Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/20762 E. 2023/5374 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/20762
KARAR NO : 2023/5374
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’na aykırılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
(Kapatılan) 5. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2013/207 Esas, 2016/686 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında asta müessir fiil suçundan 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’nun (1632 sayılı Kanun) 117 nci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, aynı maddenin üçüncü fıkrası ve 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca hapis cezasından çevrili 500,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; saldırıya uğrayanın kendisi olduğuna ve dosyasının tekrar incelenmesi talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık … ve temyiz incelemesi kapsamı dışında bulunan mağdur sanık …’nun olay tarihinde 5. Zh. Tug. Loj.Des. Bkm Brl. K.lığında görevli oldukları, 10.10.2011 tarihinde gece saatlerinde iki askerin tartışmaya başladıkları, tartışma esnasında yanlarında …’nun da bulunduğu, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, bu sırada nöbetçi astsubay olan sanık …’ın olayı öğrendikten sonra eline tahta süpürge sapı alarak olay yerine giderek burada kavga eden taraflara müdahale ettiği, bu esnada sanık …’nin Emrah’a süpürge sapıyla bir kere vurduğu, akabinde s.ktir git dediği, bunun üzerine Emrah’ında sanık …’ye hitaben sana ne a.ına koyarım şeklinde hakaret içerikli sözler sarf ettiği, orada bulunan askerlerin araya girmesi ile tarafların birbirlerinden uzaklaştırıldıkları maddi vakıa olarak belirlenmiştir.

2.Sanık savunmalarında özetle; olay tarihinde bölük nöbetçi astsubayı olduğunu, zemin katta bulunduğu esnada sesler gelmesi üzerine üçüncü kata çıktığını koridorda Emrah ve arkadaşlarının alt devre askerleri sıraya dizmiş vaziyette bağırarak darp ettiklerini görmesi üzerine ne yapıyorsunuz diyerek bağırdığını, bunun üzerine Emrah ve darp eden diğer askerlerin etrafını sararak Emrah’ın, kendisini ilgilendiren bir durumun olmadığını ve karışmamasını istediğini söylediğini daha sonra kendisinin Emrah ve arkadaşlarına gelin aşağı inelim, nöbetçi astsubayınıza götüreceğim dediğini, binanın önüne indiklerini ve siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? diye sorması üzerine Emrah’ın aniden sinirlenerek kendisine hitaben küfürler ederek saldırmaya çalıştığını, karargah bölüğündeki görevli askerlerin Emrah’ı tuttuklarını, kendisinin bölük nöbetçi astsubayı odasına gittiğini, olayın sonrasında bakım bölük komutanı ve olay günü nöbetçi olan bakım astsubayının şikâyetçi olmamasını istediklerini, askerlerin birlikten tanık bulup bu işin başına iş açabileceğini söylediklerini, Emrah’a iddia edildiği gibi kesinlikle süpürgeyle vurmadığını, diğer askerlerin yalancı tanıklığa ikna edildiklerini, kendisinin görevinin gereğini yerine getirdiğini, suç işlediğini düşünmediği için hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını istemediğini beyan etmiştir.

3.Temyiz kapsamı dışında bulunan mağdur sanık … sanık …’ın süpürge sopası ile kendisine vurarak küfürler ettiği şeklinde savunmada bulunmuştur.

4.Tanık olarak yeminli ifadelerine başvurulan …. ve…. …’ın beyanları maddi vakıayı destekler mahiyettedir.

5.Dosya kapsamında bulunan olay tespit tutanağı, vaka kanaat raporu ve diğer belgeler incelenerek değerlendirilmiştir.

6. Sanığa ait güncel adli sicil kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanık …’ın 15.08.2019 tarihli dilekçe içeriğine göre sanığın temyiz talebinin kendisi hakkında verilen mahkûmiyet kararına yönelik olduğu, temyiz talebinde bulunmayan mağdur sanık … hakkında verilen mahkûmiyet kararına yönelik herhangi bir talebinin bulunmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

2. 1632 sayılı Kanun’un “Maduna müessir fiiller yapanların cezası” başlıklı 117 nci maddesinin birinci fıkrasında “Madununu kasten itip kakan, döven veya sair suretlerle cismen verecek veya sıhhatini bozacak hâllerde bulunan veyahut tazip maksadiyle madun hizmetini lüzumsuz yere güçleştiren veya onun diğer askerler tarafından tazip edilmesine veya suimuamelede bulunulmasına müsamaha eden âmir veya mafevk iki seneye kadar hapsolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Müessir fiil suçunda korunan hukuki menfaat, kişilerin vücut bütünlüğü ile bedeni, ruhi ve akli sıhhatlerini koruma hakları olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle, müessir fiil suçunu düzenleyen 5237 sayılı Kanun’un ve 1632 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri incelendiğinde, müessir fiil sonucunu doğuran hareketlerin esas olarak bedene yönelik olan ve bedene tesir eden hareketler olduğu görülmektedir.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; sanığın mağdura yönelik tahta süpürge sapıyla vurmak şeklinde gerçekleştirdiği eyleminin asta müessir fiil suçunu oluşturduğu sabit görülerek Mahkemece, sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin edilip ardından takdiri indirim uygulanması suretiyle mahkumiyet hükmü kurulmasında, kabul etmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde, adlî para cezası seçenek yaptırımının tercih edilmiş olmasında ve bir gün karşılığı olarak adlî para cezasının suç tarihinde geçerli olan alt sınırdan belirlenmesi ve adlî para cezasının taksitlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın … biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

4.Sanık hakkında kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasından çevrili adlî para cezası ve gün adlî para cezasının paraya çevrilmesi sırasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrasının gösterilmemesi ile 28.06.2014 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 81 inci maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik gözetilmeden, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (4) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle Çerkezköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2011/1 Esas, 2016/1272 Karar sayılı kararına yönelik ((Kapatılan) 5. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 09.06.2016 tarihli ve 2013/207 Esas, 2016/686 Karar sayılı kararı) sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında gün adlî para cezasının paraya çevrilmesi sırasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ibaresinin eklenmesi ve hüküm fıkrasında adlî para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin paragrafta yer alan “ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrilmesine” ibaresinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

30.05.2023 tarihinde karar verildi.