YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13179
KARAR NO : 2022/2225
KARAR TARİHİ : 10.02.2022
Çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan sanık …’un, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri uyarınca 47.9700,00 Türk lirası (üç kez), 67.970,00 Türk lirası (üç kez) ve 72.970,00 Türk lirası (iki kez) adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair … İcra Ceza Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarihli ve 2019/244 Esas, 2019/530 sayılı sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’ndan verilen 15/09/2020 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.10.2020 tarihli ve KYB. 2020-83290 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
1-Dosya kapsamına göre;
Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 27/01/2020 tarihli ve 2019/35817 Esas, 2020/415 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, karşılıksızdır işlemi yapılmaması halinde failin cezai sorumluluğu olmayacağı nazara alındığında, 31/09/2019 keşide tarihli, 50.000,00 ve 70.000,00 Türk lirası bedelli, 0037345 ve 003602 numaralı iki adet çekle, 28/02/2019 keşide tarihli, 70.000,00 Türk lirası bedelli 0036803 numaralı ve 0037346 numaralı çekler hakkında süresinde bankaya ibrazında muhatap banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapılmadığı gözetilmeden, anılan çeklerin karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verildiğinden bahisle sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de;
5941 sayılı Kanunun “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” başlıklı 5/1. maddesinin; “..yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” ve 28/02/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları” başlıklı 297/1. maddesinin “Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.
” şeklinde belirtilen düzenlemeler ile,
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 10/06/2019 tarihli ve 2019/23974 Esas, 2019/9339 karar sayılı ilâmında, “7101 sayılı Kanunun yürürlük tarihi öncesi veya sonrasında; adi (mahkeme içi) konkordato (tasdiki) yargılamasını yapacak olan mahkemeye başvuran borçlu tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinin, henüz konkordato talebi ile mahkemeye başvurmadan keşide ettikleri veya geçici mühlet kararı öncesinde keşide ederek alacaklıya teslim ettikleri, gerek ticari defter ve kayıtlarında gerekse konkordato projesinde yer alacak olan ileri tarihli (postdate) çeklerin, geçici mühlet kararı ile başlayıp konkordatonun tasdiki veya reddi ile sonuçlanan konkordato (tasdiki) yargılaması süreci içinde, bankaya ibrazında karşılıksız çıkması halinde, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi kapsamında cezai sorumluluklarının devam edip etmeyeceğinin tespiti açısından; açılan ceza davasına bakmakla görevli ve yetkili icra ceza mahkemelerince; devam eden konkordato (tasdiki) yargılaması süreci, 5271 sayılı CMK’nun 218/1. maddesi gereği “bekletici sorun” yapılmak suretiyle, konkordato (tasdiki) yargılamasını yapan hukuk mahkemesince verilecek kararın sonucuna göre;
a-)Şayet çek hesabı sahibi tüzel kişi hakkında konkordatonun tasdikine karar verilirse;
Bu süreçte yukarıda ana hatlarıyla yazılı olan borçlunun iyiniyetinin kesinleşmesi, alacaklıların tamamıyla anlaşma hükümlerine göre alacaklarını mahkemeye bildirmiş olmaları, bu alacak kalemleri arasında ileri tarihli çekin de yer alacak olması, borçlunun konkordato projesinin alacaklıların çoğunluğu ve mahkemece kabul görmesi, konkordatonun tasdikinin mühlet öncesinde keşide edilen çekin alacaklıları dahil tüm alacaklıları bağlaması ve konkordatonun kollektif bir tasfiye şekli olması gibi ilke ve sonuçlar karşısında;
Konkordato tasdiki kararında, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinde unsurları yazılı suça konu çekin ödeme tarihi ve karşılıksız kalan bedelin, çek alacaklısını da bağlayacak şekilde yeniden belirlenecek olması, dolayısıyla açılan ceza davasında yargılanan kişilerin hukuki durumlarının kesinleşecek konkordato hükümlerine değerlendirilmesi gerekeceği,
Konkordatonun tasdiki kararıyla birlikte kesinleşen konkordato anlaşmasına göre hüküm ve sonuçları yeniden belirlenen suça konu çekin, ibraz tarihinden sonra suçun konusunu oluşturan zorunlu unsurları sahip bir çek olmaktan çıkması, dolayısıyla tüzel kişi yetkilisi olan sanıkların cezai sorumluluğundan söz edilemeyeceği,
b-)Şayet çek hesabı tüzel kişi hakkında konkordatonun herhangi bir nedenle reddine karar verilirse;
Bu sefer bekletici sorun kararının kaldırılmasıyla ceza yargılamasına devam edilerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 297. maddesine göre, konkordato komiseri atanmasıyla birlikte tüzel kişinin yetkili temsilcilerinin şirketi yönetim ve temsil yetkisinin kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, bununla beraber mahkemenin hangi işlerin şirket yöneticileri tarafından hangi işlerin komiser tarafından yapılacağına dair karar verme yetkisinin bulunduğu gözetilerek,
b-1-) Konkordato (tasdiki) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde bir karar verilmişse ve bankaya ibraz edilen çek, komiserin yetkili olduğu dönemde karşılıksız çıkmışsa; bu durumda şirket yetkilisi gerçek kişilerin 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam etmeyeceğine,
b-2-) Konkordato (tasdiki) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde açık bir karar verilmemişse; bu konudaki tüm yetkiler şirket yöneticilerinde olacağından, söz konusu kişilerin bu süreçte bankaya ibraz edilen ve karşılıksız çıkan çekten dolayı 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam edeceğine…” biçimindeki açıklamalar birlikte nazara alındığında;
Somut olayda, sanık tarafından keşide edilen çeklerin ibraz süresi içerisinde tahsili amacıyla bankaya ibrazı üzerine bir kısım çeklerin arkasına “Keşideci firmaya ilişkin … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1284 Esas sayılı dosyasından konkordato komiseri atandığından ve çekin üzerindeki kayıtlardan komiser onayı bulunmadığı anlaşıldığından işbu çek işleme alınmamıştır.” şerhinin işlendiğinin anlaşılması karşısında; mahkemece, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi kapsamında sanık yönünden cezai sorumluluğunun devam edip etmeyeceğinin tespiti açısından, ilgili şerhe konu konkordato tasdiki yargılaması sürecinin adı geçen Ticaret Mahkemesinden sorulup yargılama sürecinin devam ettiğinin anlaşılması halinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 218/1. maddesi gereği “bekletici sorun” yapılmak suretiyle, konkordato tasdiki yargılamasını yapan hukuk mahkemesince verilecek kararın sonucuna göre sanığın hukukî durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamesinin (2) numaralı maddesi içeriğindeki hususlar yerinde görüldüğünden, … İcra Ceza Mahkemesi’nin 12.07.2019 tarih, 2019/244 Esas – 2019/530 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, bozma nedenine göre kanun yararına bozma ihbarnamesinin (1) numaralı maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 10.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.