Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/19321 E. 2023/6505 K. 22.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/19321
KARAR NO : 2023/6505
KARAR TARİHİ : 22.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/2006 E., 2016/164 K.
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜMLER : 1.Sanık …’ın beraatine,
2.Sanıklar … ve …’ın mahkûmiyetlerine, kaçak eşyanın ve nakil aracının müsaderesine,
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama, bozma

Sanıklar hakkında verilen kararlara ilişkin olarak; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2016 tarihli ve 2013/2006 Esas, 2016/164 Karar sayılı kararı ile sanık …’ın beraatine, diğer sanıkların 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrası ile 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 2’şer yıl 6’şar … hapis ve 5.000,00’er TL adlî para cezası ile cezalandırılmalarına, suça konu kaçak eşyanın ve suçun işlenmesinde kullanılan nakil aracının müsaderesine karar verilmiştir.

2.Yukarıda bahsi geçen kararın, katılan … İdaresi vekili, sanık … müdafii ve sanık … tarafından temyizi üzerine dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 09.04.2021 tarihli ve 7-2016/391916 sayılı, onama ve bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılan … İdaresi vekilinin temyiz sebepleri; sanık … hakkında verilen beraat ile katılan oldukları halde haklarında karar başlığında müşteki sıfatıyla yer almaları nedeniyle hükmün bozulması talebine ilişkindir.

2.Sanık …’ın temyiz sebepleri; suçun aracın şoförü olan sanık … tarafından işlendiğine, hakkında verilen hükmün bozulması ve aracın iade edilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Kolluk birimlerince yapılan denetimlerde, yol kontrol ve uygulama noktasına yakın mesafede bir tırın park halinde görülmesi ve araçtan şüphelenilmesi üzerine araçta, Adana 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1285 Değişik İş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan kontrolde, aracın sanık …’a ait olduğu, dorsede plastik tanklar ve bidonlar içerisinde toplam 13.500 litre kaçak akaryakıt ele geçirildiği anlaşılmıştır.

2.Sanık …’ın aşamalardaki savunmasında; aracın kendisi adına kayıtlı ancak aslen …’a ait olduğunu, kendisinin olaydan haberi olmadığını, …’ın akrabası olduğunu,
Sanık …’ın aşamalardaki savunmasında; …’ın, vefat eden abisinin eşi olduğunu, aracın kendisine ait olduğunu ancak K-1 belgesi olmadığı için bu aracı daha önce abisine ait araçlardan dolayı K-1 belgesi olan yengesi adına aldığını, aracı kendisinin işlettiğini, piyasada yük taşıdığını, sanık …’ın kendisinin şoförü olduğunu, aylık maaşla çalıştığını ve olaydan on gün önce işe başladığını, kaçakçılık olayından haberi ve olayla ilgisi bulunmadığını, aracın otoyolda arıza yapması nedeniyle tamirciyi de alarak olay yerine gittiğini, tamircinin işini bitirerek ayrılmasından sonra polislerin geldiğini, o esnada olay yerinde kendisinin ve …’ın bulunduğunu, …’ın kendisinden habersiz bir şekilde bu eylemi gerçekleştirmiş olduğunu ve kendisinin de bu olay nedeniyle mağdur olduğunu,
Sanık …’ın aşamalardaki savunmasında; …’ın yanında 3,5 … bahsi geçen araçta şoförlük yaptığını, Hasan’ın Hatay’da hammadde yükü olduğunu, yolu bilemeyeceğini düşündüğünden aracıyla gelerek eskortluk yaptığını, büyük bir zeytinyağı fabrikasına geldiklerini, kendisi araçta dinlenirken yükün yüklendiğini, Hasan’ın yükün irsaliyesi olmadığından önden aracıyla gittiğini, bir dinlenme tesisinde ihtiyaç molası verdiği sırada araçtan mazot damladığını, kasada da variller içinde kaçak mazotları gördüğünü, bu nedenle artık aracı sürmek istemediğini belirttiğini, kendisinin otomobili, Hasan’ın da tırı kullanmaya devam ettiklerini, Hasan’ın yoldayken aracın arıza yaptığını belirterek yardımcı olmasını istediğini, bu nedenle tekrar aracın yanına geldiğinde polislerin kendisini durdurduğunu, Hasan’ın polislere tuvalete gideceğini söyleyerek olay yerinden ayrıldığını, daha sonra da
kendisine suçu üstlenmesi için defalarca tehdit içeren sözler söylediğini, suçlamaları kabul etmediğini, beyan ettiği görülmüştür.
Dosyada mevcut tutanak tanıklarının aynı yöndeki beyanlarında; tutanak içeriğinin … olduğunu, altındaki imzaların kendilerine ait olduğunu, olayla ilgili hatırladıkları tek şeyin tutanağı okuduktan sonra terk edilmiş bir aracı bulup işlem yapmaları olduğunu, olayın üzerinden üç yıl geçmiş olması nedeniyle sanıkları ve olayı hatırlayamadıklarını belirttikleri görülmüştür.

