YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/17538
KARAR NO : 2021/10907
KARAR TARİHİ : 07.09.2021
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 1632 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Hükümden sonra 03/08/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7146 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile (mülga) 1111 sayılı Kanuna eklenen geçici 55. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte her ne sebeple olursa olsun henüz fiilî askerlik hizmetine başlamamış ve 1 Ocak 1994 tarihinden (bu tarih dahil) önce doğan 1076 sayılı Kanun ile bu Kanuna tabi yükümlüler; istekleri halinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde askerlik şubelerine veya yurt dışı temsilciliklerine başvurmaları, 15.000 Türk lirası veya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuruna göre ödeme tarihindeki karşılığı kadar konvertibl yabancı ülke parasını defaten ödemeleri ve 21 gün temel askerlik eğitimini yerine getirmeleri şartıyla askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.” hükmünün; aynı maddenin 6. fıkrasında ise “Bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve kovuşturma yapılmaz, başlatılmış olanlar sona erdirilir ve bu suçlara ilişkin kesinleşmiş idari para cezaları tahsil edilmez” hükmünün düzenlendiği dikkate alındığında;
Bağlı bulunduğu Askerlik Şubesi Başkanlığından, sanığın, 7146 sayılı Kanun kapsamında bedelli askerlik için müracaatta bulunup bulunmadığı, müracaata bulunmuş ise 15.000 Türk Lirası veya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuruna göre ödeme tarihindeki karşılığı kadar konvertibl yabancı ülke parasını defaten ödeyip ödemediği, ayrıca üç ay içinde başvurması ve bedelini yatırmış olması halinde 21 gün temel askerlik eğitimini yerine getirip getirmediği hususlarının araştırılması ve elde edilecek sonuca göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
1- Sanığın eyleminin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 63/1-a (4 aydan sonra 1 yıl içinde yakalananlar cümlesi) kapsamında kaldığı ve anılan maddede bu eylem için öngörülen hapis cezası üst haddinin 1 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibariyle hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan “…hükme bağlanmış…” ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK’nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca sanığın eyleminin “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Sanığın yoklama kaçağı suçundan mahkumiyetine karar verilmesi sırasında uygulama maddesi olarak 1632 sayılı ASCK’nun 63/1. maddesinin gösterilmesi sırasında (a) bendinin gösterilmemiş olması suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
3- Sanığın eyleminin 1632 sayılı As.CK’nın 63/1-a maddesinin “4 aydan sonra 1 yıl içinde yakalananlar” cümlesinde yazılı ve alt sınırı 4 ay hapis cezasını öngören yoklama kaçağı suçunu oluşturmasına rağmen, yazılı şekilde fazla ceza tayini,
4- Gün adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK’nun 52/2. maddesi yerine TCK’nun 52. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
5- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 18/03/2014-10/11/2014 şeklinde gösterilmesi yerine 19/11/2014 şeklinde gösterilmesi,
6- Türk Ceza Kanunu’nun 58/4. maddesinde, sırf askeri suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlenmesi, Askeri Ceza Kanunu’nun 63. maddesinde yazılı yoklama kaçağı, bakaya ve saklı suçlarının ise sırf askeri suç niteliğinde bulunmaması karşısında sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiği ancak güncel adli sicil kaydına göre tekerrüre esas başkaca mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında tekerrüre esas nitelikte olan Bursa 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1293 Esas 2013/917 Karar sayılı ilamına konu suçun TCK’nun 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin olduğu, söz konusu suçun hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesine göre uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmakla; TCK’nun 2. ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanık hakkında tekerrüre esas olabilecek hükme ilişkin uzlaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı mahkemesinden sorularak sonucuna göre, sanık hakkında TCK’nun 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.