Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/20778 E. 2023/4368 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/20778
KARAR NO : 2023/4368
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’na aykırılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.11.2015 tarihli ve 2014/523 Esas, 2015/1363 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında bakaya kalmak suçundan 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’nun (1632 sayılı Kanun) 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin üçüncü cümlesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 1.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; müvekkilinin bedelli askerlikten faydalanarak askerlik hizmetini yerine getirdiğine, dolayısıyla hakkındaki yargılamanın sona erdirilmesi gerektiğine, ayrıca sanığın öğrenci olduğuna dair savunmalarına itibar edilmeyerek eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Askerlik yükümlüsü olan sanığın kanuni bir mazereti olmaksızın süresinde birlikte sevke tabi olduğu emsallerinin celp ve sevk tarihinin son gününe kadar askere sevk işlemlerini yaptırmadığı gibi mazeretine ilişkin belgeyi de bağlı bulunduğu askerlik şubesine ibraz etmediği, daha sonra Askerlik Şubesine kendiliğinden başvurduğu maddi vakıa olarak belirlenmiştir.

2.Sanık savunmasında özetle; 2013 yılında askere gitmediğini, öğrenci olduğunu, yüksek lisans yaptığını, bu sebeple herhangi bir başvuru olmadan kendiliğinden askerliğinin tecil edileceğini düşündüğünü, bu arada da 2015 yılında bedelli askerlik yasasının çıktığını ve bedelini ödeyerek askerlik görevini tamamladığını beyan ederek beraatini talep etmiştir.

3.Sanığa yüklenen suça ilişkin İlkadım Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu Bürosunun 11.08.2011 tarihli ve 463 Karar sayılı idarî yaptırım kararı, Samsun 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.09.2013 tarihli ve 2013/366 Esas, 2013/330 Karar sayılı kararı, İlkadım Askerlik Şubesi Başkanlığının 13.12.2013 tarihli “suç bildirimi” konulu yazısı, TRT duyurusu ve dosya kapsamında bulunan diğer belgeler incelenerek değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılamanın aşamalarında gerek sanık gerekse sanık müdafii tarafından sanığın bedelli askerlikten faydalanarak askerlik hizmetini yerine getirdiğine ilişkin bir belgenin sunulmaması ve dosya kapsamında bu konuda herhangi bir belgenin bulunmaması karşısında sanık müdafiinin bu yöndeki temyiz sebeplerine itibar edilmemiştir.

1.Her ne kadar İlkadım Askerlik Şubesi Başkanlığının 13.12.2013 tarihli “suç bildirimi” konulu yazısında sanığa yüklenen suça ilişkin İlkadım Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu Bürosunun 11.08.2011 tarihli ve 463 Karar sayılı idarî yaptırım kararının kesinleştiğinin bildirildiği görülmüş ise de; dosya kapsamında anılan kararın sanığa tebliğ edildiğine dair belge bulunmadığından, sanığa yapılan tebligata ilişkin belgenin aslının ya da onaylı suretinin bağlı bulunduğu Askerlik Şubesi Başkanlığından sorularak dosyaya eklenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2.10.12.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 13.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6582 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle (mülga) 1111 sayılı Askerlik Kanunu’na (1111 sayılı Kanun) eklenen Geçici 52 nci maddenin birinci fıkrasının, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte her ne sebeple olursa olsun henüz fiilî askerlik hizmetine başlamamış ve 1 Ocak 1988 tarihinden (bu tarih dahil) önce doğan 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanun’u ile 1111 sayılı Askerlik Kanunu’na tabi yükümlüler; istekleri hâlinde, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki … içinde askerlik şubelerine veya yurt dışı temsilciliklerine başvurmaları ve 18.000,00 TL veya Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası döviz satış kuruna göre ödeme tarihindeki karşılığı kadar konvertibl yabancı ülke parasını defaten ödemeleri şartıyla temel askerlik eğitimine tabii tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirmiş

sayılırlar.” hükümlerini içerdiği, beşinci fıkrasında ise, bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı ve bakayadan dolayı idarî ve adlî soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağının, başlatılmış olanların ise sona erdirileceğinin açıkça hüküm altına alındığı şeklindeki kanuni düzenlemeler nazara alındığında; sanığın savunmalarında bedelli askerlik hizmetinden faydalandığını belirtmesine karşın Mahkemece sanığın bağlı bulunduğu askerlik şubesinden bedelli askerlik hizmetini yerine getirip getirmediği sorularak şayet yerine getirilmiş ise bu hususa ilişkin evrakların dosyaya getirtilmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine hükmetmesi,

3.7188 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası ile; sadece adlî para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda “basit yargılama usulü”nün uygulanması mümkün hale getirilmiş, aynı Kanun’la 5271 sayılı Kanun’a eklenen geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise; 01.01.2020 tarihi itibarıyla “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş…” dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulünün uygulanmayacağı düzenlenmiş ise de,

Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas 2021/4 Karar sayılı ve 25.06.2020 tarihli, 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararları ile yukarıda anılan geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi karşısında, mahkemece sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikteki “basit yargılama usulünün” uygulanma şartları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

(1) ve (2) numaralı sebepler yönünden hukuka aykırı bulunmuş ve (3) numaralı sebep yönünden bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.11.2015 tarihli ve 2014/523 Esas, 2015/1363 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.05.2023 tarihinde karar verildi.