3.Dosyada mevcut Tübitak MAM raporunda, numunenin motorin esaslı olup solvent içerdiğinin, ulusal marker seviyesinin geçersiz bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.

4.Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre, eşyanın gümrüklenmiş değerinin 58.375,50 TL olarak belirlendiği görülmüş olup, bu değerin suç tarihi itibariyle Dairemiz kabulüne göre normal olduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A.Sanık … Hakkında Verilen Beraat Kararı Yönünden Yapılan Temyiz İncelemesinde;
Olayın oluş şekli, sanığın savunmasının aksine mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve suça konu kaçak akaryakıt ile bağlantılı olduğunu gösteren somut bir delil bulunmadığı, suçun işlenmesinde kullanılan nakil aracının gerçekte sanık …’a değil sanık …’a ait olduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından karşısında mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

B.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden Yapılan Temyiz İncelemesinde;
Sanığın, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra 23.07.2020 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, bu durumun Mahkemece araştırılarak 5237 sayılı Kanun’un 64 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülüp düşürülmeyeceğinin karar yerinde değerlendirilmesinde
zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.

C.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden Yapılan Temyiz İncelemesinde;
Olayın oluş biçimi, sanığın aşamalardaki savunması, nakil aracının gerçekte sanık …’a ait olduğunun anlaşılması, ele geçirilen kaçak eşya miktarı ve tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair sübuta yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1.Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 11.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrası kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrasının son cümlesi delaletiyle anılan Kanun’un 3 üncü maddesinin beşinci ve onuncu fıkraları kapsamında bulunduğu;

Dava konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katının ödenmesi halinde; soruşturma evresinde etkin pişmanlık konusunda ihtarat yapılmamış ise verilecek cezada 1/2 oranında, yapılmış ise 1/3 oranında indirim yapılacağı belirtilerek 7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca etkin pişmanlık ihtaratında bulunulması gerektiği de göz önünde bulundurulmak suretiyle;
10.12.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp, aynı gün yürürlüğe giren 7423 sayılı Kanun’nun 8 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının “yirmiüçüncü” fıkra olarak değiştirildiği gözetilerek, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiüçüncü fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmış olup 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gözetilerek,
Suç tarihinde yürürlükte olan 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun ile 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin onbirinci fıkrasının yollamasıyla 3 üncü maddesinin beşinci, onuncu, onbirinci, yirmiüçüncü fıkraları ile 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin 2 nci fıkrası gereği sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması karşısında hükmün bu nedenle bozulmasında zorunluluk bulunması,

2.5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 tarih ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ile anılan maddede yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesi’nin 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir.
3.Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücretine hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A.Sanık … Hakkında Verilen Beraat Kararı Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenlerle Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2016 tarihli ve 2013/2006 Esas, 2016/164 Karar sayılı kararında katılan … İdaresi vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan … İdaresi vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin,
24.03.2016 tarihli ve 2013/2006 Esas, 2016/164 Karar sayılı kararına yönelik katılan … İdaresi vekilinin ve sanık … müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

C.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (C) bendinde açıklanan nedenlerle Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2016 tarihli ve 2013/2006 Esas, 2016/164 Karar sayılı kararına yönelik katılan … İdaresi vekilinin ve sanık …’ın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden sanık hakkında kurulan hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

22.06.2023 tarihinde karar verildi.