Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/18932 E. 2023/5170 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18932
KARAR NO : 2023/5170
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesinin,10.07.2015 tarihli ve 2013/535 Esas, 2015/402 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan (mülga) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrası ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 54 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca uyarınca erteli 1 yıl 15 gün hapis
ve 100,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve suça konu eşyaların müsaderesine karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28.03.2021 tarihli ve 19-2016/302934 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; suç işleme kastı olmadığına, ele geçirilen ürünlerin taklit olduğu konusunda bilgisi bulunmadığına, sadece Türkiye’den alışveriş yapan bir müşteri olduğuna ve hakkında verilen kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Kapıkule Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü görevlilerince, 22.01.2013 tarihinde Türkiye’den çıkış yapmak üzere gümrük sahasına gelen 34 .. ..46 plakalı otobüs, şüphe üzerine X-Ray tarama cihazına sevk edilmiştir.

2.Otobüste seyahat eden yolculara ait bagajlarda yapılan X-Ray taraması esnasında, sanığa ait bagajda muhtelif markalarda toplam 178 çift ayakkabı, 566 adet parfüm, 95 adet eşofman takımı ve 280 adet tekstil eşyasının taklit ürün olabileceği değerlendirilerek, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun (4458 sayılı Kanun) 57 nci maddesi uyarınca 27.11.2013 tarihli gümrük durdurma kararı verilerek marka hakkı sahibi olan katılan şirket vekilleri durumdan haberdar edilmiştir.

3.Katılan şirket vekillerinin sanık hakkında şikâyetçi olduklarına dair dilekçeler ve Sulh Ceza Hakimliklerince verilen elkoyma kararları dosya içerisindedir.

4.Sanık savunmalarında; suçlandığı olayla ilgili yaptıklarını kabul ettiğini, eşyaların sahte olduğunu bilmeksizin Romanya’ya götürüp satmak istediğini beyan etmiştir.

IV. GEREKÇE
Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 5833 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile değişik 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrasında, “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme mevcut iken; hükümden sonra 10.01.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) marka hakkına tecavüze ilişkin cezaî hükümler başlıklı 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Buna göre 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrasında yalnızca mal veya hizmet üretmek, satışa arz etmek veya satmak seçimlik hareketleri yaptırım altına alınmışken; 6769 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak,
bulundurmak, nakletmek veya depolamak eylemleri seçimlik hareketlere eklenerek marka hakkına tecavüz suçlarının kapsamı genişletilmiştir.
Bununla birlikte 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ceza süresi yönünden, 6769 sayılı Kanun’da sanıklar lehine değişiklik yapılmamış, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanma imkânı olmamış ve bu nedenle marka hakkına tecavüz suçları yönünden suç tarihinde hangi yasal düzenleme yürürlükte ise sanıklar hakkında o yasal düzenlemenin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın içinde bulunduğu yolcu otobüsü ile 22.11.2013 günü Türkiye’den çıkış yapmak üzere Kapıkule gümrük sahasına geldiği ve bagajında yapılan X-Ray taraması neticesinde katılan firmalar adına tescilli taklit markaları taşıyan eşyaların ele geçirildiği, katılan firmaların sanık hakkında yasal şikâyet süresi içerisinde şikayetçi olmaları üzerine sanık hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, Mahkemece sanığın taklit ürünleri satışa arz etmek amacıyla naklederken yakalandığı ve bu şekilde üzerine atılı marka hakkına tecavüz suçunu işlediği şeklindeki gerekçe ile mahkûmiyetine karar verilmişse de;
Sanığın bu eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan seçimlik hareketlerin kapsamına girmediği anlaşılmış olup; 5237 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde;
“Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” şeklinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince sanığa atılı eylemin kanunda öngörülen suç tarifine uymadığı gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Edirne 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.07.2015 tarihli ve 2013/535 Esas, 2015/402 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

25.05.2023 tarihinde karar verildi.