Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/19449 E. 2023/3825 K. 18.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/19449
KARAR NO : 2023/3825
KARAR TARİHİ : 18.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/311E., 2016/432 K.
SUÇ :556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Söke 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.04.2014 tarihli ve 2014/22 Esas, 2014/85 Karar sayılı kararı ile sanığın marka hakkına tecavüz suçundan (mülga) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi ve 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 10 ay hapis ve 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve suça konu eşyaların müsaderesine hükmedilerek 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 12.05.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

2.Söke 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2016/311 Esas, 2016/432 Karar sayılı kararı ile sanığın, tâbi tutulduğu denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediğinin ihbarı üzerine 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanması ile sanığın marka hakkına tecavüz suçundan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi uyarınca 10 ay hapis ve 80,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; savunmasının aksini gösteren herhangi bir delil bulunmadığı halde, hakkında verilen mahkûmiyet kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Katılan vekili 23.07.2013 havale tarihli şikâyet dilekçesi ile Take Keep isimli iş yerinde hak sahibi oldukları tescilli markalı ürünlerin, marka haklarına tecavüz edilerek satışa arz edildiği iddiası ve arama yapılması talebi ile şikâyetçi olmuştur.

2.Kuşadası 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 23.07.2013 tarihli ve 2013/537 Değişik İş sayılı kararı doğrultusunda, ilgili iş yerinde aynı tarihte sanık hazır bulunduğu halde yapılan aramada satışa hazır halde toplam 30 adet Adidas marka ve logolu formaya el konulmuştur. Sanığın arama tutanağını iş yeri yetkilisi olarak imzaladığı anlaşılmıştır.

3.Dosyada mevcut 27.08.2013 tarihli bilirkişi raporunda; suça konu formaların orijinal olmayıp bu formalar üzerinde katılan adına tescilli markanın aynısının iktibas yolu ile taklit edilerek kullanıldığı yönünde görüş bildirilmiştir.

4.Sanık savunmalarında; iş yerini yaklaşık üç yıldır işlettiğini, tekstil ve ayakkabı ticareti ile yaptığını, suça konu formaları seyyar satıcıdan aldığını, sahte olup olmadığını bilmediğini bu nedenle üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.

5.Söke 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.04.2014 tarihli ve 2014/22 Esas, 2014/85 Karar sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 12.05.2014 tarihinde kesinleştiği, sanığın 25.03.2015 tarihinde işlediği hakaret suçundan Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/437 Esas, 2016/463 Karar numaralı ve 06.04.2016 tarihli kararı ile 1.500,00 TL kesin nitelikte adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın 5 yıllık denetim süresi içinde yeniden kasıtlı suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklandığı anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tüm dosya kapsamına göre, tekstil ve ayakkabı ticareti ile iştigal eden sanığın, tescilli markaları taşıyan orijinal ürünleri nereden satın alması gerektiğini ve faturasız olarak veya orijinaline göre uygun fiyatlı satın aldığı ürünlerin taklit ürün olup olmadığını yaptığı iş gereği bilebilecek durumda olduğu gözetilerek; sanığın suçun sübutuna yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;
1.Hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın denetim süresi

içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûm olması üzerine dosyayı ele alan Mahkemece duruşma açılarak, sanığa 5271 sayılı Kanun’un 195 inci maddesinin birinci fıkrasına göre yokluğunda karar verilebileceği ihtarını içeren usulüne uygun meşruhatlı davetiye çıkarılarak duruşmaya çağrılması ve sanığın savunması alınarak 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrasına uygun olarak hükmün açıklanması gerektiği halde, duruşma günü tebliğ edilip taraflar haberdar edilmeden mahkûmiyetine karar verilmek suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,

2.02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61 inci maddesinin yedinci fıkrasının; aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü ve 254 üncü maddelerinin uygulanmasında zorunluluk bulunması,

3.5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ödenmeyen adlî para cezasının infaz aşamasında hapis cezasına çevrilebileceğinin ihtarı ile yetinilmesi gerekirken adlî para cezasının ödenmemesi halinde hapis cezasına çevrilmesine karar verilmesi suretiyle infazda yetkinin kısıtlanması,

4.24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle anılan maddenin yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Söke 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2016/311 Esas, 2016/432 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

18.04.2023 tarihinde karar verildi.