YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/16868
KARAR NO : 2022/11713
KARAR TARİHİ : 14.09.2022
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Davanın dayanağını oluşturan 30.10.2015 tarihli suç tutanağında sanığın aracında ele geçirilen emvalin yaş ve yakacak nitelikte olduğunun belirtilmesi, sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında suça konu emvali babasına kesim izni verilen orman alanından keserek temin ettiğini savunması, emval üzerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda ele geçirilen emvalin dikili haldeki meşe ağaçlarından temin edildiğinin tespiti ve sanığın orman alanından ağaç kesme suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi karşısında, sanığın babasına kesim izni verilip verilmediği, izin verilmiş ise ele geçirilen emval ile kesim izninde belirtilen emvalin cins, kesim tarihi, niteliği gibi yönlerden uyumlu olup olmadığı ile kesim yapılan alanın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususlarını tespiti ile sonucuna göre eylemin 6831 sayılı Kanunun 108. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı da değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayini ve sanığın eyleminin aynı Kanun’un 108. maddesi kapsamında kaldığının takdiri halinde, 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 12. maddesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ön ödemeyi düzenleyen 75. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, 6831 sayılı Kanunun 108. maddesine aykırılık suçunun ön ödeme kapsamına alındığı ve Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı ve 25.06.2020 tarihli, 2020/16 E. 2020/33 K. sayılı iptal kararları ile 7188 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesi ile; sadece adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda “basit yargılama usulü”nün uygulanması mümkün hale getirilmiş olduğu da dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
1-Bilirkişi raporunda suça konu emvalin motorlu testere ile kesildiğinin tespit edilmesi karşısında, sanık hakkında 6831 sayılı Kanunun 91/4. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyetine ilişkin TCK’nun 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesine göre uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; bu suç yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı mahkemesinden araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3-İddianamede müsaderesi talep edilen motorlu testere ve balta hakkında bir karar verilmemesi,
4- İddianamede bir talep bulunmadığı halde nakil aracının müsaderesine karar verilmesi,
5- Kabul ve uygulamaya göre de, suçta kullanıldığı iddia edilen nakil aracının trafik tescil kayıtları getirtilip aracın değerinin de tespiti ile müsaderesinin işlenen suça nazaran daha ağır ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurup doğurmayacağı hususları tartışılmadan müsadere kararı verilmesi,
6-24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.