleme kastının bulunmadığını, askerlik hizmeti dışında başka bir sivil kamu hizmetini yerine getirmek ve askerlik hizmetinden muaf tutulmak istediğini beyan etmiştir.

3.Sanık müdafii savunmalarında özetle; müvekkilinin Yehova Şahitlerinden olup, inancı gereği sivil hizmet talep ettiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vicdani reddin bir hak olduğuna ilişkin kararlarının bulunduğunu, Türkiye’nin bu konuda birçok kez tazminata mahkum edildiğini, sanığın herhangi bir askerlik şubesine başvurarak askerlik işlemlerini yaptırmadığını dolayısıyla askerlik yükümlülüğü altına da girmediğini, sanığın beraatini talep ettiklerini ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul etmediklerini beyan etmiştir.

4.Sanık hakkında Karaman Valiliğinin 22.04.2015 tarihli ve 2015/8655 Esas, 2015/71 Karar sayılı idari yaptırım kararı, idari para cezasının usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine dair tebligat parçası, yakalama tutanağı, yoklama kaçağı suç cetveli, Karaman Askerlik Şubesi Başkanlığının 26.05.2016 tarihli ve “cezalandırma teklifi” konulu yazısı ve dosya kapsamında bulunan mevcut belgeler incelenerek değerlendirilmiştir.

5.İlk Derece Mahkemesi tarafından, sanığa atılı suçun oluşumu açısından kendiliğinden gelme ya da yakalanma unsurlarının arandığı, somut olayda böyle bir durumun söz konusu olmadığı, sanığın bakaya olarak aranmaya devam ettiği dolayısıyla suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesi kararının, o yer Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine 5271

sayılı Kanun’un 280 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca duruşma açılarak yapılan incelemede; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vicdani ret hakkına ilişkin kararlarının Türkiye’nin yasal düzenlemeleri yapmasına kadar olan süreçte Türk yargı organlarınca uygulanmalarının, Anayasa’nın 10 uncu, 24 üncü ve 72 nci maddelerine ve bu maddeler kapsamında çıkarılan yasal düzenlemelere aykırı olacağı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zorunlu askerlik yükümlülüğü altında bulunan sanığın, hakkında (mülga) 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun (1111 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilip kesinleşmiş idari para cezası bulunmasına rağmen, askerlik hizmetine … tutulmasını gerektiren bir mazereti olmaksızın bilerek ve isteyerek askerlik şubesine başvurup son yoklamasını yaptırmamak suretiyle üzerine atılı yakalanmakla sona eren yoklama kaçağı suçunu işlediği kanaatine varılarak mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.(Kapatılan) Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 09.03.2006 tarili ve 2006/84 Esas, 2006/62 sayılı kararında da belirtildiği gibi, askerlik hizmeti Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 72 nci ve (mülga) 1111 sayılı Kanun’un 1 inci maddelerine göre zorunlu olup, bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi içeriğiyle zorunlu askerlik dışındaki seçeneklerin imzacı ülkelerin tercihine bırakılması ilkesiyle uyumlu olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan birçok ülkenin “vicdani ret” olgusunu bir hak olarak kabul etmesine karşın, bu konuda bağlayıcı bir kuralın ve Ülkemizce de bu yönde bir hakkın tanınmadığı nazara alındığında, sanık müdafiin sivil kişi olan sanığın uluslararası sözleşmelere göre vicdanî ret hakkının bulunduğuna ve askerlik hizmetinden inancı gereği muaf tutulması gerektiğine dair temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) vicdani ret hakkını tanıyan bir madde bulunmamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Bayatyan/Ermenistan, Erçep/Türkiye, Feti DEMİRTAŞ/Türkiye, Tarhan/Türkiye ve Savda/Türkiye kararları ile belirtilen içtihatlara göre, düşünce vicdan ve din özgürlüğü başlığıyla düzenlenen AİHS’nin 9 uncu maddesi ile vicdani ret hakkının korunduğu, buna göre vicdani ret hakkından yararlanabilmek için, kişinin öncelikle bir inanç sisteminin mensubu olduğunun ortaya konulması gerekmekte olup siyasi ve kişisel sebepler, vicdani ret talebine dayanak olabilecek yeterlilikte değildir.

3.1632 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesinde düzenlenmiş olan suçların oluşabilmesi için, öncelikle suç tarihinde yürürlükte bulunan 1111 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a), (b), (c), (d) veya (e) bentlerinde yer alan kabahatlerin herhangi birinden dolayı kesinleşmiş bir idari para cezası bulunması gerekmektedir. Suçun oluşumu bakımından idari para cezasının hangi bentteki kabahatten (yoklama kaçağı, saklı, bakaya) dolayı verildiğinin bir önemi olmadığı gibi, failin sonraki işlediği eyleminin de işlenen kabahat eyleminden farklı bir eylem olması mümkündür.

4.Bütün bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vicdani ret hakkına ilişkin kararlarının yürürlükte olan mevcut kanuni düzenlemelere aykırı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zorunlu askerlik yükümlülüğü altında bulunan sanık hakkında kesinleşmiş idari para cezası bulunmasına rağmen, askerlik hizmetine … tutulmasını gerektiren bir mazereti olmaksızın bilerek ve isteyerek askerlik şubesine başvurup son yoklamasını yaptırmamak suretiyle üzerine atılı, yakalanmakla sona eren, yoklama kaçağı suçunu işlediği anlaşılmakla; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 20.06.2019 tarihli ve 2018/2575 Esas, 2019/4943 Karar sayılı kararında, herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 20.06.2019 tarihli ve 2018/2575 Esas, 2019/4943 Karar sayılı sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Karaman 5. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.10.2023 tarihinde karar verildi.